Üçüncü Göz Gazetesi: Tecavüz etmek serbest! Hakaret etmek suç! Öyle mi!?

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Konuya girmeden önce son sözü en başta söyleyelim de herkes yerini alsın!

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir an evvel önce kendini sonra da ülkeyi bu ihanet şebekesinden kurtarması şarttır. Bu ülke çok dalkavuk gördü ama adliyelere yerleştirilenler kadarını hiç görmedi.

İmam Hatip ve Kuran Kursu öğrencilerine kızlı erkekli tecavüz etmek serbest! Ama hakaret etmek yasak! Bu nasıl bir zihniyettir böyle!

Kaldı ki hukuk herkese eşit uygulanırsa adalet tesis edilir. Kanunlar adil olmayabilir lakin o kanunları adilce uygularsanız adaletin kokusu vicdanlara huzur verir. Suç ve suçun mahiyeti kanunlar çerçevesinde belirlenir. Mesela bir ülkede erkek çocuğuna tecavüz etmek suç değil de kız çocuğuna tecavüz etmek suçsa bu kanuna iğrenç, adi, aptalca vs. diyebiliriz. Lakin mahkeme kararını verirken bu kanuna göre vermek zorundadır. Yani birisi bu ülkede yaşarken erkek çocuğuna tecavüz ederse kimse onun için idam ve farklı ceza talep edemez. Ederse bu da adaletin ayaklar altına alınması demektir. Bu kadar açık ve iğrenç misal verdim ki yaşanan iğrençlikleri daha iyi anlayalım diye.

Şimdi bu ülkede yasalar çerçevesinde çocuk tacizi ve de tecavüzü suçtur. Bunu övmek, meşru göstermek ya da olağan hale getirmek de aynı derecede suçtur. Bunu dağdaki çoban da yapsa suçtur bakan da yapsa suçtur. Hele hele bunu basın yoluyla aleni yapmak daha da büyük suçtur. Kanunlarımız bunu emrediyor.

Peki uygulamalar nasıl!?

Sıradan vatandaş ima dahi etse tutuklanır, fakat bakan bey tv ekranlarında bunu meşru gösterirse hakkında işlem yapılmaz. Bırakın işlem yapılmasını buna karşı çıkan ya da dava açan gazeteci için ölüm fermanı verilir, sen nasıl çocuk tecavüzünü meşru gösteren bakan beye bundan dolayı eleştiri getirir, dava açarsın diye sayısız dava açılır. İnanmıyor musunuz!? Hadi canım siz de… İrfan Aydın için adalet bakanlığından müfettiş gönderip dava dosyalarını inceletirseniz görürsünüz. Ya da namusu maaşıyla ölçülmeyen gazeteci meslektaşlarım bize ulaşırlarsa belgeleriyle ayrıntılı olarak önlerine koruz.

Kanunlar halk için uygulanır da yöneticiler için uygulanmazsa orada zulüm hakim olur. Tıpkı bugün olduğu gibi. Ne güzel hayat dimi! Atasözü söyleyen tutuklanır Atalara saygı için! Gazeteciler tutuklanır yolsuzlukları ortaya çıkardıkları için. Sanatçılar tutuklanır kör gözleri açtıkları için. Garibanlar tutuklanır vali, milletvekili, kaymakam, bakan, müftü, başbakan vs tavsiyesi ile çocuklara burs verdiği için. Aileler tutuklanır çocuklarına tecavüz eden kurs hocalarından hesap sordukları için. Kadınlarımız, annelerimiz, teyzelerimiz, dedelerimiz tutuklanır ormanlara sahip çıktıkları için.. Bu misalleri çoğaltmak mümkün.

Peki, halka bu kadar ağır hükümler uygulanırken yönetenler ne yapıyor! Onlar çalsalar da sorun yok, hakaret etseler de sorun yok, teröre destek olsalar da sorun yok. Çünkü imtiyazlı bir azınlık olduklarını zannediyorlar. Oysa ki olay hiç de öyle değil. Yapılan tüm bu hukuksuzluklar ve de hukuk cinayetlerinin tek bir nedeni vardır. O DA SAYIN ERDOĞAN İLE HALKIN ARASINI AÇMAK. Bazılarına göre çok iddialı bir cümle olmuş olabilir lakin hakikatin ta kendisidir. KRİPTO FETÖ HÜCRELERİNE UYANMA TALİMATI VERİLDİ.

Bunu aylar öncesinden kamuoyuna duyurmuştuk. Hukuk cinayetleri, tecavüzler, halka zulüm, ani fiyat artışları, özgürlüklerin kısıtlanması, Cem Evlerine saldırıların artması, halkı infiale getirecek büyük kazaların olması, yaşanan afetlerde devlet erkânının ve de yerel yöneticilerin şovdan öteye geçmemeleri vs. tüm bunların nedeni bellidir. FETÖ, AKP ile koyun koyunadır. Onların AKP ile değil Erdoğan ile savaşları vardır. Taaa 2014 Marmara Bölgesi Bahar Toplantısında Obam Otelde aldıkları karar da bu yöndeydi. " 2016 yılının ikinci yarısında ya da 2017 yılının başında ERDOĞAN diye biri kalmayacak!" bu ihaneti 2015 yılında deşifre ettiğim için asrın en iğrenç komplosunu kurdular bana. Hem de Orhangazi Adliyesindeki görevli bir savcı hanım eliyle. Allah o kadar Yüce ve Adildir ki kulunun her anına hakimdir. Kurdukları oyun ellerine , ayaklarına dolandı. Sonrasında bu ihanet toplantısının yerini öğrenebilmek için mahpus yatmayı bile göze alıp nihayet yerini öğrendikten sonra çıkıp görevimin başına döndüm. Şimdi sayın Cumhurbaşkanı etrafını saran hainlerden kurtulsa memleket de kurtulacak. Ama maalesef adliyelerden basına, siyasetten danışman ekiplerine kadar her alanda Kripto Fetö hücrelerine uyanma talimatı verilmiş. Hukuksuz ve de mesnetsiz kararların nedeni budur.

Şimdi diyorsunuz ki şarkıcı Gülşen'i mi savunuyorsun. Ben kimseyi değil, adaletin tesisini savunuyorum. Kendisine "İmamın kayığına bineceksin" diyen sahne arkadaşı ile şakalaşırken ne demiş şarkıcı Gülşen "Bunun sapıklığı İmam Hatip Lisesinde okumasından geliyor" şimdi burada haddi aşan cümle kullanılmış bu doğru. İyi de kanunlarda cezasında tutuklanma ya da mahkumiyet yok ki! Neden böyle bir uygulama yapıldı! Cevap çok basit " Sayın Erdoğan ve yönetimini baskıcı, diktatör vs gösterip Batılı ülkelerden baskı kurulmasını sağlamak. Böylece "Bakın, sanatçılarına bu kadar hukuksuz ve de faşizanca yaklaşan, cezalar veren Türk Yargısının FETÖ üyesi diye on binlerce insana nasıl zulmettiğini görün!" inanın meselenin özü budur. Evet, biz de diyoruz FETÖ davalarında çok haksızlıklar yapıldı ve de yapılıyor. Fakat bu tümden böyle bir olgunun olmadığı manasına gelmez. Tehlikeli sularda oynanıyor. Medya maymunları Gülşen için bu kadar yaygara koparırlarken tecavüze uğrayan imam hatipli ve de kuran kurslu çocuklar için seslerini bile çıkarmamışlardı. Yani tecavüz etmek normal ama hakaret etmek suç. Hadisinler oradan. Hadsiz ve çapsızlar. Tek çare Oğuz Töresi ve Oğuz Soyunun ayağa kalkmasıdır. O zaman ne böyle sanatçı kimliği adı altında kimse şarlatanlık yapabilir, ne de hukuk bu kadar ayak altı edilebilir. Yazıktır, günahtır.

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları