Üçüncü Göz Gazetesi: Mafya ve Çeteler Korkudan Beslenir! Korkmuyoruz!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Evet, korkmuyoruz, bilakis cesaretimizle korkutuyoruz. Mafya ve çeteler korkudan beslenir. Hiçbir mafya grubu yoktur ki sırtını devlet görevlilerine dayamasın. Devlet görevlileri ellerini onların üzerinden çekince inan olsun ayakyoluna bile yalnız gidemezler. Lütfen sizler de bu tür oluşumlardan korkmayın, cesaretle üzerlerine gidin ve de hakkınızı meşru mecralarda arayınız.

Şahsen çetelerin üzerine gittiğim için bilinen 4 suikasta uğradım ama zerrece geri adım atmadım. Hiçbir zamanda atmayı düşünmedim. Yetmedi, devlet içindeki uzantıları ve de yapılanmaları sayesinde onlarca hukuksuz davaya maruz kaldım, ambargolar, saldırılar, yıldırma ve de yalnızlaştırma girişimleri hepsi de boşa çıktı. Hala bile var güçleri ile bizimle uğraşıyorlar. Gerekçeleri de çok komik. Bizim cesaretle olayların üzerine gidiyor olmamız onları rahatsız ediyor mu. İyi de beyler! Ben işimi yapıyorum, herkes işine baksın.

İlçe kaymakamı bile "küstüm oynamıyorum" diyor. Belediye başkanını zaten artık hepiniz iyice tanımaya başladınız. İlçedeki yandaş ve yalaka basının korkudan gözleri fal taşı gibi yerinden çıktı çıkacak. Adliye içler acısı! Çok kıymetli hakim ve savcılarımızın yanı sıra emir eri gibi hareket eden, yüklendiği kutlu görevin ağırlığını taşıyamayanların geçmiş kimliklerine bakınca acıyorum. Avukat olunca bir şey beceremeyenler siyasi destekle hakim savcı olursa tabii ki mesleklerinin onuru yerine onları torpille o göreve getirenlere karşı sorumluluk duyarlar. Bu durum maalesef yurt genelinde böyle. Orhangazi adliyesi için söylenmiş bir söz değil. burada da benzer olaylar ve de görevliler varsa onların ve de ilçenin sorunudur. Yeni düzenlemeyle savcı ne kadar soruşturma dosyası açarsa o kadar para ve kıdem alıyormuş. Yazık! Hem de çok yazık! Cumhuriyet Savcılığı gibi kutsal bir görevi ne hale getirdiler. Sonra da mahkemelerin yükü çok ağır diyorlar. Ağır olur tabii ki. Sen sırf kazanç elde etmek için ona buna soruşturma ve dava açarsan mahkemelerin yükü tabii ki yükselir. Açılan davaların büyük bir kısmı savcılık makamlarında halledilip dava konusu bile yapılmaması gereken durumlardır.

Bunca hukuksuzluğa ve de saldırılara uğramamızın nedeni mafya ve çetelere karşı verdiğimiz savaştan başka bir şey değildir. Kimse diyemez ki "İrfan Aydın falanca garibanın canını yaktı, ya da filanca gariban için şöyle bir haber yaparak adamın canını yaktı" fakat çete üyeleri, makam sahipleri, mafya bozuntuları, dolandırıcılar, uyuşturucu satıcıları vs bizim yayınlardan payını alıyor.

Bizler Hasan Bozbey tarzı gazetecilik yapmadık yapmayız da. Garibanın biri adliyelik olsa burnunun dibine kadar gidip onlarca fotoğraf çekmeyi gazetecilik başarısı gören bu zihniyet zengin ya da nüfuslu birisi adliyelik olunca tek kelime bile haber yapamıyorlar. Biz de tam tersi. Gariban ile işimiz yok. Yöneticiler, siyasiler, güç sahipleri vs kamu zararına iş yapıyorlarsa peşlerini bırakmayız. Ondan dolayı da mafya bozuntuları, çete tetikçileri peşimizi bırakmaz. Buna rağmen gece gündüz sokakta yalnızca ve de huzurla dolaşan ben olurum, diğer arkadaşları anca siyasilerin ya da makam sahiplerinin yanında sokağa çıkar görürsünüz. Aradaki fark budur işte. Korkmadan yayın yapmak gerekir. Neyden korkacağız ki Allah ne dilerse o olur.

Mafya bozuntuları işyerime gelerek 4 kahpe kurşun sıktılar bize, hastanede pansuman işim biter bitmez üç saat sonra gelip Sansürsüz Canlı Yayında korkmadığımızı gösterdik onlara. Yetmedi! Orhangazi halkı bize karşı yapılan saldırı sonrası korkmasınlar diye doktorun kesin yasaklamasına "Bir ay boyunca ayağının üzerine basarsan ayağını dizden itibaren kesmek zorunda kalırız" demesine karşın "Doktorum, bir hafta boyunca meydana inmem lazım. Yoksa millet bu çetelerden korkar. Benim korkmadığımı görürlerse kimse çetelere, mafya bozuntularına boyun eğmez" deyip bir hafta boyunca ayağımın kesilmesini göze alarak meydana inmedim mi!? Sonuçta bölgede kurulmak istenen çeteye büyük darbe vurmuş ve onları hareket edemez hale getirdik. Hatırlayın aynı ekip hukuksuz bir şekilde tahliye edilince Katmer Cinayetini işlemiş ve işadamlarına korku salmışlardı. O cinayetin de üzerine giden biz olduk ve şimdi katiller mahpusta çürürlerken sokakta da korkulacak isim bırakmadık onlara. Biz bu müdahaleleri yapmadan önce Katmer Cinayeti sonrası Yeniköylü zeytin tüccarları bellerinde silahsız sokağa çıkmaz olmuşlardı. Demek ki neymiş, basın görevini yüzde on yapsa, sorunlar yüzde doksan çözülürmüş. Öyleyse korkmadan haklarımızı aramaya devam edeceğiz. Her ne kadar adliyelere yapılan siyasi müdahaleler sonrası adliyelere güven yerle yeksan olmuşsa da bu süreci de atlatacağız. Yine önce yargıya başvuracağız. Sonrasında da cesur basın anlayışından destek alıp bu anlayışı da destekleyeceğiz. Takdir sizin. Korkmayın ki onlar korksunlar. Mafya ve çeteler korkudan beslenir.

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları