Üçüncü Göz Gazetesi: Suçumuz Milletin Namusuna Sahip Çıkmak Mı!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Otuz yılı aşkın meslek hayatımda her zaman "Haklı Olanın Cesur Sesi" olmaya gayret etmişimdir. Kurduğum tüm medya kuruluşlarının da ana prensipleri hep o olmuştur. Babamı haksız görsem vallahi haklı gördüğümün yanında yer alırım. Namus kavramını dinin de üstünde bilir ve öyle değerlendiririm. Zira namusu olmayanın insanlığı, insanlığı olmayanın da dini olmaz.

Fakat, namus kavramını iki bacak arasına sıkıştıran namussuzlar, her türlü haltı yemeyi marifet zanneder olmuşlar. Milletin göreceği şekilde iki rekat namaz kıldın mı, konuşurken iki kelimenden birini "inşallah, maşallah" diye tamamlarsan, din iman edebiyatları yaparsan işte o zaman ne kadar namussuz olursan ol senden başka herkes namuzsuz olur! Yeminle söylüyorum ki tam da bunu yaşıyoruz. Namusuzların sesleri daha çok çıkıyor diye namuslular namusuz, namussuzlar da namuslu görünür oldu.

Son günlerde ilçe gündemini biliyorsunuz. Çarpık ilişki yumağı, evli kadınlar evli erkekler.. parti yöneticileri hoca!lar, başkanlar...kim kiminle kimin çocuğu kimden inanın yetişemiyoruz. Ahlaksızlık bu kadar açık ve de aleni işlenir olmuş. Dahası bu kadar ırz düşmanlığı ve de ahlaksızlık savunulur hale gelmiş. Hani saçının bir teli görünse "namusum kirlendi!" edebiyatı yapanlara ne oldu böyle. Kılık kıyafetinden dolayı hor görüp ahlaksızlık yakıştırması yapılan insanların ahları mı tuttu acaba!

Milletvekilleri, savcılar, hakkimler vs . yemin ederlerken "Namusum ve şerefim üzerine and içerim" demiyorlar mı. Eğer ki namus bez parçası ile ölçülseydi o zaman mini etekli bir hanımefendinin yemini neden kabul ediliyor!? Demek ki namus meselesi kılık kıyafetle değil, insanın toplumsal ahlak değerlerine uymasıyla ölçülür. Kamu malını çalmaktan daha büyük namusuzluk mu olur! Hırsızlığına, yolsuzluğuna, arsızlığına vs. Dini değerleri kılıf yapmaktan daha büyük namussuzluk mu olur!? Milleti kandırmak için ibadet eder görünmekten daha büyük namususzluk mu olur!? İnsanların cinsel ve de dinsel tercihleri onları ilgilendirir. Fakat toplumsal olaylar karşısındaki tavırları herkesi ilgilendirir. Nikah altında olmayan iki insanın karşılıklı rızası olmak kaydıyla yaşadığı birliktelik tarafları ilgilendirir. Fakat nikah altında birisinin ister kadın olsun ister erkek! Olsun onun yaşadığı çarpık ilişki bir aşamadan sonra toplumsal mesele haline gelir.

Bir de bu rezilliği arkadaşının hanımı ya da eşiyle yaşıyorsa işte bunların toplumda lider olma hakları olamaz. Zira göreve gelirken "Namusum ve şerefim üzerine and içiyorum" diyerek iş başı yapıyorlar. Askerde bile yemin etmemiş askerin işlediği suçlar askeri mahkemede yargılanmaz. Çünkü yemin etmediği sürece asker sayılmaz. Yemin bu kadar önemlidir ve de namus ve şeref üzerine yapılır. Buradan hareketle kimse şunu diyemez ki "Ben milletvekiliyim, meclis üyesiyim, kaymakamım vs. İstediğim gibi evli kadın ya da erkekle çarpık ilişki yaşayabilirim!" işte buna dur demek zorundayız. Çünkü namus anlayışı yoksa ettiği yemin de geçersiz sayılır. Ya da kamu mallarını istediğim gibi çalarım, ihalelerde yolsuzluk yapabilirim, adam kayırabilirim gibi söylem ya da eylemleri olanların da namus anlayışları olmadığı için yeminleri geçersiz sayılır. Bugüne kadar İdari Hukuk Savcı ya da Hakimi böyle davaya bakmamış olması bakmayacağı manasına gelmez. Evrensel hukuk açık ve de nettir. Namus anlayışı olmayanın namus ve şeref üzerine yemin etmesinin manası da olmaz. Böylece o yemin geçersiz olur ve ister belediye başkanı olsun isterse milletvekili .. bu kurala dayanarak onların azlinin gerçekleştirilmesi hukuki ve ahlaki mecburiyettir. Emsal teşkil etmesi için önümüzdeki günlerde bir takım kamu görevlileri için benzer davalar açacağız. Buradan toplumun duyarlı kesimlerine de çağrımız olsun. Lütfen sizler de bölgenizdeki bu tür namussuzlara göz açtırmayın.

Şu olaya bakar mısınız ki biz "Bu ahlaksızlığı ne yapıyorsunuz yapın ama bari birbirinizin (arkadaşlarınızın) eşleri ile yapmayın!" dedik diye başımıza gelmeyen kalmadı. Önce seçim öncesi aralarındaki çarpık ilişkilerin ortaya çıkmaması için içlerinden kurban seçtikleri bir kadının por.. içerikli fotolarını servis ettiler, sonra o fotoları bizim yaydığımız yalanıyla bize karşı kumpas kurmaya kalktılar. Allah'tan bu kumpastan anında haberdar olup gecenin yarısında canlı yayında bu çirkin operasyonu durdurduk. Sonrasında seçim akşamı provakatif saldırıya uğradık. Bu da yetmezmiş gibi Orhangazi Cumhuriyet Başsavcısının bilgisi dahilinde olduğu kanaatine vardığımız sahte hesaplar kurulup o sahte hesapların yaptığı yorumlar bahane edilerek 3.Göz Medya çalışanlarının ve de kurumun tüm bilgisayarları, cep telefonlarına, arşivimize vs el konuldu. Bu da yetmezmiş gibi kumpasın tarafı olan dernek başkanını özür dilemek kastıyla bize getirip zararımızın bir nepze olsun telefisi için yol aldılar. Oysa ki esas amaç içine program yerleştirilmiş bilgisayar ve telefonlar ile bizi yeni bir komplonun kurbanı etmekti. Bu taktikleri FETÖ ile 25 yılı aşkın süreden beri mücadele eden bir gazeteci ve uzman görevli olarak çok iyi tanırım. Şükür ki oyunları yine bozuldu. Kumpas tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Lakin Orhangazi Adliyesi zihinsel işgal altında olduğu için hala daha hakkımızı teslim etmek yerine yeni kumpas ve oyunların kurulmasına ev sahipliği yapıyor. Yeni projeleri iş yerimize ya da çalışanlarımızın kullandıkları araçlara uyuşturucu koyup oradan operasyon yapmaktır. Şimdiden kamuoyuna ilan ediyoruz. Bu çete durdurulamazsa yeni yöntem ve planlarının bu olduğu yönünde çok net istihbarat ve uyarılar aldık.

Şimdi soruyoruz, bizim tek suçumuz NAMUSLU OLMAMIZ MI!? Lütfen bu soruya herkes cevap versin. Adliyelerden sadece adalet bekliyoruz. Kumpas kurmak adliyelere yakışmaz. Herkes işine bakacak, biz işimizi yapıyoruz. Bir çağrrımız da sayın Kaymakam bey ve Başsavcıyadır. Devlet aklını kimse hafife almasın. Sokakta hor gördüğünüz çöpçü gün gelir Müfettiş olarak yaptığınız işleri deftiş etmekle görevlendirilebilir. Bu da böyle biline. Hüseyni /İrfan Aydın

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları