Üçüncü Göz Gazetesi: Kerbela’da Yezid kazanmadı…

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Sayın Erdoğan'ın dönme danışmanlarını gözden geçirmesi şarttır!

Şair der ki "İbret alınsaydı eder miydi tarih tekerrür"

Tarih ve coğrafya ayrılmaz iki bilim dalıdır. Fakat bu iki bilim dalını iyi okuyabilmek için insanın Atatürk gibi matematik zekâsının olması gerekir. Aksi halde tarihten ders alıyoruz diye kocaman bir HİÇ alırsınız.

Bu coğrafyada Atatürk'e savaş açmak ahmaklıktan öte aptallıktır. Zira Atatürk, bir şahıs değil, koca bir milletin tarih ve ruhunun beden bulmuş halidir. Atatürk'ü anlamadan bu coğrafyada hüküm sürmeniz imkânsızdır. 30 yıl değil, 300 yıl da saltanatınız devam etse yine de bu coğrafyaya hâkim olamazsınız, insanımızın gönlünde ebedi olarak yer tutamazsınız. Onun için diyoruz ki "Gelin! Olaylara Atatürk gibi bakalım" bakalım ki hakikat ışığından mahrum kalmayalım. Donkişot'un yel değirmenlerine saldırmasının izahı olabilir belki, lakin Atatürk'e savaş açmanın izahı da olmaz, neticesi de. Ne diyordu Son Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız "Atatürk Vatandır, Atatürk Millettir, Atatürk Tam Bağımsızlıktır.." Atatürk'ü anlayamıyorsanız, Atatürk'ü anlayıp anlatanları anlamaya çalışın deriz. Onu da yapamıyorsanız Onların yetiştirdiği değerlere kulak verin. Mesela Sayın Erdoğan Sayın Doğu Perinçek'i dinlediğinin yüzde biri kadar Sayın Hüseyin Baş Beyefendiyi dinlese zaten sorunları çözmüş olacak. Ya da sarayında ağırladığı Yahudi din!(siyaset ve terör" adamlarını dinlediğinin binde biri kadar Sayın Baş'a kulak verse sorun kalmayacak.

O zaman Cem Evin'e baskın yapmak yerine tevazu ile ziyarete gitmenin çok daha faydalı olacağını da anlardı.

Dahası azıcık bizler gibi net uyarıcılara eskiden gösterdiği ilginin birazını gösterseydi Kerbela'da Yezid i lanetullahın değil, İmam Hüseyin ve davasının kazandığını da bilirdi. Şöyle ki savaşı Yezid ordusu kazanmış görünse de Zaferi İmam Hüseyin ve Yarenleri kazandı. Aslolan savaş sonrasında toplanan ganimetler değil, hüküm süren fikirlerdir. Yezid savaşı, İmam Hüseyin de gönülleri ve zaferi kazanmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, eskiden Rize'ye gelir, Fadime halayı dinler, Zeynep Teyzeden fikir alır, Ali Amcadan tatlı fırça yer, mahallenin çocukları Eren, Mustafa, Hasan, Ali, Dursun, Emine, Aygül'lerin başını okşardı. Teşkilat mensuplarıyla ayrı istişare eder, gönül ehliyle ayrı istişare ederdi. Teşkilat ile alakası olmayan halkın arasına karışır ülke ve siyaset gündemini onlara sorardı. Tamam, eskiden de okuma alışkanlığı pek yoktur sayın Erdoğan'ın. O dinlemeyi sever. Doğaldı, doğal olanlarla arkadaştı. O kadar doğaldı ki kızdığında toplantılarda hanım var yok bakmadan rahatlıkla sövecek kadar doğaldı. Kimse Erdoğan'ın toplantıda sövmesini eleştirmez, bilakis samimiyetinden dolayı Ona olan bağlılıkları artardı. Şimdi çağın elektronik hastalıklarıyla kaplanmış suni, anlık, samimiyetsiz bir Erdoğan oluşturuyorlar. Halktan ve de kendinden kopmuş, ne yapacağına karar veren değil, verilmiş kararlara ayak uyduran, yazılmış programın dışına çıkamayan, konuşma metinlerinde bile ne yazdığını kontrol etme vakti olmayan bir Erdoğan oluşturdular. Bunun bir adım ötesi ÖLÜMSÜZ ERDOĞAN figürüdür! Sanal dünya bunu yapabiliyor. Bu halk ölümlü Erdoğan'ı sevdi, ölümsüzlük iddiasında olanlara zaten firavun diyerek hayatının hiçbir yerinde değer vermemiştir. Onun için sayın Erdoğan'ın da bir an önce eski ölümlü Erdoğan haline geri dönmesi gerekir.

Yezid'i Yahudi ve Romalı Danışmanları Yoldan Çıkardı!

Matem ayı Muharremi yarıladık. Ehlibeyt Yarenlerinin tuttukları oruçlarının, kurbanlarının ve de sadakalarının kabul olmasını Ehlibeyt Aşkına Yüce Allah'tan niyaz ederiz. Bu vesileyle bir kez daha ifade edelim ki Muharrem ayının 12'sinden evvel dağıtılan aşureler kanlıdır, haramdır. Çünkü bu gelenek lanetli Emevi soyunun Kerbela Şehitlerini unutturmak ve o günü bayram ilan etmek için uydurdukları bir eylemdir. Kerbela vahşetini kutlamak zalimle iş tutmaktır. Aşureler Muharrem ayının 12. gününden sonra şükür için dağıtılır. Zira İmam Zeynel Abidin Efendimizin yaşadığı ve de Peygamber Efendimizin soyunun devam ettiği müjdesi İslam alemine ulaşınca Kerbela'da yaşanan hüzne rağmen bir sevinç ve şükür nimeti olarak ikramlarda bulunulur. Arada iki gün var ama iman ile küfür arasındaki fark kadar fark var.

Peki, bunca zulmü Yezid kendi heva ve hevesi ile mi yaptı!? Neden Kerbela vahşetinde tüm mesuliyet Yezid'e kesilir!? Bunu hiç düşündünüz mü!? Bu konuda Alevi Canlar bile bazen yanılgıya düşüyorlar. Şöyle ki Kerbela'da İmam Hüseyin Efendimizin mübarek başını Yezid'in kestiğine dair deyişler bile var. Oysaki o lanetli savaşın emrini Yezid vermekle birlikte savaş alanında Yezid de yok İbn i Ziyad da yok. Kerbela'da komuta Ömer bin Sa'd ve lanetli ekibindedir. Peygamberin dostu Ebu Vakkas'ın oğlu olan Ömer. Hani cennetle müjdelendiği yalanı için hadis uydurulan aile! Yezid, toplamda 3.5 yıl Sunnilerin! Halifesi oldu. Bu süreçte içki içmekten hayvanlarla cinsi münasebette bulunmaktan kafasını kaldırıp bunca zulmü nasıl mı yaptı! Altın soru budur! Şimdi cevabını verelim de belki Sayın Erdoğan da bir ders alır.

Arkadaşlar, bunca zulmü Yezid kendisi planlayıp uygulamadı. Yezid bir kukla olarak halife ilan edildi. Taaa babası lanetli Muaviye döneminde hilafet sarayı Yahudi ve Romalı danışmanlarla doldurulmuştu. Dahası Yezid'i de bu danışmanlar yetiştirdiler. Ona sapkın alışkanlıkları da öğreten onlardı. Kerbela'nın planlayıcıları da uydurma dinin yeni peygamberleri! de onlardı. Bu konuyu ayrı bir araştırma tezi olarak ele alacağız. Lakin şu bir hakikat ki Allah bir hükümdarın elinden tutmayı murat ederse Ona hayırlı danışmanlar verir. Birini de zelil edeceği zaman ona vasıfsız, hain danışmanlar verir. Hz. Süleyman'ın krallığını danışmanları ayakta tutuyordu. Firavun'u da felakete danışmanları sürükledi.

Öyleyse ayın altın sorusunu soralım da belki ayıkan olur; Sayın Cumhurbaşkanım! Sizi Cem Evi baskınına yönlendiren dönme danışmanlarınızdan ne zaman kurtulup eskisi gibi halkın adamı olacaksınız!?

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları