Üçüncü Göz Gazetesi: Allah Eşekleri Sırtımızda Taşıyalım diye Yaratmadı!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Bu haftaki köşe yazımızda gelin biraz hayata dair biraz hasbıhal edelim. Eminim ki siyasi gündemden hepiniz çok yorulmuşsunuzdur. Şahsen haberleri izlemeyerek ruh sağlığımı korumaya çalışıyorum. Yakın dostlarıma da tavsiyem bu yönde oluyor. Hangi kanalı açarsanız açın insanın ruh sağlığını bozmaya yönelik haberler tekrar tekrar gündeme taşınıyor.

Hele hele tuttukları köşe başlarını kaybetmek istemeyen yandaş ve yalaka takımı üç beş kemik için tüm değerlerinden vazgeçiyorlar.

Onun içindir ki siz siz olun kimsenin yönlendirmesiyle yola çıkmayınız. Önce kendi ruh sağlığımızı sonra da en yakınlarımızdan başlamak kaydıyla dostlarımızın ruh sağlığını korumayı öne alalım. İnanın etrafınızdaki bir dengesiz sizin ve tüm dostlarınızın dengesini bozmaya yeter de artar bile. Mesnevide geçen bir hikâyede ahmakla dost olunamayacağı çok güzel izah edilir. "Bir vakit bir ayıyla bir adam arkadaş oldu. Adam uyudu. Ayı da onu korumak ve sineklerini kovalamak için gözlüyordu. Ondan sinekleri kovaladıkça her an sineklerin tekrar konduğunu görüyordu. Sineklerden ayının gönlü daralıp, dağdan ağır bir taş aldı. Uyuyan adamın yüzünde yine sinekleri görerek taşı kaldırıp; sineği ezmek için atınca adam sineklerden kurtuldu. Taş uyuyan adamın yüzünü darmadağın etti. Bu darb-ı mesel de tüm aleme yayıldı. Ahmağın sevgisi ayının sevgisine yakındır. Kini sevgi, sevgisi kin olur. Aptalın ahdi gerçek ve zayıf, onda hem vefadan bir eser yok, hem de aklı hafif… Yemin de etse itimat etme yalancı yemini her zaman bozar. Yeminsiz sözü haydi haydi yalan. Hile ve oyunla balı, ayran yapar. Onun nefsi bey, aklı da esirdir. Mushafa yemin etmesi onun için kolay bir iş…Kaynak: Mevlana, Mesnevi, II/2144,54"

Görüleceği üzere ahmakla yol yürünmez. Sana iyilik yapayım derken en büyük kötülüğü yapabilir.

Şimdi şöyle sakin bir kafayla düşünelim. Hayatımızda ne kadar ahmak insana yer ve de değer veriyoruz. Bu değer sonrası yaşadığımız sorunları telefi etmek için bizleri gerçekten seven dostlarımızı nasıl ihmal ediyoruz! Bunun muhasebesini çok iyi yapmak gerekir. Şahsen ben bu konuda çok da başarılı olduğumu söyleyemem. Merhamet ve şefkat duygularım ağır bastığı için hayatımda ahmaklara her zaman yer olmuştur. Zararını da hep çektim, çekmeye de devam ediyorum.

Tabi bir de sırtına binmemiz gerektiği halde sırtımızda taşıdığımız eşekler var! İşte esas bam teli de burası olsa gerektir. Benim çok sevdiğim ve de her alanda yol arkadaşım olan gönül dostu, Hakk Eri amcazadem Fuat Aydın abimin çok manidar bir sözü vardır. Zaman zaman bu köşeden bu söze yer vermişliğim olmuştur. Çok çile çekmiş, çok dost kazığı yemiş ama her zaman dağ gibi dimdik ayakta durmasını bilmiş, kendine sığınanın hatasını yüzüne vurmadan ona sığınak olmuş bir değerdir Fuat abim. O der ki "Allah, eşeği sırtına binelim diye yarattı. Oysaki bizler nice eşekleri sırtımızda taşıyoruz!" ne özlü bir söz değil mi! Yeminle söylüyorum en azından kendim için bu sözün gereğini yapabilsem hayatım yüzde seksen oranında rahata erecek. İnsan bazen doğrusunu bildiği halde gereğini yapamadığı olaylar olur. bu da benim en zayıf tarafımı oluşturur. Siz siz olun hiçbir eşeği sırtınızda taşımayın. Ben taşıdıkça eşeklikten! başka bir şey yapmadığımı gördüm. İnsanlık yaptığınızı zannederken aslında yaptığınız teşbihte hata olmaz ama eşeklikten başka bir şey değildir.

Öyleyse gelin önce en yakınımızdaki eşeklerden sonra da ülkenin başına musallat olan eşeklerden kurtulalım. Bizim kimsenin yönetmesine ihtiyacımız yoktur. Seçtiğimiz siyasileri bizi yönetsinler diye değil, ülkeyi idare etsinler ve de bize hizmet etsinler diye seçiyoruz. Şu parti bu parti ayrımı yapmadan söylüyorum. Kim bizi yönetme sevdasına girerse anlayın ki o başımıza bela olmuş eşektir. Hz. Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki "Kavminin efendisi kavmine hizmet edendir" şimdi bu yazımdan dolayı da bize dava açmak isteyen eşek oğlu eşekler çıkabilir. Peşinen söylüyorum ki bu saatten sonra iki ayaklı eşek kahrı çekecek değilim. Allahın eşek olarak yarattığı o güzelim varlıklara hizmet etmek, onları sevmek varken insan diye yaratılmış ama eşek olmayı tercih etmiş aptallarla işimiz olmaz. Lütfen siz de particiliği, mezhepçiliği bir kenara koyun ve bize hizmete değil de bizi yönetmeye talip olan kim varsa başınızdan atın gitsinler. Tabi eşek atıp katır da getirmeyelim. Millete hizmet eden kim olursa olsun takdir görür. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Millete efendilik yoktur, hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur"

Sözüyle bizim anlatmaya çalıştığımız konuyu özetlemiştir. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Zaten Onu yeterince anlayabilmiş olsaydık bu işler başımıza gelmezdi.

3 Fidanı Unutmak Olur Mu!

Yer yer adlarını unutsak da Onların asil duruşunu unutmak ne mümkün. Tarihe 3 Fidan olarak isimlerini altın harflerle yazdırdılar. Tam Bağımsız Türkiye dedikleri için dönemin sözüm ona yöneticilerinin ABDye yaranmak için kıydıkları 3 Fidan. Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan. 6 Mayıs sabahı korkuyu Kerbela'da bırakarak şehadet şerbetini içtiler. Ömürlerini Milletin bağımsızlığına adamış koca yürekli yiğitler… aradan geçen 50 yılın ardından çorabını nerede çıkardığını bilmeyen ağzı süt kokan çocukların dilinde vatan haini! Davanın erlerinin dilinde "Onları anlayamamışız. Ruhları şad olsun" sözlerinin döküldüğü yiğitler. Hülasa 6 Mayıs bu ülkede 51 yıldır kara günü hatırlatır. Oysaki Hıdırellez Günü ne Kutlu Gündü. Tıpkı daha önce Kutlu olan Muharrem ayının 10. Günü gibi kana buladılar. Rahmet ve mahcubiyetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları