Üçüncü Göz Gazetesi: Dağ Zannettiğimiz Meğerse Gölgesinde Koca Bir Şehir Kurulan Gemiymiş!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Bazı insanlar vardır ki yaşarken onları anlatma gereği duymazsınız. Çünkü yokluklarını size hiç hissettirmedikleri için varlıklarını doğal bir süreç zannedersiniz. Ta ki emri ilahi gelip kadim yolculuk süreci başlayıncaya kadar. O zaman da dünyanız yıkılmaz ama yaslandığınız dağın yerine yüzmesini öğrenmezseniz boğulma ihtimalinizin yüksek olduğu denizle karşı karşıya kalırsınız.

Bizim Muharrem on gündür benden bu yazıy8ı bekliyor. Ben de on gündür yoğunluklardan sıyrılıp bilgisayarımla on dakika baş başa kalmayı bekliyordum. Nitekim büroda aylardır eksik bıraktığım bazı işlerimi tamamlayıp pervanenin serin esintisi karşısına geçebildim. Evet, bugün size Merhum Ali Hilmi Akbayrak Abimizden biraz söz etmek istiyorum. Beni bilenler bilirler, yazı yazacağım zaman ne yazacağımı düşünmem. Destur der, besmeleyi çekerim, önce başlık gönlüme düşer, sonrası zaten malum ben de sizinle birlikte yazının sonunda ne yazdığımı ya da ne yazdırdıklarını okuyacağım.

Son zamanlarda Yüce imtihan gereği kime yaslanmışsam Hakk Teala güzel bir ölümle emanetlerini geri alıyor. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamla başlayan bu boyutsal ayrılık serüveni Aslan İnce Abim, Ömer Korkmaz Abim ve nihayet Ali Hilmi Akbayrak Abimle şimdilik finale erdi.

İlginçtir ki Ali Hilmi Ağabeyle normal kelimelerle sohbetin süresi çok kısa olurdu. Lakin o kadar derin ve de gönülden sohbet ederdi ki o sohbetin bereketi zamanla ortaya çıkardı. Tıpkı toprağa ekilen tohum misali. Birbirimizi çok iyi anlar ve de bakışlarla bile anlaşırdık. Varlığı benim için Gürle Dağı gibi olsa da ailesi için Ağrı Dağı gibiydi. Ağrı dağının eteklerinde hayat kuranlar için hayat Ağrı Dağından ibarettir. Çünkü Ağrı Dağında ne isterlerse güven içinde bulurlar. Gölse göl, karsa kar, hayatsa hayat.. hatta meşhur Ağrı Dağı Efsanesini bilirsiniz. Orada hayat Ağrı Dağından ibarettir. Binlerce yıldan beri hayatlarını Ağrı Dağına yaslayarak geçirmiş hayatlara Onun dağ olduğunu da olmadığını da anlatamazsınız. O sadece hayatın kendisidir. Gölge istersen gölgesine sığınırsın, kar istersen tepesine tırmanırsın, yağmur istersen yağmur, sel istersen sel, ova istersen ova, orman istersen orman, tarla istersen tarla, kale istersen kale... Ağrı Dağında yaşayanlar için Dağın varlığı ya da yokluğu diye bir şey olmaz, çünkü hayat ondan ibarettir.

Rahmetli Ali Hilmi Ağabey de ailesi için Ağrı Dağı gibiydi. O babaydı, ağabeydi, yardı, yarendi, patrondu, kaleydi, dedeydi, Emiceydi hülasa ailenin her şeyiydi. Onun için de Onun üzülme ya da aciz kalma hakkı yoktu. Nasıl olsun ki Koca bir Dağ. Zaten kim ne isterse dağdan alıyor, ovaya kaçsalar bile yine dağa sığınıyorlar...

Bizim için de Gürle Dağı gibiydi. Uzaktan varlığı ile gurur duyar, sıcaktan bunalsak "Ya sıkıntı yok çıkarız Gürle Dağına" der, çıkmasak da varlığının ferahlığı bize yeterdi. Trabzonlular arasında 3.Göz Medya Ekibi için yanlış söz söyleyen olursa Ali Hilmi Ağabeyin bir kelimesi onları susturmaya yeterdi. Hele hele tüm ahlak ve hukuk kuralları altüst edilerek şahsıma ve de 3.Göz Medya Ailesine karşı son zamanlarda yapılan baskı ve baskınlarda Ali Hilmi Ağabeyimin duruşu bana büyük bir sığınak olmuştur. Birilerinin kaset korkusu ile yaptırdığı bu hukuksuz operasyonlar kapsamında bizimle birlikte hareket eden arkadaşlarımızın evleri aranmış, telefon ve bilgisayarlarımıza el konulmuştu. Bu kapsamda 3.Göz Tv'de birlikte sunduğumuz Sansürsüz Ters Köşe programının yapımcılarından Yüksel Akbayrak'ın da evine baskın yapıldı. Yani Akbayrak Ailesinin evine de girildi. Ali Hilmi Ağabey bu olaya yerinde ve de kararlı tepki gösterdi. Bu hukuksuz operasyonlar Onu çok yordu ama haklılığımızı daha iyi görmesine de vesile oldu. Onun için de operasyon sonrası daha da net bir duruşla adeta DAĞIMIZ oldu. Yeminle söylüyorum ki bu zorlu süreçte bana güç veren en önemli etkenlerin başında Ali Hilmi Ağabeyimin bu duruşu olmuştur. Mekanı cennet olsun. Sevenleri ve de sevdikleri iki cihanda hoşnut olsunlar.

Allah nasip eyledi son yolculuğunda kendisine eşlik etme onuruna nail oldum. Ehlibeyt Yarenlerine yaraşır bir yolculuk ve de cenaze töreni ile ebedi aleme varmak üzere limandan demir aldı. Buram buram Ehlibeyt kokan bir cenaze töreni ve karşılayıcılarının tam yetkili olduğu bir seyahat.. ne güzel bir yolculuktur. Ne kutlu bir seyahattir. Mübarek olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Ehlibeyt yarenleri ile komşuluk ne de güzeldir.

Evet, yazının başında dedik ki Koca Dağ Zannettik meğerse Kocaman Bir Gemiymiş.. doğrudur. Hilmi Ağabey meğerse Kocaman bir Gemiymiş. Ailesi için o kadar büyük bir Gemiydi ki gölgesinde kurulan şehir ahalisi zamanla Onun bir gemi olduğunu ve de zamanı geldiğinde esas ülkesine geri döneceğini unutup Onun yıkılmaz ve ayrılmaz bir dağ olduğunu zanneder oldular. Oysa O da her güzel ve Kutlu İnsan gibi bir gemiydi. "Artık ayrılık vakti gelince zamandan / Medlule giden bir gemi kalkar bu limandan..." O gemiler meçhule değil, hakikate giden gemilerdir. Bir gün biz de O Kurlu hakikate yelken açacağız. Onun için Ali Hilmi Ağabeyin geride bıraktığı ailesi ve de sevenlerine düşen görev Dağ bildikleri Gemileri limandan ayrıldı diye dünyaya küsmek değil, bilakis deniz havasına alışmaktır. Rabbim sabırlarını daim eylesin. Gül yüzünüzü güldürecek günler dilerim.

İrfan Aydın 14 Temmuz 2023

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları