Üçüncü Göz Gazetesi: Muaviye’nin Ali Taraftarlarına Yaptığını Erdoğan Muhalif! Gazetecilere Yaptı!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Ak Parti hükümetlerinin yol haritasını her zaman önceden bilip kamuoyu ile paylaşan bir gazeteci olarak bana hep sorulur "Sen bu kadar net ve kesin bilgiyi nereden alıyorsun. Derin bağlantıların mı var?"

Derin bağlantılarımın olduğu doğrudur. Bunu inkâr edecek değilim. Çünkü köklerimiz çok derin. Kadim Türk Devlet Yapısına inanan bir Türk Genci olarak bilgiye köklü medeniyetten ulaşırız. İşte bu bilgi de bunun gibi Muaviye siyasetini çok iyi bilmemiz ve de Sayın Erdoğan ve yol haritasının Muaviye merkezli olduğunu bilmemizden gelir.

Siyasal islamın babası sayılan Muaviye, aile boyu islamın düşmanı olmasına karşın, Mekke'nin fethi sonrasında mecburen İslam olmak zorunda kalan Ümeyyeoğullarının varisi, siyaset dehası, kurnaz ve de belagat ehli iyi bir hatipti. Hz. Peygamberin şehit edilmesinin ardından kendi iktidarlarının yolunu açmak için önce babası Ebu Süfyan gerekli hamleleri yaptı. Çünkü biliyorlardı ki Allah'ın muradı, Hz. Peygamberin emri gereği Hz Ali yönetimi ele alırsa bir daha zulüm ehli iş başına gelemeyecekti. Onun için önce Ehlibeytin yönetimden uzaklaştırılması, halk arasında itibarsızlaştırılması, güçten düşürülmesi gerekiyordu. Geçiş sürecinde sözü İslam olanların iş başına gelmeleri gerekiyordu. Öyle de oldu ilk iki halife döneminde iktidar gaspı hariç islamdan ciddi sapmalar olmadı. Lakin 3. halife döneminde Ümeyyeoğulları iyice iktidarı ele almışlardı. Sonrası zaten malum.

Mızraklara takılan Kur'an, satın alınan iradeler, makam mevki bulamayanların fitnesi ve Kur'anda lanetli soy olarak anılan Ümeyyeoğullarının iktidarı.

Şimdi Muaviye'nin iktidara gelişine kadar yaşanan süreci şöyle kabaca özetledik. Gelelim Muaviye döneminde sürecin nasıl işlediğine. Yazının başında da belirttiğimiz gibi Muaviye çok kurnaz bir adam. Adam dediysek sözün gelişi. 22 yıl savaştığı dinin başına geçmeyi başaracak kadar kurnaz biri. En büyük özelliği devletin gücünü kullanarak makam, mevki, para, güç vaat ederek İmam Ali taraftarlarının bir kısmını kendi safına çekmeyi başarmış, bunların içinden kendisine tam manasıyla biat etmişlerle yol yürümüş, ama aklı ve nefsi Muaviye ile olduğu halde gönlü İmam Ali yönünde olanları da yanına çekip sonra da çöpe atmasını çok iyi bilmiş biridir. Tıpkı Stalin'in tavuk prensibinde olduğu gibi. Aç bırak, sonra yemle kandır ve her seferinde tavuktan bir tüy yol. Sonrasında tüysüz tavuk herkesin maskarası olsun.

Meslektaşlarım kusura baksınlar lakin Sayın Erdoğan resmen bu arkadaşları Stalin'in tüysüz tavuklarına döndürdü. Ne demek "MİSAFİR GAZETECİ SANDALYESİ" bu nasıl bir aşağılamadır böyle. Ne işiniz vardı orada. Mademki özgürce gazeteciliğinizi yapamayacaktınız, ayrıma tabi tutulacaktınız gitmeseydiniz kardeşim. Sayın Erdoğan'ın akıl hocaları Muaviye ekolünden geliyorlar. Onlar Arap kurnazlığı ile Roma siyasetini bir kapta hamur edip "SİYASAL İSLAM" olarak pazarlayan Emevi ekolünden geliyorlar. Aç bırak, mahrum bırak sonra yemle. Arkadaşlar resmen KEKLENDİNİZ! Bizden hatırlatması.

Sayın Erdoğan'a da tavsiyemiz Muaviye yolundan değil, Ehlibeyt yolundan ve de Oğuz Töresine bağlı Atatürk yolundan gitmesidir. Muaviye ve ekibi çıkarcılarına göre İslam coğrafyasını büyütmüş, fetihler yapmış, halife olmuş, yalandan da olsa vahiy kâtibi olmuş camilerde bile hazret olarak anılan büyük bir deha. İyi de hakikatte öyle mi! Hakikat şudur ki Muaviye ve şürekâsı lanetle anılan, zulmün ve de küfrün merkezi, saray siyasetinin ekolü olmuşlardır. Sayın Erdoğan'a yakışan adil olmak, mütevazı olmak, insanların duygularıyla oynamak yerine affedici, kuşatıcı olmayı tercih etmek olmalıdır. Üzülerek söylüyorum ki Sayın Erdoğan ahir ömrünün fırsatlarını kaçırıyor. Sayın Erdoğan bu dünyada ne kadar daha yaşar bilemem lakin yaşadığı her yıl onun için ıstırap olacaktır. Zira sağlık tükendi, hastalıklar baş gösterdi, yaş ilerledi, dostluklar azaldı, muhabbet edeceği insanlar yanında kalmadı, düşmanları gücünden korktukları için en yakın dostları olmuş, iman üzere yaşamak, İslam nuruyla nurlanmak, adalet ile hükmetmek yerine "Ya Allah Bismillah" deyip kilise açar olmuş. Öfkeyle konuşup, hırsıyla hareket eder olmuş. Halkın sevdiği Erdoğan bu değildir. Umarız ki bir an önce kendilerini toparlarlar ve de annesinin oğlu Recep Tayyip olma yolunda ilerler. Başkanlık da makamlar da mevkiler de servetler de hepsi geçicidir. Önemli olan hoş bir seda bırakabilmektir.

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları