Üçüncü Göz Gazetesi: Bu Seçim Mandacılar Arasında Geçecek Gibi Görünüyor!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler milleti!

Bütün dünya Türk Milletinin yeniden Oğuz Töresi üzere ayağa kalkmasını beklerken biz mandacılar arasında tercih yapmaya zorlanıyoruz. Dahası sadece mandacılar arasında değil, terör örgütleri sevicileri arasında da tercih yapmaya zorlanıyoruz. Oysaki Kurtuluş Savaşının ana şiarı "YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" olan Yüce Milletimizin bu kadar aciz hale düşürülmesi kabul edilir bir durum değildir.

Cumhur İttifakı da Millet İttifakı da milletin ana beklentilerinden çok uzak bir anlayış sergiliyorlar. Adeta seçimi kazanmak için her yolu ve de her türlü problemli örgütü yanına almayı marifet zanneden Cumhur İttifakı yanına katilleri ve domuz bağcıları almakta bir sakınca görmezken Millet İttifakı da Atatürk karşıtı yapılara kucak açarak adeta milleti hayal kırıklığına uğrattılar.

Milletin beklentileri hiçe sayılıyor. Yerelden genele işgal altında olan medya kuruluşlarıyla da algı operasyonları yapılarak gerçek gündemler yok sayılmak isteniyor.

Beyler! Millet aç ve perişan bir halde fakr u zaruret içine düşmüş, yurdun her bir yanını düşman kuvvetleri sarmış, bütün tersanelerimize girilmiş, ordumuzun şerefli üniformasını taşıyanlar çaycılık! Yapıyorlar! Özgürlüklerimiz her geçen gün elimizden hızla alınıyor. Eleştirenler hapse atılırken hırsızlar, katiller Salı veriliyor. Uyuşturucu trafiği artık torbacılıkla değil, gemiler ve uçaklarla tonlarca yapılıyor…

Eğitim artık kangren haline geldi, barınma sorunu sorun olmaktan çıkıp imkânsız olma yolunda ilerliyor. Yerelden genele basının büyük bir kısmı bas parayı al haberi olmuş. Siyaseti kasetler yönetir olmuş. Çıkar amaçlı ittifaklar kuruluyor. Milletin derdine derman olacak olan siyasiler yok sayılırken, terör bağlantısı açık olanlar, yolsuzluk, rüşvet, uyuşturucu, cinayet gibi birçok kirli işlerle anılanlar listelerde yer buluyor!

Tam Bağımsız Türkiye diyenler yok sayılırken mandacılıkta sıraya girenler el üstünde tutuluyor. Adalet, basın özgürlüğü, düşünce ve kanaat hürriyeti vs yerlerde sürünüyor. Adliyeler siyasi çöplük haline döndürülüyor. Fikir üretilmez, üretilse de açıklanamaz bir hal almaya başladı. Toprak millete küsmüş, millet toprağı unutmuş. Asırlarca savaş durumlarında bile halkını aç bırakmayan Anadolu toprakları artık üretime hasret kalmış durumda. Siyasilerin kısır kavgaları ülkede bereketi alıp götürdü. Karşı tarafta olunca terörist ilan edilenler, yandaş olur olmaz neredeyse en milli insanlarmış gibi gösteriliyorlar. Ülkede zihin bunalımı yaşanıyor.

Gerçi bir beldeden Gönül Erleri ah edip el ayak çekerlerse o beldelere gazabın gelmesi an meselesidir. Galiba biz de aynı hatayı yaptık. Değil ülkemizi, dünyayı kurtaracak, insanlığı insan gibi yaşatacak, kurt, kuş, dere, dağ demeden herkese hakkını hak ettiği kadar verecek projelerini ayağında demir çarıkla kapı kapı gezip anlatan Son Çağın Bilgesi Gönül Eri Prof. Dr. Haydar Baş Hoca bu millete dargın ve de yorgun olarak uzlete çekildi. Zifiri karanlık günler sizi bekliyor dedi ve gitti. Belh Şehri Mevlana'nın Babası Bahaeddin Veled döneminde bölgenin en huzurlu ve müreffeh şehriydi. Zamanla dönemin Sultanına "Bahaeddin Veled'in sizin tahtınızda gözü var. Halk Onu çok seviyor. Böyle giderse Sultan O olur" diye fitne verdiler ve o ahmak sultan da bunlara kanarak Bahaeddin Veled hazretlerine Belh Şehrini terk etmesini ferman buyurdu. Sultan Veled "Sultanım, yapmayın! Bizim sizin dünyalık saltanatınızla işimiz yok. Halkı aydınlatma görevindeyiz. Allah dostları bir beldeden hüzünlü ayrılırsa o belde iflah olmaz" dediyse de dinletemedi. Sonrası malum. Sultan Veled yanına oğlu Mevlana ve yarenlerini alarak Konya'ya yerleştiler. Onların Belh şehrinden ayrılmasından sonra Moğollar taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmadılar. Ne saltanat kaldı ne huzur.

Bu tür misalleri tarihi verilere dayanarak çoğaltmak mümkün. Biz de O Kutlu Uyarıcıya yanlış yaptık. Sözünün ayarı olmayanlara yetki verdik ama özü sözü Hakk olanları yok saydık. Sevdik, takdir ettik ama yetki vermedik. Görüyorum ki yeni dönemde de benzer hatalar oluyor. Milletin gönlünde taht kuran Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş her iki ittifakın akıl hocalarınca yok sayılmak isteniyor. Gerçi bu kadar kirli kavganın ve de siyasetin olduğu yerde varsın Hüseyin Baş gibi milletin öz evlatları geride dursunlar. Nasıl olsa en geç 2 yıl içinde ülke gerçek manada bir seçime gidecek. İşte o zaman tercihin adresi mecburi istikamet olacak. Bugünkü ortamda rahmetli Atatürk seçime girse bunlar Onu bile yok sayarlardı. İnanın bu seçimlerden hiçbir şey beklediğimiz yok. Sadece adliyeler biraz düzelsin, fikir hürriyetine olan saldırılar son bulsun bize yeter. Gerisini biz hallederiz.

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları