Üçüncü Göz Gazetesi: Satılmış Basınla Neler Yapılmaz ki!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Çok acı bir gerçek olsa da "SATILMIŞ BASIN" tabiri toplumun her kesiminde ve de asırlardır kullanılan bir sözdür. Dahası ünlü Alman Faşisti Hitler'in Baş Danışmanı Joseph Goebbels'e itham edilen bir söz aynen şöyledir: "Bana satılmış bir medya verin, size cahil bir toplum sunayım..."

Satılmış basınla ahlaksız toplum oluşturulabilir mi bilmem lakin, ahlaksız ve de yalancı siyasetçileri kurtarıcıymış gibi göstermek pekala mümkün. Tıpkı yerelden genele misallerini gördüğümüz gibi.

1992 yılı olsa gerektir. Mesaj TV Türkiye'nin 2. Özel televizyonu olarak yayın hayatına başlamıştı. Her alanda olduğu gibi basın sektörüne de ölçü ve ahlakı getiren Prof. Dr. Haydar Baş Hoca ile meslek hayatımda çok şey borçlu olduğum merhum Baki Bektaş Hocamızın MESAJ TV'de basın ve habercilik üzerine bir söyleşileri vardı. Baki Hoca " Habercilik Peygamber mesleğidir. Peygamberlerin adı "HABERCİ"dir. Onun için bu mesleği icra ederken çok hassas davranmak gerekir" diye bir beyanı olmuştu. Yıllar geçse de mıh gibi hafızama çakılmış olan bu söz mesleğimi icra ederken her zaman yolbaşım olmuştur.

Yine 1991 yılında merhum Baki Bektaş hocamıza gazeteci olmak istediğimi söylemiş, bu konuda tavsiyelerini istemiştim. O zaman lise öğrencisiydim ama yazma tutkusu bende taa ilkokuldan itibaren geliştiği için lisede artık adını koyma zamanının geldiğine kani olmuştum. O da bana şöyle bir tavsiyede bulunmuştu " Evladım, gazetecilik geleceğin en önemli mesleklerinin başında yer alacak. Bu sahada doğru haber yapan gazetecilere (habercilere) toplumun çok ihtiyacı vardır. Fakat şunu unutmamalısınız ki habercilik cerrahi doktorluğa benzer. Normal doktor hastasına yanlış ilaç verse bile o hastanın midesi yıkanır ve hasta eski sağlığına kavuşturulabilir. Fakat cerrah yanlış neşter vurursa ne kadar düzeltme yapılırsa yapılsın izi kalır. Onun içindir ki bu mesleği cerrah hassasiyetinde yapacaksanız yolunuz açık olsun. Aksi halde hakkım size helal olmaz" diyerek meslek hayatımın kilometre taşını dikmiştir.

Haberciliğimizde fark varsa bundan dolayı vardır. Şimdi gelelim satılmış basın anlayışına ve de onu temsil eden meslektaşlarımıza! Her ne kadar aynı mesleği icra ediyorsak da aynı çizgide olmamız imkansız olan bu arkadaşlar dün de vardı bugün de var ve de yarın da var olacaklardır.

Zira KİRLİ SİYASET, KİRLİ BASIN İSTER. Bu her devirde böyle olmuştur. Bir beldede ne kadar çok basın kuruluşu varsa orada o kadar çok yanlış saklanıyordur demektir. Çünkü toplumda şöyle bir algı gelişti "Efendim, böyle bir olay olsaydı gazeteler yazardı! Demek ki yanlış bilgi!" evet, maalesef toplumda böyle yanlış bir algı yerleşmiş durumdadır. Adamın gözünün önünde cinayet işleniyor, ertesi gün bunu gazetede görmediyse ya da bu konuda haber yapılmamışsa o cinayeti yok sayıyor!

Maalesef ilçemizde yaşanan sıkıntıların ana kaynağı yine satılmış kalemlerden oluşan basındır. Ne işlenen cinayetlerin üzerlerine giderler, ne uyuşturucu umurlarında olur, ne yolsuzluklar, ne de halkın gerçek gündemi. Varsa yoksa PAS PARAYI SATIN AL KALEMİ! İşte bu anlayıştır ki Keramet Kadınlarının öncülüğünde yüzlerce vatandaşımızın o soğukta Ilıca için yürüyüşü ve sonunda yaptıkları ikramlar hakkında tek kelime yazamayan ilçemizin ulufe basını, birkaç gün sonra AKPli Belediye Başkanı Bekir Aydın'ın yalanlarını manşetlerine taşıdılar. Gel de şimdi ünlü Alman Faşistinin sözünü hatrından çıkar.

KALEMLERİ KAÇ PARAYSA BİZ SATIN ALALIM!

İlçe ve ülke basınının satılık kalemlerine sesleniyorum. Lütfen kalemlerinizin kaç para olduğunu söyleyin de o kalemleri satın alıp halkın ve evlatlarınızın yararına vakfedelim. Böylece halkın ve evlatlarınızın yararına yazmaya başlarsınız. Aksi halde üç kuruş menfaat için meslek onurunuzu satmakla kalmıyor, itibarınızı da beş paralık yapıyorsunuz! Yapmayın Allah aşkına. Üç günlük dünya için değmez. Yeminle söylüyorum ki hallerine üzülüyorum. Belediyeyi yediler yediler doymadılar. Mafya eniklerinin kuklası oldular utanmadılar, itibarları beş paralık oldular aldırış etmediler, gazeteciliği üniformalı göbeği okşamak olarak yansıttılar umurlarında olmadı, sansür ana geçim kaynakları olmasına rağmen özgür basın naraları attılar utanmadılar… misalleri sabaha kadar yazsam bitmez.

Oysa ki yüzlerce hukuksuz ve de ahlaksız davalara maruz kaldık yılmadık, kahpe kurşunlar yedik, suikastlara uğradık, kumpaslar, saldırılar, ambargolar, iftiralar ve ihanetler silsilesi bile bizi hak bildiğimiz yoldan döndüremedi. Topyekun saldırdılar yine olmadı. Sevdiklerimizle vurmak istediler başaramadılar. Yok saydılar olmadı. Pembe basın kart hikayesine sarıldılar alayını pembe kartlı yaptık utanmadılar. Onun içindir ki "Sizin İçin Sizlerle" anlayışıyla yayın hayatına başlayan 3.Göz Medyaya "Haklı Olanın Cesur Sesi" unvanını layık gördünüz. Biz de bu unvana layık olmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bize sizin borcunuz yok. Bizim size borcumuz var. Yaptığımız hizmetler lütuf değil, görevdir. Bizim anlayışımız budur. Tabiî ki de sizler de yıllık abone ödemeleri ve de reklamlarınızla bu anlayışa destek olursanız haklı sesiniz çok daha gür çıkar. Bu da sizin tercihiniz. Ya satılmış kalemleri büyüdün de satılmadık değeriniz kalmasın, ya da Haklı Olanın Cesur Sesine destek olun haklı davalarınızda neticeye ulaşalım. Gül yüzünüzü güldürecek günler dilerim.

İrfan Aydın / Hüseyni /03/02/2024

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları