Göktürk Anıtlarına kazınan bu ulvi ikazın aslında Türk Milletinin yüreğinin ta en derininde yer yer küllenmiş olarak durduğu aşikardır. Tarih boyunca TÖRE diyen, töreye uyanı baş tacı edip, töreye karşı duran Kağanı bile olsa alaşağı eden Türk Milleti, ne zaman TÖREden ayrı düştü, vatanını, kimliğini ve özgürlüğünü kaybetmiştir.
Peki, nedir bu TÖRE! Neden bu kadar önem arz etmektedir!
Önce, TÖRE kavramına bakmakta fayda vardır. TDK'ya göre töre kelimesinin sözlük anlamı; bir toplumun kültürel mirasını oluşturan temel geleneklerdir.
Fakat, Türk Töresi ya da Oğuz Töresi dendiğinde çok daha farklı, derin bir mana ortaya çıkar. Zira insanlık tarihinin lider kadrosunda yer alan, devlet kurma yetkisi ve de kültürüne sahip olan, her zaman güzel ahlak ve de adaletin temsilcisi olan Türk Milletine kimliğini veren Oğuz Töresi ile kadın cinayetleri için bahane sığınağı olan sözde töreyi karıştırmayın.
Oğuz Kağan Atamız "Töre, Tanrı buyruğudur. Bu TÖREye uyan Türk'tür." Buyurarak binlerce yıldır insanlık tarihine yön veren güzel ahlakın sınırlarını çizmiştir.Oğuz Töresinde tabiata zarar verenler, suyu kirletenler, kadına ve çocuğa saygısızlık edenler en ağır şekilde cezalandırılırlar. Tecavüz diye bir kavram yoktur çünkü kimsenin aklının ucundan bile bir kadınla zorla nikah kıymak bile geçmezken tecavüzün geçmesi imkansızdır. Hatta tarih şu bilgiyi bize vermektedir. Bir gün Mete Han av yarışı düzenler. Yarışı kazanan gencin yanına getirilmesini buyurur. O genç de "Nezamandan beri Türk Töresinde kadın ayağa çağrılırmış!" deyip Mete Hanın çağrısını ret eder. Mete Han da yarışı kazananın Türk Kızı olduğunu öğrenince özür dileyip kendisi onun ayağına gittiğini tarih bize söylemektedir. İşte bu ahlaktı bizi biz yapan. Bu anlayışı binlerce yıldan sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün uygulamalarında görüyoruz. İşte Oğuz Töresi budur.
Şimdi gelelim Oğuz Soyu ile dönme soyunun tanımına. En başta da dediğimiz gibi TÖREye uyan Türk'tür ve de Oğuz Soyu'dur. TÖREye sırt dönen, töreden ayrılan da dönme soyudur. İsterse Kağan'ın oğlu olsun. Töre her daim adil olmayı ve de adaletle hükmetmeyi emreder. İyiliği, güzelliği ve kut almış Kağan ve ailesini gözetmeyi emreden töre, kötülüklerden de men eder. Onun içindir ki adaletten ayrılan herkes dönme soyunu, adaleti önceleyenler de Oğuz Soyunu temsil ederler.
İslamiyet yerine Arap geleneklerini din diye kabul eden toplumlar maalesef Oğuz Soyu ve Töreden ayrılmışlar ve de dönme soyunun oyuncağı haline gelmişlerdir. Bugün bile bilim insanları, sosyologlar ve de toplum bilimciler insan ırkının içine yerleşmiş olan farklı bir türün varlığından söz ediyorlar. Aslında tarih boyunca bunun binlerce örneğine rastlıyoruz. Semavi olan din tek dindir. Yani Hz. Adem'den beri tebliğ edilen din tektir. Bunu yüce Allah Kur'anda Al-i İmran Süresi 19. Ayetinde "Kuşkusuz Allah katında din İslâm'dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur." Madem ki Allah'ın uygun gördüğü din tektir öyleyse bunun temeli nedir diye bakmak lazım. İşte bu sorunun cevabını bize Hz. Muhammed (s.a.v.) şu hadisiyle veriyor; "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" öyleyse Allah katındaki tek din olan islamın ana ölçüsü güzel ahlaktır. Oğuz Töresine baktığımızda da törenin temelini güzel ahlak oluşturmaktadır. Zaten dönme soyu buradan ayrılıyor. Güzel ahlakı bırakıp heva ve hevesine uyanların oluşturdukları düzene dönme soyu düzeni diyoruz. Orada kadına, çocuğa, tabiata, hayvanata vs saygı yoktur. Tıpkı bugün din diye bize dayatılan dogmalarda olduğu gibi! Oysaki Allahın bizi uymakla yükümlü kıldığı din, indirilen dindir. Uydurulan din değil. Uydurulan dinde kadının, çocuğun, tabiatın hülasa güzel ahlakın korunması ve de yüceltilmesi yoktur. Bugün sapkın Arap kültürünü bize din diye dayatanlar dönme soyunun en öndeki temsilcileridir.
Maalesef toplumları ele geçiren dönme soyu Ortadoğu'dan Avrupa'ya, Amerika'dan Çin'e kadar dünyanın her yerinde güzel ahlakı yok edip, yerine sapkın görüşlerini ikame etmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de halkı uyutmak için uydurdukları dinleri kullanıyorlar. Bu İslam coğrafyasında da böyle, Hıristiyan coğrafyasında da böyle, ateist geçinen toplumlarda da böyle.
Öyleyse nedir bu işin sırrı derseniz cevabı çok nettir. "BU KAVGA OĞUZ SOYU İLE DÖNME SOYUNUN KAVGASIDIR" deriz.Elbette ki Oğuz Soyu bu kavgadan galip çıkacaktır. Bunda zerrece şüpheniz olmasın. Yeter ki size dayatılan dogmalardan kutulun. Sorgulayın, araştırın, hesap sorun. Unutmayınız ki Biz Türkler Tanrı'yı uzaklarda değil en yakınımızda biliriz. Zaten Yüce Allah "Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kaf Suresi 16. Ayet) " diye buyurmuyor mu! Görüleceği üzere Oğuz Töresi ile indirilen din aynı kökten gelmektedir. Atalarımız TÖREyi her şeyin üzerinde tuttukları için bozmadılar. Onun içindir ki yer yüzünde tek ve eşsiz kudret sahibi Allah inancını temsil eden töre sayesinde güzel ahlakı da koruyup günümüze taşıdık.
Umut ederiz ki yeni yılda silkinip kendimize geliriz. Unutmayınız ki adaletten ayrılan güzel ahlaktan ve de Töreden de ayrılmış olur. Unutmamalıyız ki Yüce Allah'ın da bize fermanı budur. Nitekim her Cuma Hutbesinde okunan "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara (EHLİBEYTE) yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Nahl 90." Gördüğünüz gibi indirilen din ile TÖRE birbirinden hiç de ayrı değil. Zaten Oğuz Soyu ile Ehlibeyt de aynı kök ve aynı soydur. Bunu başka bir makalede ele alacağız. Adalet adalet adalet…
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.