Üçüncü Göz Gazetesi: Başöğretmen’in Ülkesinde Boş Öğretmen Anlayışı!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Hangi ülke vardır ki Kurucu Liderinin unvanı BAŞÖĞRETMEN olsun. İşte ülkemizin bir diğer önemli farklarından biri. Bu ülkenin kurucu Lideri Başöğretmen Atatürk'tür. Şimdi Başöğretmen'in ülkesinde boş öğretmen anlayışında yönetime hoş gelmediniz!

Şimdi bu başlığı gören soylunun SOYTARILARI bize Cumhurbaşkanına hakaretten dava açmaya kalkacaklardır lakin peşinen söyleyeyim burada Cumhurbaşkanı ile ilgili tek bir kelime bile yok. Boşuna adli görevlileri ve de beni meşgul etmeyin. Boş kafalıları yetiştiren boş öğretmenleri zaten bu yazıda konu alıyorum.

Öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir ve de ilk öğretmenler peygamberlerdir. Yani öğretmenlik tıpkı habercilikte olduğu gibi peygamber mesleğidir. Bunun bilinciyle bu yazıyı kaleme alıyoruz.

İyi de boş öğretmen tabiri ağır olmadı mı!? Diye hayıflanan eğitimcilerimiz olacaktır. Onlara da az sabır temkin ediyorum. Bizi bilen bilir. Bilmeyenler de öğrenir. Soyluya soytarılık yapacağım diye şahsıma bir yıl içinde 200 dava açma ya da ihbarda bulunma salaklığını gösterenlere yol gösterenler var elbette. İşte bu salaklara öğretmenlik yapan boş beleş insancıklara sözümüz. Öğretmen olmak için nasıl ki illa da Eğitim Fakültesi mezunu olmaya gerek yok, böylesi boş insancıklara olmayan aklını verenler de bir nevi öğretici sayılıyor. Yoksa sözümüz mesleğin kutsallığını bilen Başöğretmen'in ya da Hızır aleyhisselamın ışığıyla aydınlanan öğretmenlerimize ancak hürmet ederiz. Mesela rahmetlik anacığımın okuma yazması yoktu ama Hızır eğitiminden geçtiği için benim ilk ve en önemli muallimim O olmuştur. Hala bile merhamet, feraset, cömertlik, fedakarlık, yönetim anlayışı ve affedicilik anlayışını Ondan aldığım temeller üzerinde bina ediyorum. Hem de öyle sağlam bir bina ki 9 şiddetindeki ihanetlere bile dayanacak güçte bir temel.

Bir de vatana hizmet, hainleri tanıma, mücadele azmi, bahane üretmeme, Kadim Türk Devletine bağlılık, Oğuz Töresinin ve de Oğuz Soyunun dirilişi için feda i nefs yapma gibi kadim kutlu değerleri de Başöğretmenim Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten aldım. Bize Başöğretmen anlayışıyla hareket eden idareciler ve de öğretmenler gereklidir. Boş öğretmen anlayışıyla hareket edenlere değil çocuklarımızı ahırdaki koyunumuzu bile teslim etmeyiz. Ülkeyi öyle bir sarmala soktular ki hiçbir şeyde hayır kalmamış. Şimdi de öğretmenlerimizi Başöğretmen yolunda gidenler ile boş öğretmenlik yolunda gösterilen havuca koşanlar olarak bölüyorlar.

Başöğretmen anlayışında olanların yol haritaları bellidir. Bilimin ışığında fedakarca insan eğitimine ömürlerini adamaktır. Boş öğretmen anlayışında olanların dertleri de bir yerde koltuk kapmak, birilerine yalakalık yapmaktır. Yalakadan öğretmen olmaz. Olursa soylunun soytarılarına yol gösterici olur.

Ne diyor Pir Sultan Abdal,

Gelin canlar bir olalım

Münkire kılıç çalalım

Hüseyn'in kanın alalım

Tevekkeltü teâlallah

Özü öze bağlayalım

Sular gibi çağlayalım

Bir yürüyüş eyleyelim

Tevekkeltü teâlallah

Açalım kızıl sancağı

Geçsin Yezid'lerin çağı

Elimizde aşk bıçağı

Tevekkeltü teâlallah

Mervan soyunu vuralım

Hüseyn'in kanın soralım

Padişahın öldürelim

Tevekkeltü teâlallah

Pir Sultan'ım geldi cûşa

Münkirlerin akli şaşa

Takdir olan gelir başa

Tevekkeltü teâlallah

Onun içindir ki biz de diyoruz ki GELİN CANLAR BİR OLALIM. Atatürk'süz eğitim düşünenleri kendi karanlık dehlizlerine bırakalım ve de yılmadan, yorulmadan, usanmadan, bahane üretmeden Atatürk'ün yolunda giden öğretmenler olalım. 24 Kasım Öğretmenler Gününün kutsiyedini bilmeyip, ona savaş açan zavallıları kendi hallerine bırakın. Bu ülkede bir gecede cahil kaldığını zanneden cahillere ne anlatacaksınız. Ya da "Dedemin mezar taşını okuyamıyorum" diyecek kadar aptallaşmışlara abdal cevabı verelim. "Evladım, dedenin mezar taşını getir ben sana okurum da dedenin mezarının olduğu yerde senin eski mücahitlerin yeni dönemde müteahhit olunca dedenin mezarına koca AVMnin küçük mescidinin abdesthanesinin giderini bağlamışlar. Sen önce mezarına sahip çık ben sana dedenin mezar taşında yazanı okurum" dememiz lazım. Anlayışları kurusun. Arapçanın temeli en fazla 3 bin yıllıktır. Oysa ki Türkçe tüm dillerin atasıdır. Bunu onlara anlatmaya kalkmayın. Çünkü onlar inandık dedikleri ama ticaret için kullanmaktan öteye geçmedikleri Kuranda Musa peygamberin Hızır Aleyhisselama talebe dahi olamadığını, Hızır Aleyhisselamın Hz. Adem'den beri yaşadığını, ilim şehrinin kapısı olduğunu, yüzünü hiç puta dönmediğini, her dem aramızda olduğunu bilmezler. Onun için onlara ne Atatürk'ü anlatabilirsiniz ne de Hazreti Ali'yi ve Hızır yolunda gidenleri… boş verin gitsin. Siz siz olun gelin canlar bir olalım, münkire kılıç çalalım….

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları