Üçüncü Göz Gazetesi: Her kadın aldatıldığını bilir!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Kadınla erkek yaratılışta eşit olmasalar da Allahın her birine verdiği meziyetler sayesinde dengeler anında değişebiliyor. Kim yaratılıştan aldığı meziyetleri daha iyi değerlendirirse üstünlük ona geçer. Neyse bu hafta sizlerle kadın erkek eşitliği üzerine sohbet etmeyeceğiz. Çok daha önemli mevzular varken şimdi sırası değil.

Girişi böyle yaptım ki hakikat ışığıyla aydınlanarak bu makaleyi okuyalım diye. Malum olduğu üzere aldatma ve aldatılma toplumun kanayan yaralarının başında yer alır. Hazreti Peygamber Efendimiz "Bizi kandıran bizden değildir" diye buyurmaktadır. Yani aldatmanın her türlüsü kötüdür ve de kabul edilir bir olgu değildir. Şimdi gelelim konu başlığımıza. Evet, başlıkta da söylediğimiz gibi her kadın aldatıldığını bilir. Hiç kimse zekâsını aptalca işlerde kullanmaya kalkmasın. Erkek anlamaz ama kadın hisseder. Hem de en saf kadın bile aldatıldığını hisseder. Peki, madem her kadın bunu hissederse neden kadınlar bu kadar rahat aldatılırlar!? Çok basit. Çünkü aldatmanın diğer unsuru da kadındır da ondan.

Şimdi gelelim ikinci soruya. Madem her kadın aldatıldığını hisseder, neden öyleyse gerekeni yapmazlar!? İşte bu soru tam bir erkek sorusudur. Eminim ki bu yazıyı okuyan her kadın bu soruya verdiği cevapta" ne saçma soru" demişlerdir. Beyler, aldattığınız o kadınlar var ya işte onların önceliği yuvalarını ayakta tutmaktır. Hatta sizin ne kadar beceriksiz mahlûk olduğunuzu gördükleri için size acıdıklarından dolayı bu aptallığınızı görmemezlikten gelirler. İnsanlık tarihi boyunca değişmez bir kuraldır. Aldatıldığını hissetme yeteneği Allahın kadına verdiği bir özelliktir. Kadınlar, sırf yuvaları dağılmasın, sevdiğinin ihanetini görmemeye gayret ederler. Yoksa hiç kimse "ben her türlü naneyi yiyorum ama bizim hanımın ruhu bile duymuyor" gibi aptalca duygulara kapılmasın. Bir de oynaşına aldığı pahalı hediyelerin ya da gönderdiği çiçeklerin yanında olmayan vicdanını dindirmek ya da hanımının gözünü boyamak için kendi hanımına da ucuz yollu hediye ve çiçek alanlar yok mu, her halde dünyanın en aptal insanları onlar olsa gerektir. Beyler! Kadınları hediye ile kandıramazsınız. Kadının fıtratında şüphe vardır. Ucuz hediye alırsınız şüphelenir, pahalı hediye alırsınız yine şüphelenir. Ama yanlış yapmazsanız ve de net olursanız evlilik yıl dönümünüzü unutsanız bile durumu kurtarabilirsiniz.

Şimdi diyeceksiniz ki mafya ile yolsuzluklarla, çetelerle, uyuşturucu tacirleriyle, Bekir efendi ile adliyelerdeki davalarıyla vs uğraşan İrfan Aydın durup dururken neden böyle bir konuyu ele aldı. Bakın işte burada çok haklısınız. Dostlar, tam 1,5 yıl önce Şahin Tepesi villaları konusunda kamuoyunu uyarmıştık. Ve demiştik ki Şahin tepesi villaları Yalova'nın önüne geçti. Ve yine demiştik ki Orhangazi'de FUHUŞ ÇETESİ VAR, kaçak et kesimi için gittiğiniz villalarda kameraya alınıyorsunuz. Sonra trilyonluk servetleriniz bile sizi kurtaramaz. Ne oldu, bir buçuk yıl sonra kapsamlı FUHUŞ OPERASYONU yapıldı çok sayıda kişi tutuklandı. Peki kasetler ne oldu. Kasetler nerede beyler kasetler. Ya da hangi siyasi partilerin hangi etkin yöneticileri var kurban öncesi kurban olan.

Neyse bu kadar bilgi yeter. Bizi tek gözle değil de akılla takip ederseniz birçok mevzudan önceden haberdar olursunuz. Bir de bizim gayemiz düşmanımızı yatakta yakalamak değildir. Biz düşmanı sahada severiz yatakta değil. Yola çıkarken Hüseyni anlayışla yola çıktık. İmam Ali Pirimiz, bine bedel birimiz. İmam Ali Efendimiz Nakşi tarikatının kurbanlarının hazreti sahabe! Dedikleri fitne ve fesat merkezi Amr bin As denen lanetli savaş meydanında pis cesedini İmam Ali Efendimizin Kutlu Zülfikar'ından nasıl korudu bilir misiniz siz!? Elbiselerini çıkarıp çıplak kalarak. Çünkü Ehlibeyt anlayışında düşman yatakta değil, er meydanında karşılanır. İşte bizim anlayışımızın mayası da budur. Kimsenin kaçamak pis işlerinin peşinde değiliz. Lakin baştan uyarıyoruz ki dönün yuvalarınıza, çocuklarınızın annesi, zor günlerinizin dayanağı olan hanımlarınıza gerekli özeni gösterin zaten her biriniz evlerinizde kendinizi padişah hissedersiniz. Kadınlarınıza aptal muamelesi yaparsanız en büyük aptal muamelesine maruz kalırsınız. Maazallah bir de misilleme gelirse ….

Hülasa i kelam; Her kadın aldatıldığını hisseder. Onun için boyuna aptal yerine konmamak için evli evine köylü köyüne diyoruz.

Orhangazi Adliyesinde Anlayış Değişiyor mu!?

Sevgili dostlar adliyeden iyi haber vermeyi inanın özlemiştik. FETÖ döneminde yaptığımız mücadeleyi sağır sultan bile duydu da içimizdeki vicdansızlar duyamadı. Şükür ki ara ara Orhangazi Adliyesinde ADALET ÖNCELİKLİ ANLAYIŞ hakim oluyor da biraz nefes alıyoruz. Yeminle söylüyorum ki Okan Savcım, Osman Savcım, Leyla Savcım, Yasin Başsavcım dönemi Orhangazi Adliyesinin en adil olduğu dönem olarak tarihe geçmiştir. Dönemi kötü olsa da Fatih Karabacak Başsavcı beyin adliyeyi idaresinde en ufak bir sorun olmamıştır. Malum yapıya karşı olmayışı nedeniyle kendisiyle çok da iyi anlaşamamış olsak da Fatih Başsavcım adildi. Mustafa Eken savcım hakeza. İliklerimize kadar Cumhuriyet Savcısı olgusunu kendilerinde hissediyorduk. Hele hele Yasin Başsavcım ile ilgili şahit olduğum bir anım var ki o zaman kendisine de söyledim "Sayın Başsavcım, varsın buradan idama gideyim. Sizi hem hukuktan zerrece sapmamış, hem de haklı olan bir vatandaş için çözüm arar gördüm ya. Yeminle şuan ölsem bile gam yemem. Çünkü yıllardır verdiğim mücadele adalet içindi. Tabi ki öyle adil insanları barındırmamak için ellerinden geleni yapan bir kesim var. Yasin Başsavcımız da bu furyanın hedefi olmuştu. Çünkü ADALET önceliği vardı. Sonrasında işler yine değişti. O kutlu kadro, hakiminden savcılarına kadar sanki özel gelmişlerdi. Sonrasında ilçeye çok daha idealist bir Cumhuriyet Savcısı geldi. Çok da iyi operasyonlara imza attı ama adliyelere düşen siyasi gölge maalesef işinin ehli Cumhuriyet Savcılarımızın da ellerini bağlıyor. Lakin herkes şunu bilsin ki tarih iyiyi de kayıt ediyor, kötüyü de. Onun için herkes görevini layıkıyla yapsın diyoruz. Gün gelir nasıl takdir gördüğünü kendileri de görür ve şok olurlar. Şimdi gelelim başlığın açılımına. Evet, dostlar, sıklıkla adliyeye çağrılıyoruz. Bazen mevcutlu, bazen ifade için, çoğu zaman da adliye ikinci evim gibi duruşmalara katılıyorum. Perşembe günü yine gün boyu adliyedeydim. Lakin gördüm ki Orhangazi Adliyesi yolsuzlukların, uyuşturucunun, çetelerin vs üzerine gitmeye kararlı bir anlayışı öne çıkarmış. En azından hissiyatım bu yönde oldu. Onlar ADALET desinler isterlerse beni idama mahkum etsinler. Yeter ki adalet, adalet, adalet…konuyu ayrıntılı olarak ele alacağız. Gül yüzünüzü güldürecek günler dilerim. Gölgesinden Korkanlar Günyüzüne Çıkmasınlar. Hüseyni / köşe 505

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları