Peki anayasanın bu maddesi neden 3.Göz Medya için uygulanmıyor, ya da zaman zaman siyasi baskılar nedeniyle uygulanmıyor desek daha doğru olur.
Meslek hayatımda 30 yılı geride bıraktım. İlk günkü gibi aşkla ve de heyecanla haber yapıyor, köşe yazıyorum. Her zaman merhum Baki Bektaş Hocama verdiğim söz hatırımdadır. Rahmetli Baki Bektaş Hocamız "Evladım, habercilik cerrahi doktorluğa benzer. Normal doktor yanlış ilaç yazsa da hastanın midesi yıkanır sorun çözülür. Fakat cerrah yanlış neşter attı mı bunu düzeltmek imkansız gibidir. Gazeteci de yanlış haber yaptımı bunu düzeltmek tam manası9yla mümkün değildir. Kaldı ki habercilik peygamber mesleğidir. Bu mesleği bu inanç ve bilinçle yapacaksanız başarılı olursunuz. Aksi halde vebaliniz büyük olur" demişti. Dün gibi bu sözler aklımda ve de gönlümdedir.
Onun içindir ki mesleğimi icra ederken bu kurallara azami derecede dikkat ederim. Kimseyle şahsi kin ve husumetimi mesleğime taşımam. Şahsi menfaat için mesleğimi kullanmam. Bir haberi yapmadan önce kırk kez hesap ederim. Kamu yararı ağırlıklıysa karşımdaki babam olsa afetmem. Lakin haberde kamu yararı yoksa o haberi yapıp yapmama konusunda aceleci olmam.
Sonunda ölüm bile olsa kamu yararı gördüğümüz haberleri araştırmaktan ve de üzerlerine gitmekten geri durmam. Onun içindir ki bu mesleği icra ederken sayısız saldırılara uğradım. Suikastler, silahlı saldırılar, baskılar, kumpaslar vs. hiçbiri bizi yolumuzdan alı koyamamıştır. Fakat devlet imkanlarını kullanıp da üzerimize gelinen olaylar canımızı çok yaktı. Hala daha da yakmaktadır. Denilebilir ki bize yapılan haksız ve de hukuksuz operasyonların binde biri çetelere yapılmış olsaydı ülke güllük gülistanlık olurdu.Bizim suçumuz olayları önceden haber vermek. Meslek hayatımı ve de yaşadığımız sorunları tarafsız gözle ele alan bir araştırmacı gazeteci olsa ortaya çıkan eser yeminle söylüyorum ki ders kitabı olarak okutulur.
1992 yılında Mesaj Dergisinde yaptığım haberde Bursa'nın inşaat sorununu ele almıştım ve de çok ses getiren bir haber olmuştu. Dönemin inşaat müteahhitleri Odası Başkanı Rahmetli Mustafa Tuğcu ile yaptığım röportajda Bursa'nın imar sorununun temel nedenini sormuş, rahmetli Tuğcu da "Bursa'nın en büyük imar probleminin müteahhitlerinin Karadenizli olmasını göstermişti. Bu esnada kendisi de Rizeli bir müteahhitti. Tuğtaş İnşaatın sahibi adam gibi adamdı. Nende böyle söylediğini sorduğumda Çarşamba semtini göstermiş ve "Burası çöplük ve boş bir alandı. Biz Karadenizli Müteahhitler burayı imar ettik. Bakın bir karış yeşil alan bıraktık mı! İnşallah Nilüfer bölgesinde bu hataları yapmayacağız" demişti.
Yine 90lı yıllarda tekstil sektörünü ele geçirmeye çalışan o dönem adına cemaat denilen FETÖ yapılanmasını ayrıntılı olarak gözlemlemiş insan devşirme, para aklama yöntemlerini deşifre etmiştim.
2000li yıllar Dinlerarası Diyalog safsatasına karşı verdiğimiz mücadele ile geçmiş. "Dini bütünlüğümüz, Milli bütünlüğümüzdür" anlayışı doğrultusunda yayınlar yapmıştık. Nitekim 2007 yılında 3.Göz Gazetesini kurunca da en öncelikli yayın politikamız "Dinlerarası Diyalog" fitnesiyle mücadele etmek olmuş, 2008 yılında Sahte Peygamber Evrenosoğlu dosyasını, 2010 yılında da FETÖ dosyasını açmamız başımıza gelen belaları sağnağa döndürmüştü. FETÖyü deşifre ettiğim için 2011 / 2015 yılları arasında 30a yakın hukuksuz davaya maruz kalmış, bilinen üç suikast girişimini atlatmış, sayısız ambargo, kumpas, iftira ve saldırılara maruz almış, açılan davalardan dolayı toplamda 15 yıl mahpus cezası almıştım. Sonrasında 17 /25 Aralık operasyon sürecinde başlayan "PARALEL YAPI OPERASYONU kapsamında bizim söylediklerimizin doğruluğu ortaya çıkmış ve YARGITAY HAKKIMDAKİ TÜM CEZALARI İPTAL ETMİŞTİ. Sonrasında 2015 yılında FETÖnün Erdoğan'a yönelik suikast planını deşifre ettiğim için yine operasyonlar, yine haksız davalar..nitekim ilçedeki FETÖ emir erlerinin başlattığı "İrfan Aydın Tutuklansın Kampanyası" kapsamında 14 Ağustos 2016 günü "FETÖnün Kurucusu, Yöneticisi olduğum, Anayasayı Silah Zoruyla Değiştirmeye Kalktığım" iddiasıyla hiçbir delil gösterilmeden gözaltına alınıp, dönemin FETÖCÜ hakiminin yüzüme bile bakamadığı tiyatrosal mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine kondum. 5,5 aylık haksız ve de hukuksuz mahkumiyetimden sonra mahkemeye bile çıkarılmadan "PARDON" denilerek serbest bırakıldım.
Sonrasında özür babında devletin ilgili görevlilerinin bir yıl boyunca gazetemi 5 bin adet ücretinin FETÖden alınan bir işadamına yük edilerek bastırılması teklifini ret ettiğim için asgari 200 Bin TL olması gereken tazminat hakkımı 20 Bin TL ile sınırlandırıp, onu da bir yıl sonra ödeme kararı almalarına bile EYVALLAH demedim. Sosyal medya hesaplarımızı daha aktif kullanmaya başladık. Yetti mi! Tabii ki yetmez. Yeniden davalar, yeniden saldırılar, yeniden komplolar.. sadece şu son dört ay içinde yaşadıklarımızı ele alsanız buna hiçbir can dayanamaz dersiniz. Buna rağmen dimdik ayaktayız. İçerden yediğimiz darbeleri saymazsanız her savaştan yara almadan çıkmasını bildik deriz size. Sadece ekonomik olarak büyük darbeler yediysek de bunları telafi etmek daha kolay oldu. Şimdi yine uğraşıyorlar. Fakat bilmiyorlar ki vasiyetini yazmış birisi olarak her an ölümle birlikte yaşıyorum. Boşuna söylemiyorum gölgesinden korkanlar günyüzüne çıkmasınlar. Bizim korkacak gölgemiz de mazimiz de yok. Her şey net ve yerli yerinde. En son evlat diye bir buçuk yıl yanımda taşıdığım, her türlü yanlışını örttüğüm, sevgimi de ilgimi de ihmal etmediğim elemanım "BENİM BİLDİKLERİMİ DEVLET BİLSE BANA ÖDÜL VERİRDİ" diye tehdit etmeye kalktı, ona gerek kalmadan ben kendimi ihbar ettim. Alın bu adamı dinleyin bakalım devletin bilmediği ne biliyor diye. Sonuç. "Abi ben onu demek istemedim". Kırılan kalpler, yok olan güvenler.. hülasa i kelam. Dimdik ayaktayız. Ölümü ölümsüzlüğün kapısı biliriz. Mahpus hayatını Allah yazmışsa gider dinleniriz. Dünyanın en aptal insanı bizi tehdit etmeye kalkanlardır. Vesselam.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.