Üçüncü Göz Gazetesi: Soylu Ne Kadar Tehlikeli Sularda Yüzüyorsa Kılıçdaroğlu da Aynı Yolda İlerliyor!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Yıllardır değişmeyen kurallar ve de oyun yöntemleri yine sahneye sürülmüş durumda. Nedir o oyun derseniz çok basit. Bir oyun deşifre olursa oyunu bozma numarasıyla oyuna yeni bir ivme katmak olarak da açıklayabileceğimiz, eskilerin tabiriyle Hint Kurnazlığı.

Türkiye ve dünyada uyuşturucu sorunu artık savaşlardan bile tehlikeli bir hal almış durumda. Devlet imkânlarını kullanan kirli yapılanmalar, terörden insan kaçakçılığına, çocuk tecavüzlerinden tutun da toplumsal bağları koparmaya kadar her alanda uyuşturucu ticaretinden yararlanıyorlar.

Dünya genelinde uyuşturucunun ana güzergâhları vardır. Güney Amerika ülkelerinden başlayan bir kol ve Afganistan'dan başlayan bir diğer kol en önemli uyuşturucu merkezlerini oluşturur. Doğuda Afganistan'da üretilen uyuşturucu ağırlıklı olarak İran'da işlenir, Türkiye üzerinden de Avrupa'ya sevk edilir. Bunun için en önemli transfer merkezi Kabil Havaalanıdır. Afganistan'dan 50 dolara çıkan mal, İran'da 500 dolar olur, Türkiye'den 5000 dolardan çıkar, Avrupa'ya girince 50000 bin dolar olur. Sistem genel olarak böyle işler.

Büyük çaplı sevkiyatlarda uluslar arası istihbarat yapıları, terör örgütleri ve de karanlık yapılar kullanılır. Tabiî ki bunu yapabilmek için de devletlere sırtlarını dayamış Gladyo yapılanmalarının fonksiyonunu söylemeye gerek yoktur. Siyaset, yargı, basın, emniyet, istihbarat ve askeriye koalisyonu, terör örgütleri taşeronluğu olmadan sisten yürümez.

Şimdi başlıkla bu yazdıklarımızın ne ilgisi var diye soranların meraklarını giderelim. Malum, son zamanlarda kamuoyu uyuşturucu sorununa karşı yüksek perdeden tepki vermeye başladı. Elbette ki bundan sayın Sedat Peker'in ifşalarının payı çok büyüktür. Tonlarca uyuşturucu transferlerin nokta atış ele veren sayın Peker, tek başına narkotik ekiplerinden daha fazla uyuşturucunun yakalanmasını sağlamıştır. Kaçan ve kaçırılanların yanında elbette ki devede kulak gibi kalırsa da yine de çok büyük rakamlardan söz ediyoruz. İşin daha da vahim yanıysa her fırsatta " torbacıları gördüğünüz yerde kollarını bacaklarını kırın, suçu da bana atın" diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sıklıkla uyuşturucu baronlarıyla foto vermekle gündeme gelmesi. Ülkenin içişleri bakanının sıklıkla uyuşturucu baronları ile fotolarının çıkması uluslar arası hukukta ülkemizi zora sokacak olayların başında geliyor. Üstüne bir de bize zorla kakalanan Kabil Havaalanı meselesi var. şöyle ki, yazımızın başında da dediğimiz gibi en büyük uyuşturucu transferi Kabil Havaalanından yapılır ve de bu ABD kontrol ve de gözetimi altında olur. Şimdi Kabil Havaalanının güvenliği Türkiye'ye verildi. Lakin herkes çok iyi bilir ki davul bizde tokmak ABDnin elindedir. Yakın zamanda Kabil Havaalanında uyuşturucu ile dolu uçaklar ABD yetkililerince yakalanırsa! Hiç şaşırmam. Suçu da Türkiye'nin üzerine atacaklar.

Bunun için de kamuoyunun hazırlanması gerekiyordu. İşte ABD gezisi (ödevi) dönüşü CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu'nun alelacele uyuşturucu açıklamasını bu pencereden okumak gerekmektedir. Cari açığımızı uyuşturucu ticaretiyle kapattığımızı iddia ederek devleti uluslar arası arenada zor duruma bırakan sayın Kılıçdaroğlu maalesef büyük bir oyunun parçası olmuş durumdadır. Elbette ki uyuşturucu sorununda İçişleri Bakanı başta olmak üzere yetkili mercilerin ihmalleri ya da göz yummaları! Ciddi bir sorundur. Kokain çeken danışmanlarını pudra şekercisi ilan etmekle, uyuşturucu baronları ile çektirdikleri fotoları masum göstermekle, uyuşturucu baronlarına devlet imkanları sağlamakla zaten yeterince sorunu devletin başına bela ediyorlar. Bir de sayın Kılıçdaroğlu uluslar arası krize neden olacak açıklamalarıyla yangına benzin dökmüş oluyor. Süleyman Soylu bu işte ne kadar vebal altındaysa sayın Kılıçdaroğlu da aynı vebale ortak oluyor.

Venezüella'da T.C. Başbakanlık Ata Uçağının uyuşturucu transferi yapmakta kullanıldığını da hatırlatmak isteriz. Bu kadar tesadüf olamaz elbette ki.

Ülkemize karşı çok ciddi bir kumpas kuruluyor. Siyasiler çok daha dikkatli olmalıdırlar. Sayın Erdoğan'ın da daha fazla ülke ve millet zarar görmeden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili karar vermesi gerekmektedir. Kimse devletten büyük değildir. Çağdaş ülkelerde bu kadar suç örgütleri, uyuşturucu baronları vs. ile samimi pozlar veren bakanlar bir gün dahi görevlerinde tutulmazlar. Onurlu olanlar istifa ederler, onursuz olanlar da azledilirler. Şimdi bizimkilerden onurlu duruş beklemiyoruz lakin bari azil işleminin bir an önce devreye konması gerekmektedir. Aksi halde yakın zamanda ülkemizi uyuşturucu ticareti gibi pis ve de onur kırıcı bir olayla ilişkilendirip zor duruma bırakacaklar. Bizden hatırlatması. Yarın çok geç olabilir.

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları