Üçüncü Göz Gazetesi: Adalet İstemek ve de Namuslu Olmak Suç mudur!?

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Sakın ola ki bu nasıl başlık demeyin. Yaşadığımız olaylar tam da bu başlığı kullanmamızı gerektirdi. Ülkenin birçok yerinden benzer şikayetler bize ulaşıyor lakin bire birde yaşadıklarımı kaleme alsam koca bir kitap yazarım. Gerçi onun da zamanı geliyor. Resmen namuslu olma suçunu işliyoruz! Nasıl oluyor demeyin rahmetli Uğur Mumcu da yıllar önce aynı suçtan mahkum olmuş

Merhum Uğur Mumcu 07 Aralık 1980 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki "NAMUSLU OLMA SUÇU" başlıklı makalesinde bakın olayı nasıl özetliyor;

Emniyet, gümrük, istihbarat kurumları ve siyasetçilerle mafya, kaçakçı işbirliği, soyulan devlet bankaları, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağı, terör... Din sömürüsüyle kucak kucağa namussuzluklar, yolsuzluklar... Namussuzluk marifet, namuslu olmak suç!

"Türkiye'de birçok insan için, yasalarda olmayan bir suç vardır: Namuslu olmak suçu! Namuslu devlet memuruysan, haksızlıklara, yolsuzluklara karşı çıkıyorsan, namuslu olma suçunu işlemiş olursun ve bu suç senin yakanı hiç bırakmaz.''

(Uğur Mumcu-"Namuslu Olma Suçu", Cumhuriyet, 07 Aralık 1980)

Gördüğünüz gibi 1980 faşist darbesi sonrasında yaşananları kaleme alan merhum Mumcu, bugünleri görmüş olsaydı Ogünlere rahmet okurdu. Neredeyse haftanın üç bazen de dört günü Orhangazi Adliyesinde duruşmalarım oluyor. Öyle ki avukat arkadaşlar bana takılıyorlar "Sen bizden daha çok duruşmaya katılıyorsun, bari buradan sana bir oda tahsis edilsin" diye. Düşünebiliyor musunuz bir gazeteci haftanın en az üç günü adliye koridorlarında saatlerce beklesin, sonra ilçenin ve de ülkenin sorunlarıyla birebirde ilgilensin, yurdun dört bir yanından kendisine ulaşan mağdurların sorunlarını dinleyip dosyalarını incelesin, bunlar için kafa yorsun, sosyal çalışmalardan geri durmasın, yaşlısıyla genciyle, hastasıyla cenazesiyle ilgilensin, haftanın birkaç günü canlı yayında sorunlara çözüm arasın, özel araştırma dosyaları üzerinde çalışsın, arayan herkesin telefonuna dönüş yapsın, gece demeden, gündüz demeden haklı olanların cesur sesi olmaya gayret etsin, sonra da çalışanların haklarını bir gün dahi aksatmamak ve büro masraflarını helalinden temin etmek için normalin üzerinde çalışsın ve de akıl ve ruh sağlığını korumak bir yana her geçen gün bilgi ve birikimini artırsın, gönül dünyasını ve de manevi yolculuğunu aksatmasın… evet bu saydıklarım ve de saklı tuttuğum daha birçok etkinlikleri aksatmadan yerine getirmeye çalışıyorum. Hem de zerrece taviz vermeden.

Elbette ki arkamda büyük güçler var, elbette ki gönlümü tükenmez bir kaynağa teslim ettim. Benim rahmetli anacığım dua ederken "Oğlum, her dara düştüğünde Hızır yanında olsun" diye dua ederdi. "Ali'ye Selman olasın, Hızır yarenin olsun, Fatıma Ana Eli Üzerinizde Olsun, Allah seni boğaltmasın (yöresel şiveyle), "Yüzün ak olsun" ve daha nice Ehlibeyt kokusu taşıyan duaları anacığımdan aldım. Şükürler olsun ki daha nice Anne dediğim güzel insanların dualarını alıyorum. Amcaların, teyzelerin, halaların, ablaların, ağabeylerin, kardeşlerin duasını alırken çocukların gönlünü de almayı ihmal etmemeye özen gösteriyorum.

İşte arkamdaki en büyük güç de budur. Kimse boşuna başka güç merkezi aramasın. Yok derin devletmiş, yok şu kabadayıymış, yok şu efendi bu paşa anlamam ben. Evet, Kadim Türk Devletine Hizmet Yemini Etmişlerdeniz. Makam, mevki bilmeyiz. Devletin çöpü ile dişimi bile karıştırmam. Ömrümün 30 yılını Kadim Türk Devletinin, Oğuz Töresinin ve de Oğuz Soyunun dirilişine adamış bir ferdim. Onun için de adalet her şeyden önde gelir bizim için. Bin canım olsa binini de adalet yolunda feda ederim. Benim ısrarla, yılmadan azimle mücadele etmem bundan dolayıdır. Orhangazi Adliyesinde adalet aramak … ben de biliyorum ki bu dönem için çok zor. Lakin er ya da geçen adalet yerini bulacaktır. Ben namusumla mesleğimi icra etmeye devam edeceğim, meslek namusunu koruyamayıp, talimatla iş yapanlar tabiî ki bizi anlayamazlar. Onları da ayıktırmak bizim görevimizdir. Bugüne kadar hiçbir işimi hukuk dışı yöntemlerle çözmeye çalışmadım. Lakin ara ara raydan çıkma aşamasına gelmiyor da değiliz. Hele hele bu devirde bile adliyelerde FETÖ korunuyorsa onu koruyanları hakim ya da savcı olarak görmemizi kimse bizden beklemesin. Dışarıda herkes sivildir. En güzel kalkan adalettir. Adil olan insanlar düşmanlarının arasına girseler bile kendilerinden ve de can güvenliklerinden emin olurlar. Fakat adil olmayan hüküm sahipleri evlerinde lavaboya bile yalnız gitmekten dahası gölgesinden bile korkarlar. Onun içindir ki "GÖLGESİNDEN KORKANLAR GÜN YÜZÜNE ÇIKMASINLAR" diyoruz. Bunca çeteyle uğraşıyor olmamıza rağmen yalnız gezmemizin sırrı da buradadır. Adalet, adalet, adalet…

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları