HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

Gürer: Seçime, 23 milyon 200 bin icra dosyasıyla gidiliyor

CHP Niğde Milletvekili Gürer, vatandaşın ciddi şekilde geçim sıkıntısı yaşadığına dikkat çekti ve "Seçime 23 milyonu aşan icra dosyası ile gidiyoruz" dedi. Ayrıca iktidarın 2000 TL altı kamu borçlarını sileceğini duyurduğunu belirten Gürer, "Buna rağmen icralar durmuyor" ifadelerini kullandı.

14.03.2023 11:04
Gürer: Seçime, 23 milyon 200 bin icra dosyasıyla gidiliyor
Gürer: Seçime, 23 milyon 200 bin icra dosyasıyla gidiliyor

CHP Niğde Milletvekili Gürer, vatandaşın ciddi şekilde geçim sıkıntısı yaşadığına dikkat çekti ve "Seçime 23 milyonu aşan icra dosyası ile gidiyoruz" dedi. Ayrıca iktidarın 2000 TL altı kamu borçlarını sileceğini duyurduğunu belirten Gürer, "Buna rağmen icralar durmuyor" ifadelerini kullandı.



CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, vatandaşların geçim derdiyle baş etmeye çalıştığını belirtti ve yaşamlarını banka borcuyla sürdürmeye çalıştıklarını ifade etti. Borcu borçla ödeyerek yaşamaya çalışan vatandaşlar olduğunu belirten Gürer, "Vatandaşların bireysel kredi ve kredi kartı borçları, 24 Şubat – 3 Mart haftasında 29 milyar lira daha artarak 1 trilyon 762 milyar liraya kadar tırmandığı görülüyor" dedi.



'BANKA BORÇLARINDA 188 MİLYARLIK ARTIŞ'



Verilere göre vatandaşların banka borçlarında yılbaşından bu yana ise 188 milyar liralık artış yaşandığına işaret eden CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer "Vatandaşların borcunun 1 trilyon 240 milyar lirası bireysel (konut, otomobil, ihtiyaç) kredilerinin, 522 milyar lirası da kredi kartı borç bakiyelerinden kaynaklanıyor. Son hafta tüketici kredilerinde 18 milyar liralık, kredi kartı borçlarında ise 11 milyar liralık artış yaşandı" ifadelerini kullandı.



'OCAK AYINDA 143 BİN 863 KİŞİ BORCUNU ÖDEYEMEDİ'



Gürer "Vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen ve henüz varlık yönetim şirketlerine devretmedikleri takipteki borçları ise 32,1 milyar liraya yükseldi. Bankaların takipteki bu borçlarını düşük bir bedel karşılığında varlık yönetim şirketlerine devrediyor olmaları bu rakamı olduğundan daha düşük gösteriyor. Vatandaşların bankalar ve finansal şirketlerden ayrı olarak TOKİ'ye taksitli konut alımları nedeniyle 28 milyar lira, varlık yönetim şirketlerine de 36 milyar lira borcu bulunuyor. Bu yıl ocak ayında 92 bin 443 vatandaş bireysel kredi, 75 bin 75 kişi de kredi kartı takibine alındı. Hem kredi kartı hem de bireysel kredi yüzünden aynı anda takibe alınanlar tek kişi sayıldığında ocakta toplam 143 bin 863 kişi borcunu ödeyemedi" diye konuştu.



'3 MİLYON 882 BİN 476 KARA LİSTEDE'



Gürer "Risk Merkezinin verilerine göre Ocak 2023 itibariyle 2 milyon 433 bin 791 kişi bankalar ve diğer finansal kuruluşlar, 2 milyon 33 bin 765 kişi de icraya verildikten sonra da kredi ya da kredi kartı borcunu ödeyemediği için bu kuruluşların takibinde bulunuyor.



Hem bankalar ve diğer finans kuruluşları hem de varlık yönetim şirketlerinin takibinde bulunanlar tek kişi sayıldığında toplam 3 milyon 882 bin 476 vatandaş, son beş yılda icraya verildiği halde borcunu ödeyemediği için bankaların kara listesinde bulunuyor" dedi.



'İCRALAR DURMUYOR'



Gürer "Vatandaş icra dosyaları ile ilgili iktidar bir dizi kanun değişikliğine gitti. 2000 TL altı kamu borçları silineceğini söyledi. Buna rağmen icralar durmuyor. İcra işlemleri olabildiğince geciktirilse de seçim öncesi 23 milyon 200 bin dosya varlığı icrada durumu ve vatandaşın halini gösteriyor. Ulusal Yargı Ağı (UYAP) üzerinden alınan verilere göre 1 Ocak – 10 Mart 2023 tarihleri arasında icra ve iflas dairelerine UYAP üzerinden toplam 1 milyon 811 bin yeni dosya geldi. Gelen dosya sayısı 2022 yılının aynı haftalarına göre 286 bin adet azaldı. Aynı dönemde 1 milyon 840 bin dosya da sonuçlandırıldı. Sonuçlanan dosya sayısı da bir önceki yıla göre 620 bin adet artış gösterdi. Yeni gelen dosya sayısı 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 13,7 oranında azaldı.



İcra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı ise geçen yılın aynı gününe göre 247 bin adet azalarak 10 Mart itibariyle 23 milyon 200 bin oldu" diye konuştu.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.