HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Sanatçı Onur Akın, CHP'den milletvekili aday adayı oldu

Cumhurbaşkanlığı ve 28'inci Dönem Milletvekili seçimi için hazırlıklar sürerken başarılı sanatçı Onur Akın da CHP Genel Merkezi'ne giderek milletvekili aday adaylığı başvurusunu yaptı.

17.03.2023 09:48
Sanatçı Onur Akın, CHP'den milletvekili aday adayı oldu
Sanatçı Onur Akın, CHP'den milletvekili aday adayı oldu

14 Mayıs'ta yapılacak seçimler için Cumhurbaşkanlığı ve 28'inci Dönem Milletvekili aday adayı olmak isteyenler için başvurular devam ediyor. Sanat camiasının başarılı sanatçılarından Onur Akın da aday başvurusu yapanlar arasında yer alıyor.



CHP'DEN ADAYLIK BAŞVURUSU YAPTI



Sosyal medya hesabından sık sık CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı paylaşımlarla dikkat çeken Onur Akın, siyasete atıldı. Akın, CHP Genel Merkezi'ne giderek milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulundu. Konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmayan sanatçı, sadece kendisiyle ilgili yapılan paylaşımları yayınladı.



 



Sanatçı Onur Akın, CHP'den milletvekili aday adayı oldu



"HOŞ GELDİNİZ 13. CUMHURBAŞKANIMIZ"



Onur Akın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığının açıklanmasının ardından Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Hoş geldiniz 13. Cumhurbaşkanımız, Sn. Kemal Kılıçdaroğlu… Çok şükür" ifadelerini kullanmıştı.



Sanatçı Onur Akın, CHP'den milletvekili aday adayı oldu



ONUR AKIN KİMDİR?



Onur Akın, 6 Mart 1967 tarihinde Bitlis'in Ahlat ilçesinde doğdu. Babasının tayini nedeniyle 3 aylıkken İstanbul'un Beykoz ilçesinde yaşamaya başladı. İlkokul eğitimini Paşabahçe İlköğretim Okulu'nda, ortaokul eğitimini Paşabahçe Ortaöğretim Okulu'nda ve lise eğitimini Paşabahçe Ferit İnal Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.



İlk müzik derslerini babası ve ağabeyinden aldı ve ilk enstrümanı mandolindir. Ardından bağlama ile, lisede müzik öğretmeni Dr. Zihni Bey'in desteğiyle "Batı müziği" ile tanıştı. Onur Akın, 1987 yılında kurduğu "Grup Baran" adlı müzik gurubu ile ilk albümünü "Yediveren" adı ile 1989 yılında çıkardı. Hem şair, hem de besteci olan Onur Akın, kendine ait Eylül Müzik şirketini kurmuştur. Müzik hayatının başından bu yana yurt içi ve yurt dışında pek çok konser verdi. Beste çalışmalarına Ruhi Su'nun sesinden ve müziğinden etkilenmesi nedeniyle başladı. Kendi şiirlerinin yan ısıra çok önemli şairlerin de şiirlerini besteledi. Onur Akın, 1991 yılında ressam Hanife Sevim Akın ile evlendi. Eylül Türkü Akın adında bir kızı vardır.



Sanatçı Onur Akın, CHP'den milletvekili aday adayı oldu


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.