HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

Orhangazi'de Yenilenebilir Enerji Üretim Tesisi Hizmete Açıldı

17.05.2023 10:32
Orhangazi'de Yenilenebilir Enerji Üretim Tesisi Hizmete Açıldı
Orhangazi'de Yenilenebilir Enerji Üretim Tesisi Hizmete Açıldı
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında Orhangazi'de Yenilenebilir Enerji Üretim Tesisi hizmete açıldı.

Açılışta bir konuşma gerçekleştiren İl Müdürü Aygül " Orhangazi ilçesinde, zeytin salamura ve işleme kriterlerine uygun olarak, 12.000 m2 si kapalı olmak üzere 46.000 m2 alan üzerinde 2012 yılında kurulmuştur. 2013 yılı sonunda üretime başlayan tesis; bütün zeytin çeşitleri için depolama, işleme ve ambalajlama imkânına sahip olup 10.000 ton depolama, 20.000 ton/yıl zeytin işleme kapasitesine göre planlanmıştır. Ayrıca işletme ISO 9001, ISO 22000 ve Helal Gıda kalite belgelerine de sahiptir. Dünyanın en kaliteli sofralık zeytinine adını veren GEMLİK bölgesinin zeytin bahçelerinden ve diğer bölgelerden işletmemize gelen ürünler, Gıda Mühendis ve Teknikerleri gözetiminde, dünya sağlık örgütünün onayladığı, gıda uygunluk belgesine sahip CTP ( Cam Takviyeli Polyester ) tanklarda doğal fermantasyona (olgunlaştırma) tabi tutularak salamura sonrasında ise işlenerek pazarlanmaktadır.

Proje ile temiz enerji kullanımı çerçevesinde tesisin elektrik ihtiyacının güneş enerjisi santralinden karşılanarak işletme karlılığının arttırılması amacıyla 385 kW lık GES kurulumuna yönelik olarak KKYDP kaynaklarından 1.190 adet 395 Wp lik solar panel ve müştemilatı alınarak yatırım gerçekleştirilmiştir."dedi.

Açılış törenine İl Müdürü Hamit Aygül,İl Müdür Yardımıcısı Erdoğan Ceylan,Orhangazi Ziraat Odası Başkanı Dinçer Dimrit, Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü Cüneyd Çavuşoğlu,İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Çınar ve çok sayıda üretici katıldı.

Haber-Muharrem DEĞİRMEN/3. GÖZ HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.