HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

Deprem Bilim Kurulu ile yeni yol haritası

15.03.2023 11:26
Deprem Bilim Kurulu ile yeni yol haritası
Deprem Bilim Kurulu ile yeni yol haritası

Türkiye'de zemin tehlike haritalarını çıkaran ilk üç ilden biri olan Bursa'da, TÜBİTAK'la birlikte zemin ve bina envanteri çalışmalarını yapan, yine JICA ile işbirliğinde Deprem Risk Azaltma ve Önleme Planlama Projesi'nin startını veren Büyükşehir Belediyesi, Deprem Bilim Kurulu oluşturdu. Alanından uzman akademisyenlerden oluşan Bilim Kurulu ile deprem öncesi, anı ve sonrası ile ilgili yapılması gerekenlerle ilgili bir yol haritası hazırlanacak.



Birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa'da, 1999 Marmara depreminin ardından 'zemin etütleri araştırma birimini kurarak' Bursa ili Sismik Zemin Tehlike Değerlendirme Projelerini hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile imzalanan protokol kapsamında başlayan Bursa Sismik Tehlike Değerlendirmesi ve Zemin Sınıflandırması Projesi kapsamında ise '15 istasyon ile 9 fayın ayrı ayrı segmentlerini tespit ederek' oluşabilecek maksimum deprem büyüklüklerini belirledi. Proje kapsamında gerçekleştirilen jeofizik ve sondaj çalışmaları sonucunda; 3 Boyutlu Anakaya Derinlik Haritası, 1/100.000 ve 1/25.000'lik jeoloji haritaları ile Sismik Tehlike Haritası hazırlandı. Bir taraftan kentsel döşüm projeleri ile riskli yapı stokunu sürekli azaltan Büyükşehir Belediyesi, yıllardır sürdürdüğü olası depreme hazırlık çalışmalarına son olarak Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile Deprem Riskini Azaltma ve Önleme Planlaması Projesi'ni ekledi.



Deprem Bilim Kurulu



Asrın felaketi olarak nitelendirilen ve 11 ilde büyük yıkımlara yol açan depremlerin ardından, Bursa'yı depreme karşı daha dirençli hale getirme çalışmalarına hız veren Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Deprem Bilim Kurulu oluşturdu. Bilim Kurulu; Uludağ Üniversitesi'nden İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Adem Doğangün, Mimar Prof. Dr. Murat Taş ve Sosyolog Doç. Dr. Berkay Aydın, Bursa Teknik Üniversitesi'nden İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Kocaeli Üniversitesi'nden Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Şerif Barış,  Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nden Harita Mühendisi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu ve Ankara Üniversitesi'nden Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu yer alıyor. Bilim Kurulu'ndaki akademisyenler, uzmanlık alanları doğrultusundan deprem öncesi, anı ve sonrası ile ilgili yapılması gerekenlerle ilgili bir yol haritası hazırlayacak.



Canla başla çalışacağız



Büyük depremlerin ilk gününden beri mesaisinin büyük bölümünü afet bölgesinde geçiren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Deprem Bilim Kurulu'nu kamuoyuna tanıttı. Bursa'nın depreme karşı dirençli bir şehir haline getirilmesi adına kurulun önemli çalışmalara imza atacağını kaydeden Başkan Aktaş, "Şehrimizi dirençli hale getirmek için zaten daha önce Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı'mızı oluşturmuştuk. Ama bu süreçte çalışmalarımızı daha da hızlandırdık. JICA ile ortaklaşa yürüttüğümüz Deprem Risk Azaltma ve Önleme Planlama Projesi ile muhtemel bir depremde hasar riski yüksek alanları belirleyeceğiz. Bir taraftan bu projemiz devam ederken, bilim insanlarımızı bir araya getirerek depreme hazırlık çalışmalarımızı hızlandırmak için Deprem Bilim Kurulu oluşturduk. Büyükşehir Belediyesi olarak bilimsel verilerin ışığında, şehrimizi,  halkımızın güvenle yaşayabileceği dirençli bir kent haline getirmek için canla başla çalışacağız. Tabii ki bu yol haritası doğrultusunda şehrin tüm katmanlarıyla, artık bunu bir yaşam kültürü haline dönüştürüp, şehrimizde canlı ve diri tutmak gibi bir hayalimiz var.  Bu tek bir kurumun üzerine yıkılacak bir konu değil. İnşallah yol haritamızı Nisan sonu gibi açıklayacağız. Bu noktadaki çalışmalar için değerli hocalarıma ve ekip arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim" diye konuştu.



Zarar azaltma



Afetlerin önlenemeyeceğini ancak alınan tedbirlerle ve hazırlıklarla zarar azaltmanın mümkün olduğunu dile getiren Kocaeli Üniversitesi'nden Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Şerif Barış da, "Zarar azaltmak anlamında bu yapılacak çalışmalar Bursa'ya ve Bursa halkına çok faydalı olacak. Bu konuda gerek Japonların JICA kuruluşu ile yapılacak çalışmalar, gerekse biz akademisyenlerin ve belediyenin kentsel dönüşüm ve diğer çalışmalarla bütünleşmesi, Bursa halkını depreme dirençli hale getirecek. Bu nedenle bu çalışmayı özellikle destekleyen Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ediyorum" dedi.



Bursa'nın farkı



Bursa Teknik Üniversitesi'nden İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Beyhan Bayhan da Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı hızlı tarama testinden, kamu binalarında sismik izolasyon uygulamasına kadar pek çok konuyu ilk toplantıda ele aldıklarını kaydetti. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin bu güne kadar yaptığı depreme hazırlık çalışmalarının çok önemli olduğunu ifade eden Bayhan, "Yaklaşık 2 yıldır Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile çalışma yürütüyordu, bu olumlu bir gelişmedir. Bu konuyla ilgili süreç artık başladı. JICA ile beraber toplantılar yapılacak. Bursa için gereken rapor umarım 6 ayda bir şekil alacak ve daha sonra iki sene içinde tamamlanacak. Bu çok önemli bir şey. Bursa'nın diğer şehirlerden farkı budur" diye konuştu.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.