HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

BUSKİ borçlarında büyük yapılandırma fırsatı

04.04.2023 13:12
BUSKİ borçlarında büyük yapılandırma fırsatı
BUSKİ borçlarında büyük yapılandırma fırsatı

Resmi Gazete'de yayınlanan 7440 Sayılı Kanun ile vade tarihi 31 Aralık 2022 ve öncesine ait ödenmemiş borcu olan aboneler, yapılandırma fırsatından yararlanarak BUSKİ'ye ait borçlarını yapılandırabileceklerdir. Peşin ödemelerde gecikme faizinde yüzde 90'a varan indirim sağlayan kanun, ayrıca 48 aya kadar da eşit taksit imkanı sunuyor.



Söz konusu kanun ile BUSKİ'ye ait borçların yapılandırılarak ödenmesinde, aboneler için kaçırılmaması gereken önemli fırsatlar sunuluyor. Su ve atıksu bedeli alacakları, harcamalara katılma payı alacakları (HKP), cezalar (kaçak su zabıt varakası) gibi borçlar peşin ve taksitlendirmek sureti ile ödenebilecek.



Yapılandırmadan faydalanmak isteyen vatandaşların son başvuru tarihi olan 31 Mayıs 2023 tarihine kadar BUSKİ merkez ve ilçe şube müdürlüklerine, yasal takibe alınmış abonelerin ise sadece Acemler - BUSKİ merkez birimlerine başvuruda bulunması gerekiyor.



Bahse konu başvurular, e-devlet (www.turkiye.gov.tr) üzerinden ya da posta yoluyla da yapılabiliyor



Ayrıca, posta yoluyla başvuruda bulunacak vatandaşlar için, yapılan başvuruların taahhütlü posta veya APS ile gönderilmesi hâlinde postaya verildiği tarih, adi posta ile gönderilmesi hâlinde ise tahsil dairesinin kayıtlarına intikal ettiği tarih başvuru tarihi olarak dikkate alınacak.



Peşin ödeme yüzde 90 indirim imkanı



İlk vade tarihi olan 30.06.2023 (resmi tatile denk gelmesi nedeniyle) 03 Temmuz 2023 tarihine kadar ödemelerin peşin yapılması durumunda, (Yİ-ÜFE endeksi dikkate alınarak hesaplanacak tutardan) gecikme faizinde yüzde 90'lık indirim, taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi halinde ilk taksitin süresinde ödenmesi şartıyla, taksitlerin tamamının ödenmesi halinde; gecikme faizinde yüzde 90'lık indirim imkanı sağlanacak. Yapılandırılan borçlar için ödemeler aylık dönemler halinde ödenecek ve 12, 18, 24, 36 ve 48 eşit taksit seçenekleri ile taksitlendirilebilecek.



Bu kanuna göre ödenmesi gereken peşin/birinci ve ikinci taksitlerin süresinde ve tam ödenmesi şartıyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında üç veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi hâlinde Kanun hükümlerinden yararlanmaya devam edilir.



Ancak, peşin/birinci ve ikinci taksitlerin süresinde ve tam ödenmemesi ile bir takvim yılında üçten fazla taksitin süresinde ödenmemesi hâlinde, bu kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.