10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü. Mesleğe emek veren birçok canı yitirdik. Orhangazi'de mesleğin duayeni ve gazeteciliğin oluşmasında büyük emekler veren başta Salih Güzel amcamı rahmetle anarak sözlerime başlamak isterim. Çocukluğumuzda belediye karşısında bulunan minik ama mütevazi kulübesinden babamızın bizi yollaması ile gazetemizi alırdık. Salih Güzel Orhangazi'de uzun yıllar gazete bayiliği ve muhabirliği yapıp ilçede bu kültürün en büyük pay sahiplerinden birisidir.
***
Ve Halit Demirhan ağabeyim.
Öyle çok şey söyler yazarım, boğazımda düğümleniyor her şey senin adın geçtiğinde. Kelimeler yumruk gibi oturuyor boğazıma. Ben hala seni kaybettiğimiz 1 Nisan 2006 günündeyim abim. Öyle çok şey kattın ki bana. Mesleğim adına iyi ki yolum seninle kesişmiş. Mekanın cennet olsun Halit ağabeyim…
***
Nasıl unuturum seni Nafi ağabey…
Uzun uzun yollar ardından Orhangazi Çınarları ile yaptığımız röportajlar sayende tarihe bir not olarak düştü.
Ah Nafi abim hele o dünya mutfağından sunduğun lezzetler, ilk defa zeytinden yaptığın baklava ve tatlılar Orhangazi belleğine önemli bir katma değer oldu.
Röportaj ve söyleşilerin unutulmaz ismi Nafi abim mekanın cennet olsun.
***
Ah Muammer Yolcu…
Ne diyeyim nasıl diyeyim ki öldüğünü. Dilim varmıyor, kabullenemedim hala. Çocukluğumuzdan başlayan serüven ve aynı meslekte kesişen yollarımız.
Acın ilk gün gibi taze sevgili Muammer.
Mekanın cennet olsun kardeşim…
***
Adnan Tosyalı Hocam…
İnsanın dili varmaz derler ya işte öyle Adnan Tosyalı hocamın vefatı. Kabullenmesi zor bir kayıp oldu. Sadece Gazetecilikte yol gösterenim değildi. Türkçe ve Edebiyat Öğretmenimdi. Araştırmayı, sorgulamayı, arşivciliği aşılayan kişiydi bana Adnan Hocam. Seni hiç unutmayacağım senden o kadar çok şey öğrendim meslekte var olmama sağlayan temel kaynaklardan birisi sen oldun. Çok şey öğrettin. Hangi birini, hangi anıyı anlatayım ki be Hocam?
Onurlu, namuslu, şerefli adamdın hocam kısaca sen.
Kendi şahsi çıkarın için hiç mücadele etmedin.
Tek derdin toplum menfaatine, yaşadığın çevreye faydalı olmaktı.Gerçekten bir öğretmen sadece Sınıfta ders veren değil sonrasında hayata hazırladığın öğrencilerinden sadece birisiyim ben.
***
Senin emeğini nasıl öderim ki Bülent Turantekin…
Ne yazabilirim ki senin için Bülent Turantekin Hocam? Bu günlerimi hazırlayan, beni ailemden sonra hayata hazırlayan tek kişi sen oldun Bülent Hocam. Yıl daha 1997 iken kesişen yollarımız ile çok şey öğrettin. Gazetecilikte ilk hocam, ilk öğretmenim, ilkim oldun benim. Nerede o dönemde şimdi ki gibi dijital fotoğraf makinesi? Filmi muhteşem fotoğraf makinesini bana emanet edip birini kaybettiğimde, başka makine alıp onu bozduğumda ya da bilgisayarı her çökerttiğimde bir kere sesini yükseltse idin be Hocam… Bir kez dahi yüksek sesle uyarmadın, bir kez bile ne fotoğraf çekerken ne de yazdığım bir yazı sonrası toplum içerisinde gelip uyarmadın. Her zaman baş başa kaldığımızda ders verir gibi bana nasıl daha iyi fotoğraf çekmek gerektiğini, habercilikte hangi fotoğraf karesinin daha değerli olacağını ve bir haberi yazarken onu pazarlayan en önemli şeyin başlığını öğrettin. Hatta kendi haberini yazdığında bana "Bak bakalım olmuş mu?" diyerek doğrusunun nasıl yazılacağını beni kırmadan gösterdin. Kulakları çınlasın bir gün gazeteye Nihal Turantekin Hocamla geldiğinizde, Nihal Hocam; "Ah be oğlum hocana bu kadar benzemek zorunda mıydın? Masan onun dağınıklığı, klavyen onun ki gibi sigara külü dolu, külleri onun üzerine döküyorsun, küllüğün ağzına kadar dolu, yemek yemiyor onun gibi sigara(SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR) ile çay kahve içiyorsun. Dağınıklığında aynı, işkolikliğinde aynı, bütün huyunda aynı" diyerek beni Bülent Hocama benzetmesinden büyük gurur duymuştum. Ne mutlu Bülent Turantekin gibi bir kişiye benzeyebildi isem ama nerdeee… kolay değildir Bülent Turantekin olabilmek. Bülent Turantekin olabilmek için önce insan olacaksınız, sonra seveceksiniz… canım hocam binlerce kez bir kez daha ellerinden öpüyorum. Sağlıklı, huzurlu ve torunlarınla el ele mutlu bir yaşam diliyorum sana.
Muharrem DEĞİRMEN / 4 OCAK 2024