HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

Kurban kesim fiyatı aldı başını gitti. İşte verilen yetkinin etkisi

2022 yılında 2 bin 250 TL olan vekaleten kurban ücreti 18 Mayıs'ta alınan karar ile yüzde 164 zamlandı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başladığı 2018'de 850 TL olan kurban kesimi fiyatı, 2023'te 5 bin 950 TL'ye kadar çıktı.

24.05.2023 10:32
Kurban kesim fiyatı aldı başını gitti. İşte verilen yetkinin etkisi
Kurban kesim fiyatı aldı başını gitti. İşte verilen yetkinin etkisi

TÜİK'in verileri nisan ayında yüzde 43,68 olarak açıklanmıştı.



Enflasyon oranın gerçeği yansıtmadığı iddiası, vekaletle kurban kesim fiyatlarına yapılan zam oranı ile bir kez daha doğrulandı.



Diyanet İşleri Başkanlığı, 2023 yılı vekaleten kurban kesim fiyatını, 2022 yılına göre yüzde 164 zamlı olarak duyurdu. Vekaletle kurban kesim ücretinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilen 2018 yılına oranla yaşanan artış yüzde 600 oldu.



Birgün Gazetesi'nden Mustafa Bildircin'in haberine göre, 18 Mayıs'ta, "Vekaletle Kurban Hizmetleri Çalıştayı" düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nca düzenlenen çalıştayda 2023 yılı için yurtiçi ve yurtdışı vekaletle kurban fiyatları belirlendi. Vekaleten kurban ücretlerinin yurt içi için 5 bin 950 TL, yurtdışı için ise 2 bin 750 TL olması kararlaştırıldı.

BİR YILDA YÜZDE 164 ZAM



Vekaleten kurban ücretlerinde yıllar itibarıyla yaşanan artış, iktidarın gizlemeye çalıştığı ekonomik krizin etkisini ve TÜİK'in makyajlı enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığını gözler önüne serdi. 18 Mayıs'ta alınan karar kapsamında 2022'de yurtiçi için 2 bin 250 TL, yurtdışı için ise bin 800 TL olan vekaletle kurban fiyatları, yurt içinde yüzde 164, yurt dışında ise yüzde 52 arttı.



2019'DAN BUGÜNE KESİM FİYATLARI



Vekaletle kurban ücretlerinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin ardından yaşanan dramatik artış da dikkati çekti. Yeni sistemin uygulamaya girdiği 2018 yılında yurt içinde 850 TL olan vekaletle kurban ücreti, yıllar itibarıyla şöyle kaydedildi:

2019: 890 TL

2020: 975 TL

2021: Bin 125 TL

2022: 2 bin 250 TL

2023: 5 bin 850 TL


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.