HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 18 ARALIK 2024, ÇARŞAMBA

ORHANGAZİ'DE ESKI KIŞ GÜNLERİ

17.12.2024 00:00
 Kış  kokusu  olur  mu...?

      Olur  tabii..niye  olmasın....?

      İlkbaharın  olur, taze otlar, çiçekler, çimenler, ötüşen kuşlar, kanatlanan kelebekler. Doğan kuzular . oğlaklar.. kaynaşan çocuklar, uyanan tabiat...

       Yaz  aylarında da kokusu  olur.

Sımsıcak  güneş , masmavi deniz,  tatil ,  geziler , bahçeler.  tarlalar  rengarenk  yeryüzü.

         Sonbaharın kokusuda olur,

Sonbahar  emeklerin  toplandığı zaman  dilimi , okula kavuşmalar,

Son  umutlarla  yepyeni başlangıçlar.

Kış hazırlıkları ,  eve  odun almak  ve kestirmek....odunları , imece usulü  arkadaşlarla kuruluğa  taşımakta  çocukların göreviydi.

Köse l akaplı  amca  ,odunumuzu getirir, keserdi... miss gibi kokan meşe ve gürgen odunları....

        Çarçabuk  geçen  bu muhteşem  üç  mevsimden sonra,

Mevsimlerin  kralı  gelir  çatar .

Çatar ki ne çatar..

Önce yüksek dağlara yağar.

Yaylalarda yaşayan yörükler çalışkandır. Kendilerini çoktan hazırlamıştır kışa...

Onların elleri ayakları hatta dudakları çatlaktır soğuktan......

 KIŞ der ki...

Yüksek dağlardaki yörüklere....

_SÖYLEYİN....HABER SALIN....

AĞALARA......    .....   BEYLERE...

OVADAKİ OBALARA...YURTLARA...KIL ÇADIRDAKİ   BAŞI  BÖRKLÜ  HANLARA.....

GELİYORUM ...

GELİYORUM ...TEZ HAZIRLIK YAPILA...

         ya....işte böyle kış bile ayrım yaparsa halimiz nice olur.

     Ya Hakk.

Kış aylarının kokusu apayrıdır.

    Kısa günleri  ile  hanımların hamaratlığının  ölçüldüğü günlerdi.

    Uzun geceler ise yalnızların geçmek  bilmeyen  saatleri...el işiyle  uğraşanların  çok  iş çıkardığı  akşamlardı.

      Soğuk..gri...siyah beyaz  günleri  renklendirmek   yine yetenekli i nsanlara düşerdi...Yetenekli  ve  hayat dolu  ,yurdum insanı  her şeyin kolayını  bulur.Zorlukları eğlence yaparak aşardı...Teknoloji yoktu...mutluyduk...sırtında paltosu olmayan çocuk bile soğuktan kıpkırmızı olan yüzüyle okula neşeyle  gelirdi...

Onda var bende yok diye bir hisler yoktu bizim zamanımızda.

Öğretmenlerimize Rahmete erenlere  ,Rahmet sağ olanlara selamet dilerken hepsine çok saygılıydık.Devletimizin,bizi eğitmesi öğretmesi için seçtiği muhteşem insanlardı..

     Okul yolları ..örgü atkı eldiven bere..hırkalarımız  annelerimizin eliyle  ördüğü  kıyafetlerdi...

Hele de  kar yağdı  mı değmeyin keyfimize......sımsıcak giyer , soğuk havalara aldırış etmezdik

Yıllardan 1962

      Altı yaşlarındaydım .Aylardan Ramazan ayı.              

ve  çok  kar yağmıştı. Alışkanlık kazanalım  diye, büyük  küçük hepimiz  temcite ( sahur ) kalkardık.Uzaklardan gelen ramazan  davulunun  sesi yaklaşınca babam...bir  havlu  ve bir  miktar  bahşişi  bize verir..davulcu amca şimdi evin önüne gelir bunları verin derdi...Kapıyı  açıp  baktığımızda  davulcu  amca karlara  bata çıka davulunu  çala çala geldi...Kardan adam gibi olmuştu...hem dizlerini  geçen kar, hem yoğun kar yağışı vardı.

Havluyu ve bahşişi verince. O da bize hem mani söyledi hemde ahenkle çalarak hepimizi sevindirdi...Eminim tüm komşularda hazırdı bekliyorlardı...huzur ve kar kokusu oluşmuştu bile.

( LÜTFEN, davul çalma işini, hiç değilse biraz öğrensinler .Belediyemiz Halk Dansları hocası değerli insan, Nubar Hanımdan ders alabilirler. ondan sonra müraacat etsinler...son yıllarda, dan dama dun.. dam dana dum. şeklinde çalmalar dan memnunmusunuz yoksa...???)

     Kar yağmaya başlayınca, tekerleme söylerdik..

KAR YAĞIYOR SİNE SİNE ,HAMZALI TEPESİNE..

    Evimizden bayıra doğru bakardım Çalılıklar hemen kar tutardı...O zamanlar fındıklı ve hamzalı  köylüleri  kestirme olsun diye dağdan giderlerdi köylerine.. At ...katır  veya .eşek üzerinde gelir giderlerdi..Pazartesi günleride süt .yoğurt , tereyağ ve diğer satılık ürünlerini , pazara bu şekilde getiriyorlardı..Çalışkan insanlarımız.

    Annemden dinlemiştim.Mahalleli bir nine varmış.

Devamlı ,Tiridine bandım türküsü söyler.karşısına kim çıkarsa,  cigara ister sana türkü söyliyeyim dermiş.Başlarmış tiridine bandım........

    O  ninecik  soğuk  karlı  bir günde,

aklına  fındıklı daki akrabası gelmiş. Yola  koyulmuş...birkaç kişi görüp geri dön desede dönmemiş...   taşlı bayırda ilerleyememiş veya yolunu kaybetmiş...

Bir daha nineyi gören olmamış.Ne köye ulaşmış  ne de geriye dönmüş.Köylüler  ve ilçedeki komşular aramışlar dağlarda...sonra ondan geriye kemikleri bulunmuş. O zamanlar dağda Andık Kurtları çokmuş. Allah rahmet eylesin...

   KIŞIN ABASIZ YAZIK AZIKSIZ YOLA ÇIKMAYIN...

NİNECIK  GEÇ VAKİT YOLA ÇIKINCA OLANLAR OLMUŞ.

  Kar yağdığında, en temiz yerden kar getiren annem...halıların üzerine yayar..biraz sonra sarı süpürgeyle süpürürdü.

   Anneannemin bahçesi çok büyüktü. Biz torunlar bahçede kardan adam yapar kartopu oynardık.Elimiz ayağımız donmadan içeri girmezdik...Içeride güm güm yanan bir soba...ıhlamur çayı...anneannem in meşhur yağlı kekikli çelebi zeytini ile kahvaltı ederdik.

o zamanlar orkent yakınlarında bağı vardı .onun üzümlerinden pekmez yapardı küplere...anneannem..

 Bize kar helvası yapardı..kar üzerine pekmez dökülüp  kaşıklanırdı.

     Yoğun kar yağışından sonra,gençler yolları kayak için hazırlarlardı...

Yaşlılar ise sıcak soba küllerini buralara döker ,camiiye giderken düşeriz diye korkarlardı.

    Akşamları  tüm mahalle tozlanırdık , bizim evden 3..ev sonrası , Balıkçı Üzeyir ağaların eviydi..Metin Ildenizlerin evin önünden...taaa Tekke camiine kadar kayardık.

   Anneler ve teyzeler , uzun zeytin merdivenleri ile camii önüne kadar giderlerdi...Gülmek bayılmak  serbest...

    Ildeniz ,Burucu, Hancı, Kılınç, Kurdaş, Bakırdanlı, Hanımşahlar,demirşahlar,terzi Mahmure teyze... Muslu,Türkan,Güzel,Bulaç,Kobaklar, Bakış ,Doğru aileleri ve unutmuş olabilirim tüm komşular...önce büyükler sonra çocuklar peşpeşe kayardık...Çığlık çığlığa kayar...geri dönerken güle oynaya  , o  yokuşu çıkmak bambaşka  duygular çok güzel anılardı...Uludağ  kayak pistleride neymiş.O kadar...

     Mahallenin delikanlıları başka  yolda  kayarlardı...Onlar daha  bi  ustalıkla  ayakta kayıyorlardı. Biraz  sertçe kartopu atarlardı...

     O  zamanlar...erkekler  evde oturmazdı.. illa  kahvelerde  vakit geçiriyorlardı. Sadece yaşlılar gidemezdi...

     O zamanlar avcılık çoktu...Bizde  çocuktuk bilmiyorduk ki..  acaba bu hayvanın  kuluçka dönemi mi...yavruları var mı....bilinmezmiydi....???

Görürdüm , bir sürü kuş vurmuş takmış beline geliyor amcalar..omzunda tüfekle.

    Küçük çocuklarda bahçelerde. Elek yardımıyla tuzaklar kurar .kuş yakalardılar.

Ayrıca  erkek çocukları sapanla kuş avlarlardı.

      60 lı yıllarda, kar çok yoğun yağardı.Okula  giderken  tünel gibi  açılmış  yoldan giderdim. Orhanbey ilkokulu yolunda  sol tarafta,  Bahri hocamızın zeytinliği vardı ..orada çocuklar kar topu oynar,  yokuş aşağı kayarlar..üstleri başları  ıslak okula girerlerdi.

  Anneannemin evinin karşısı da Zabit çavuşun zeytinliği idi...Orasıda oyun alanıydı...

Hatta  1920 lerde beri....oyun alanı...

     70 lı yıllarda büyümüştük, gençtik..Kar yağışları daha eğlenceli olurdu...

      İlk kar yağdığında büyüklerimiz, ilk kar yenmez kurtlu olur deyince elimizi sürmezdik.

Sonraki karda temiz yerlerden diş diş olmuş karları alıp yerdik.

Eve giren her çocuk bir kartopunu içeri alır, sobanın üstüne bırakır...Anne görene kadar kartopu çozlaya çozlaya erirdi.

 Benim bildiğim 60 lı ve 70 lı yıllarda sularımız yağmur yağdığı zaman bulanır...

bildiğiniz çamur akardı...Karları kazanlara  leğenlere  doldurur eriyince  o  sularla  çamaşır yıkardık...Suyu bekletir dibine çamur  çökünce  bulaşıkla kullanırdık...

Bazı mahalle çeşmelerinin suyu başka yerden geldiği için onlar çamur akmazdı...içmek için ordan taşırdık.

   Orhangazi'nin  Hürriyet ,Tekke mahallelerinin bayır kesimlerinde oturan insanların , nasıl su taşıdığı ,bu gün gibi aklımda. Çilenin her halini yaşadı, o zamanın insanları...

Çamurlu su sorunu , Rahmetli Hayri Çoklar  'ın Belediye Başkanlığı  süresinde çözülmüştü.Emegi geçen herkese minnettarız.

  70 lı yılların başında çarşıda oturuyorduk..Şimdiki iş bankası karşısında...iki katlı evde..ev hala duruyor .Ev sahipleri ,Rahmetli Mehmet Gündüz abimlerle komşuyduk.

   Kar  yolları doldurduğu zaman ,esnaflar...kardan adam yapar .kartopu oynarlarken muzip  şakalarda  yaparlardı.. pencereden izlerdik...

Bir  kağıt  paraya .ince ip bağlar , kar  üstüne  bırakırlardı. Üzerine de  biraz  kar  atarlar ip görünmezdi....

Yoldan geçen vatandaş paraya doğru eğilince, ipi çekerler...vatandaş şaşırır...biraz tuhaf şaka da olsa yinede eğlenirlerdi...

   Ortaokul  yıllarımızda...Yoğun kar yağışından. Yeniköy   den gelen  öğrenciler 2.derse yetişirlerdi. Diğer  uzak köylerden  öğrenciler gelemezdi...

    Ilkokulda  iken ,okulumuza her öğrenci odun taşırdı. Odun bitiyordu demekki...

Başka  kurumlarada  odun götürdüğümüz  oluyordu.

Ilçemizde  ,eskiden  ara sokaklar  toprak...bazı  caddeler arnavut kaldırımı (  mahalleli tarafından yapılmış. )

Ana  caddemiz  asfalt  gibi. asfaltı , belediye  greyder i karları kürüyünce bozuluyordu.Çoğu yollara çakıl taşı dökülürdü. Karda yürümek zordu..

     80 lı yılların  başlarında bir tarihte çok kar yağdı... Orhangazi'nin  süpürgelik mevkiinde  araçlar  karda kaldılar...Halkımızdan  yardım edenler  olduysa  da...zincir,su, yiyecek ,çocuk ihtiyaçları karaborsa  olarak  satılarak utançla  anılıyor..

    Biz ne zaman değiştik .Ne zaman bencil olduk...ya 99 depreminde...bazi ihtiyaçlar  uçuk  fiyatlarla  satılıp...deprem bölgesindeki  insanların mücehver leri....dağıtılan ihtiyaçlar....yağma edilirken...insanlık nereye gitti...

     Yeteri  kadar  yağmur yağsın kar  yağsın diyoruz  da....

Doğayı  kirletip...ruhumuzu kirlettikçe...ahlayıp vahlamaya  lüzum yok...

Allahtan  isterken  yüzün  olsun...

Dua  ederken  yüzün  olsun..

Kış demek , fazlalalıkla masraf demek....Odun. kömür şimdilerde elektrik , doğalgaz...

      Eskiden mutluyduk  diyoruz da...

Yemeği  yiyene  değil.

soğanı doğrayana ,

Tencereyi ateşe  koyana bak,

Tencereye koyana bakma....

Eve taşıyan...    taşıyamayan adama bak....

      Eskiden lüzumsuz harcamalar yoktu..kışlıklarımızı annelerimiz örerdi..dikerdi...Ayakkabılar tamire giderdi... çoraplar bile yamanırdı...

      Sobanız  yanarken  üstünde güğümde su  ısınır. Yıkanmaya ,Çamaşıra destek...olur.

Çay demlenir.Üzerinde yemek pişerdi...Fırınında her şey pişerdi...hem ısınır hem mutfak ocağı görevi görürdü.

Sadece  o  mu...? Borusuna takılan  tel  de  çamaşırları kuruturduk.

  Uzun  kış geceleri  üstünde veya fırınında  kestane pişirirdik...

Mısır patlatırdık...

      Sobanız  üzerinde  birde tuğla olurdu....her odada soba yanmazdı. Iyice  ısınan  tuğlaya su döken annem, tuğladan buhar çıkarken temiz bir beze sarar ,yatak içlerine koyardı...Üşümeden  uyurduk. Su  torbası, elektrikli  battaniye de  neymiş efendim..?

   Uzun  kış  günlerinde , yakın komşu ve akraba ziyaretleri çok eğlenceli olurdu...

Çay, Çerez ,meyve  derken, soğuk  kış  günlerinin  unutulmaz içeceği   bozadır..

  Sokaktan  gelen  bozaaaa sesiyle  , herkes  heyecanlanır..... bir sürahi dolusu  boza  alır  paylaşırdık. Kimimiz  tarçınla ...Kimimiz leblebiyle  tüketirdik...Bol  şifalı boza  iyi  gelirdi.

    Karlı  günlerde , okuldan dönünce  ayaklarımız  çivi gibi olurdu...Annem  yine  tuğlayı ayaklarımızın altına koyar...biraz sonra ısınırdık.

     Maşınga  soba  üzerinde tıslayan  ,çaydanlıktaki  ıhlamur kokusu, dışarda lapa lapa yağan   ( o zamanlar kuş başı yağıyor  ,diyorduk) 

Kar , radyoda ,Orhan Boran ve Yuki ....kardeş cıvıltıları.. kokusu olmaz mı bunların....?

    Sokak hayvanlarına ve kuşlara , ihtiyaç sahiplerine bu soğuk kış günlerinde elimizden geleni yapmalıyız.

❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄

Soğuk bir kış gününde...

Sıcak  çaylarımızı  yudumlayıp,

Eskiden yeniden konuşmak...

Eskimeyen arkadaşlıklarla,

Yepyeni çığır açan, dostlarla..

Soğuk bir kış gününde..

Kahvenin kırk yıllık hatırıyla...

Büyüklerimle.küçüklerimle...

Bir ara aralıkta kavuşmak üzere.

Yüreğiniz kış görmesin...

Selamlarım..Saygılarımla.

 
Müyesser GÜZEL / diğer yazıları
•ORHANGAZİ'DE ESKI KIŞ GÜNLERİ 17 00:00:00.12.2024
•Yalnız Ağaç 09 00:00:00.10.2024
•Gönül 29 00:00:00.07.2024
•AKASYALAR AÇARKEN 08 00:00:00.07.2024
•VEZİRKÖPRÜ PARKINDA, TARİHİ ESERLER. 27 00:00:00.06.2024
•Yeşil tatlı sulu , Ekşi dayanılmaz erikler. 31 00:00:00.05.2024
•Gonca gül 23 00:00:00.05.2024
•19 Mayıs Gecesi 20 00:00:00.05.2024
•"Çömlek Patladı" 12 00:00:00.05.2024
•23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 00:00:00.04.2024
•Yıl 2003 ,Günlerden cumartesi. 18 00:00:00.04.2024
•Tuzu kokan kimlikler 05 00:00:00.02.2024
•7 TEPEDEN, 7 DEREDEN NOTLAR 12 00:00:00.01.2024
•Eski Alışkanlıklarımız 03 00:00:00.01.2024
•MEHMETÇİKLERE TÜRK’ÜN DESTANI 27 00:00:00.12.2023
•GAZ LAMBASI 20 00:00:00.12.2023
• Destur Savul 12 00:00:00.12.2023
•Eskici 05 00:00:00.12.2023
•Rüzgar, Ayaz ,Karanlık 15 00:00:00.11.2023
•Havada kasımpatı kokusu var 10 00:00:00.11.2023
• Kimseler yoktu. 08 00:00:00.11.2023
•Pusula 17 00:00:00.10.2023
•Günlük Yaşamdan kesitler 06 00:00:00.09.2023
•TÜRK MILLETİNİN ZAFERLERİ ve DESTANLARI 29 00:00:00.08.2023
•Unut, inceldiği yerden kopsun. 16 00:00:00.08.2023
•Eski Orhangazi’mizde ki mesire, piknik ve eğlence alanları. 10 00:00:00.08.2023
•HASAN DEDE 03 00:00:00.08.2023
•Babam, 27 00:00:00.06.2023
•Merhaba Dünyalılar, 12 00:00:00.06.2023
•HIDIRELLEZ. Hz. HIZIR ile Hz. İLYAS 08 00:00:00.05.2023
•ÖNDEKİ GÜN 01 00:00:00.05.2023
•GÜZEL BİR HAFTA 03 00:00:00.04.2023
•21 Mart- Sultan Nevruz 20 00:00:00.03.2023
•YAŞLI ELMA AĞACI 13 00:00:00.03.2023
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.