HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 KASIM 2024, PERŞEMBE

İnandığını yaşamak

06.09.2023 00:00
Çocuklarımıza ve neslimize dini yaşantıyı öğretirken göstereceğimiz en dikkat çekici örneğimiz nasıl ve ne şekilde inandığımızdır.

Neslimize göstereceğimiz müşahhas ve mükemmel örnekler onun inancının değerini, büyüklüğünü, kırılganlığını tayin edecektir.

Akla, düşünceye, ibadetlere, ahlaka, sosyal hayata etki; ancak inancının kuvvet ve samimiyeti kadardır.

Ayet-i Kerimdeki şu manaya dikkat edelim:

''Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rabbine dayanıp güvenen kimselerdir.'' (Enfal 2)

Allah dediği zaman, emrine boyun eğmiş, yasaklarından kaçınmış, yine de acaba bir kusurum var mı diye öteye beriye şaşkınlıkla bakan adam gibi kıpır kıpır olan ve mahcup bir şekilde kulluğunun şevkini, feyzini yakalayan adam veya kadın demektir.

Onun için ''imanın büyüklüğü'' denir.

Onu için ''imanın asaleti'' denir.

Menfaatini dininin önüne geçirenlere Allah Resulü'nün ihtarı:

"Kıyamet günü bir kavim gelir ki, dağ gibi amelleri olur. Cehenneme atılmaları emrolunur.

Ashab der ki;

Onlar namaz kılanlardan mıdır?

Resulullah (s.a.v):

Evet, onlar namaz kılıyorlardı, oruç tutuyorlardı. Geceleri ağlarlardı. Fakat dünya menfaatinden bir şey onlara azlolunduğu zaman hemen ona atılırlardı."

Resulüllah (s.a.v), Ebu Ubeydeyi ticaret için sefere gönderir. O da Bahreyn'den mal ile döner. Ensar, Ebu Ubeyde'nin geldiğini işitir. Sabah namazını Resulüllah ile kılan Ensar, namazdan sonra O'nun etrafında toplanır. Onları böyle gören Allah Resulü gülümsedi ve sonra şöyle devam etti:

Sanırım ki, Ebu Ubeyde'nin bir şeyler getirdiğini işittiniz. Buyurdu. Ensar '' Evet Allah'ın Resulü diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:

''Sevinin ve sizi sevinçlere gark edecek şeye meyledin. Allah'a yemin ederim ki, ben sizin fakir olanınızdan korkmam. Fakat sizin dünyaya dalmanızdan korkarım. Çünkü sizden önce geçen bazı kavimlere dünyalık verildi de, bu yüzden birbirleriyle uğraştılar ve mahvolup gittiler. Siz de birbirinizle uğraşıp mahvolursunuz diye korkarım.'' (Kalplerin Keşfi. Hisar yy. s 233-234)

Konu ile iki Ayet-i Kerime'nin anlamı şöyledir:

''Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.''(Münafikun 9)

''Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.'' (Nur Suresi ayet 37)

Şah-ı Velayet İmam Ali Efendimiz, Allah Resulü'nün dizinin dibinde terbiye edilmiştir. Allah (c.c) Kur'an-ı Keriminde birçok yerde O'nu övmüştür. Bu övgünün temel özelliklerine baktığımızda, Hicrette ve her an candan geçmiştir. Gerek Allah Resulüne yakınlığı, sade yaşantısı ve çetin zorluklara rağmen, kanaat etmiş, en yüce infakları gerçekleştirmiştir. Sabrı, teslimiyeti, zikri, cihadı, ibadeti ile doruk noktadadır.

Hz. Ali (k.v) buyuruyor:

''Kimde altı haslet toplanmışsa, onun, Cenneti istemek ve Cehennemden kurtulmak için dua etmesine hacet yoktur:

1- Allah'ı bilir ve O'na itaat ederse,

2- Şeytanı bilir, ona isyan ederse,

3- Hakkı bilir, ona uyarsa,

4- Batılı bilir, ondan kendini korursa,

5- Dünyayı bilir, onu terk ederse, (Kendini gaflete sürükleyecek, Hak yoldan saptıracak her türlü yönelişleri)

6- Ahireti bilir onu severse.

Madde madde beyan edilen ortaya konan,  hayatın ana formülleri, her an yaşamak ve uygulamak için en güzel çerçevelerle göz önünde bulundurulmalıdır.

Lokman (a.s) oğluna şöyle der:

''Ey oğlum, dünya çok derin bir denizdir. Onda çok kimseler boğulmuştur. Bu dünya denizinde gemin, takva olsun. Ümit edilir ki kurtulasın. Yoksa başka kurtuluş yolu görmüyorum senin için.'' (Age)

Hacı Mustafa Hayri Öğüt, ''Dünyayı cebine koyacaksın' 'buyurur.

Hasan-i Basri de şöyle der:

''Yahudiler, evvela Allah'a ibadet ediyorlardı. Sonra dünyayı sevmelerinden dolayı putlara taptılar.'' (Age)

Bir arkadaşın yazıhanesinde oturuyoruz. Konu gereği bende söz alarak dedim ki: ''Zinayı serbest bıraktılar''

Verilen cevap şu. ''Zinanın serbest olması bence iyi oldu. Çünkü bir şeyi yasaklarsan daha çok ilgi çeker.'' Hemen orada kıymetli bir abim vardı ve çok beğendiğim şu cevabı verdi.

''Ne konuştuğunun farkında mısın? Sen şu anda Kur'an-ı Kerim' de Allah'ın yasakladığı bir fiili inkâr ediyorsun. Bir kimse dinin emirlerinden birini inkâr ederse dinden çıkmış olur. Sen şu anda dinden çıktın dedi''

Bir Müslüman nasıl bu noktaya gelir. Yani inkâr edercesine günaha bulaşıyor da farkında değil.

Kur'an-ı Kerimde ''zina'ya yaklaşmayın'' ayeti vardır. Hz. Peygamberin hadis-i şerifleri, icma hüküm bellidir. Daha hayret veri olanı şudur:

Bundan 30 küsur yıllar önce, Freud'un sapık cinsellik görüşlerinin bir Müslüman'ın dimağına, tefekkürüne sirayet etmesi ve materyalist bir ağız ile kendi dinini inkâr eder hale gelmesi.

Faiz de aynı şekilde. Müslüman milleti faize döndürdüler. Değiştirdiler. Bulaştırdılar.

Tesettürü de aynı. Asli anlamı ve hüviyetini bozdular. Yalancılık, sahtekârlık, kabalık, döneklik, tarihine düşmanlık, taassup, tefrika, nefse düşkünlük… Gibi kötü huylar artıyor.

Bir zamanlar Peygamberin yanında olup ta sonradan Allah ve Resulü'nün emrine karşı gelecek kadar, asi olan, nifaka düşen Karun ve Salebeler'in akıbetini unutmamak gerekir.

Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: ''Karanlık geceler gibi fitneler üzerinize gelecek. Akşam mümin olarak yatacak sabah kâfir olarak kalkacaklar. Azıcık dünya menfaati için dinlerini satacaklar.'

 
FEYYAZ İNANÇ - KULVAR / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.