HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 23 KASIM 2024, CUMARTESİ

Bursa Ulu Cami -5-

08.11.2023 00:00
Şadırvan yeri

Yıldırım Bayezid Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Mimarlar bugün Ulu camiinin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır gönülleri hoş edilir. Ancak yaşlı bir kadıncağız bir "Evim de evim" feryadı tutturur ki sormayın. Değerinin fevkinde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere "olmaz" der. Önce vezirler, sonra bizzat Sultan, kadının ayağına gider, iknaya çalışırlar. Ama o direnir.

Sultan Bayezid caminin yerini sevmiştir. Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar. Hatta divanı toplar, çözüm yolu arar. Kadılar "mal onun değil mi" derler, "satarsa satar, satmazsa satmaz!" Meclis çaresizlik içinde dağılırken Bayezid'in aklına damadı gelir. Emir Sultan'ı bulur meseleyi anlatır. Mübarek sadece tebessüm eder:

-Acele etme! Der, bir gecede neler değişmez?

İhtiyar kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır. Kalabalıkta korkunç bir azap endişesi vardır. O arada bir dalgalanma olur. İnsanlar Âlemlere Rahmet olarak yaratılan Efendimizin (s.a.a) yanına koşarlar. Şefaate kavuşan kavuşana… Kadıncağız da niyetlenir, ama bırakın yürümeye, kıpırdamaya mecali yoktur. Ayakları vücudunu taşıyamaz, ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar. Feryat figan ağlamaya başlar. İşte tam o sırada Emir Sultan'ı görür:

-Herkes cennete gitti, der, ben bir başıma kaldım burada!

Mübarek o gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorar:

-Kurtulmak istiyor musun?

Kadın nefes nefese cevap verir:

-Hiç istemez miyim?

-Öyleyse Sultanımızı üzme!

Ertesi gün kadın ayağı ile gelir, evini verir. Üstelik önüne konulan ücreti bağışlar camiye.

Gönül Sultanları...

Günlerden bir gün, Yıldırım Bayezid'in damadı Emir Sultan hazretleri, elindeki çömlekle birlikte Somuncu Baba'nın fırınına çıkageldi! Ekmeklerle birlikte çömlekteki yemeğin de pişirilmesini istiyordu.

Somuncu Baba, küreğin üzerine koyduğu çömleği fırına sürmeye çalıştı ama nafile! O küçük çömlek fırına bir türlü girmiyordu!

Somuncu Baba, geride durup seyreden Emir Sultan'ın yüzüne baktı ve

yüzünde beliren tatlı bir tebessümle konuştu:

"-Anladım... Bu işi ancak sen başarabilirsin!"

Emir Sultan küreği aldı ve kolayca içeri sürmeyi başardı. Ama fırının içinde ateş yoktu ve soğuktu. Soran gözlerle ama tatlı bir tebessümle Somuncu Baba'ya baktı. Somuncu Baba yine aynı eda ile konuştu:

"- Bekle... Az sonra pişer!"

Karşılıklı gösterilen kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirlerini tanıyıp dost olmuşlardı...

Hz. İbrahim'in cömertliği ve meleklerin duası:

Melekler arasında konuşurlarken: ''Neden acaba Allah İbrahim Peygambere ''Halilim'' dedi. Halbuki dünya malı çoktur''diye konuşurlar. Cenab-ı Hak meleklerden Mikail (a.s) ile Cebrail'i (a.s)  İbrahim peygambere gönderir ki melekler hikmeti kavrasın.

İbrahim (a.s) ahırda hayvanların bakımı ile meşgulken, aniden karşısında melekleri görünce Allah'a sığınır ve: ''Tehassantü bi-zi'l-mülki ve'l-melekuti;ve te'samtü bizi'l-izzeti ve'l-azameti ve'l-kibriyai ve'l-ceberuti ve tevekkeltü ale'l-hayyi'llezi la yenamü ve la yemût ; deyince, Cebrail (a.s) Allah'ı tesbih ve takdis ederek: Sübbuhun kuddusün Rabbüna ve Rabbü'l-melaiketi ve'r-ruh ''duasını yapınca İbrahim (a.s) söylediğiniz sözler ne güzel onları bana öğretir misiniz? Malım var eğer öğretirseniz malımın yarısını veririrm der. Sözleri bir daha dinler bu safer ikinci defa daha tekrar etmelerini ister ve malının tamamını vereyim der. Bir daha tekrarlamaları karşılığında her şeyini vermeyi vaad eder. Melekler İbrahim 'in (a.s) bu cömertliğini, hayırhahlığını, Allah'ı tesbih eden sözler için her şeyini feda edecek sevgisini görünce Allah'ın niçin ''Halilim'' dediğini anlarlar. Mikail (a.s):

'' Allah'u Rabbi la şerîke leh'' (Allah Rabbimdir şeriki yoktur'' der ve kendilerini tanıtarak oradan ayrılırlar.

Anlamını düşünerek okuduğumuz bu dua ile tesbih ve takdis dolu ifadelerle Allah'a sığınıyoruz.

 
FEYYAZ İNANÇ - KULVAR / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.