Üçüncü Göz Gazetesi: Siyaset Tartışıyor, Halk Geçim Derdiyle Boğuşuyor

Muharrem DEĞİRMEN /GÖZLEM
muharremdegirmen @ gmail.com

Türkiye'de gündem, çoğu zaman halkın temel dertlerinden kopuk bir biçimde şekilleniyor. Siyasi partiler, medya ve kamuoyu, çoğu zaman yapay gündemler üzerinden tartışmalar yürütüyor. Oysa halkın asıl meselesi geçim derdi, yaşam mücadelesi, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim gibi temel konular. Ancak bu gerçekler yeterince konuşulmuyor, tartışılmıyor, hatta kimi zaman kasıtlı olarak göz ardı ediliyor.

Günümüz siyasi atmosferinde yapay gündemlerin gölgesinde bırakılan, halkın gerçek meseleleri ne yazık ki yeterince tartışılmıyor. Özellikle muhalefet partileri, iktidarın yönlendirdiği tartışmalara dahil olarak, halkın en temel dertlerini arka plana itiyor. Oysa halkın gerçek gündemi parti içi çekişmeler, koltuk savaşları ya da belirli siyasal aktörlerin geleceği değildir. Halk, pazarda aldığı birkaç kilo sebzeyi nasıl karşılayacağını, kirayı nasıl ödeyeceğini, aldığı maaşla ay sonunu nasıl getireceğini düşünüyor.

Ekonomik sıkıntılar artık yalnızca belli bir kesimi değil, neredeyse toplumun her kesimini etkileyen büyük bir sorun haline geldi. İnsanlar iş bulmakta zorlanıyor, çalışanlar ise emeklerinin karşılığını almak bir yana, temel yaşam giderlerini karşılayamaz hale geldi. Gıda enflasyonu, artan kira fiyatları ve düşen alım gücü, halkın günlük yaşamını doğrudan etkiliyor. Ancak ne yazık ki siyasi tartışmalar, halkın bu yakıcı meselelerini görünmez kılıyor.Ancak siyaset arenasında tartışılan konulara bakıldığında, halkın bu en yakıcı sorunlarının gündemde hak ettiği yeri bulmadığını görüyoruz. Ana muhalefet partileri bile bu oyunun bir parçası hâline gelerek, halkın gerçek gündemini konuşmak yerine, yapay krizler içinde kayboluyor. Siyasette koltuk kavgaları, parti içi çekişmeler ve güç mücadeleleri öne çıkarken, toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren meseleler geri plana itiliyor.

Gerçek Gündem, Görünenden Daha Fazlasıdır

Halkın bir görünen gündemi var: Geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim. Ancak bunların ötesinde, sistemin neden olduğu görünmez bir gündem de var. Bugün yaşanan ekonomik kriz, yalnızca yanlış politikaların bir sonucu değil, aynı zamanda sistemin getirdiği yapısal sorunların bir yansıması. Türkiye yıllardır üretimden uzaklaşan, borç ve ithalata dayalı bir ekonomi modeliyle yönetiliyor. Tarım ve sanayi giderek geriliyor, dışa bağımlılık artıyor. Çalışan kesimler güvencesiz işlerde çalıştırılıyor, sendikal haklar zayıflatılıyor, sosyal devlet anlayışı giderek terk ediliyor.

Öte yandan, eğitimde fırsat eşitsizliği büyüyor. Parası olan iyi eğitim alabilirken, yoksul kesimler için eğitim, adeta bir lüks hâline geliyor. Sağlık hizmetlerine erişimde de benzer bir tablo var. Özel hastaneler yüksek ücretlerle sağlık hizmeti sunarken, kamu hastanelerinde randevu almak bile büyük bir mücadeleye dönüşmüş durumda.

Bütün bu sorunlar, sadece ekonomik bir krizin sonucu değil; aynı zamanda yönetim anlayışının ve politik tercihlerin bir yansıması. Ancak yapay gündemlerle oyalandığımız sürece, bu gerçekleri konuşmak ve çözüm üretmek mümkün olmuyor.

Muhalefet de Bu Oyunun Bir Parçası mı?

Elbette ülkedeki hukuksuzluklara, adaletsizliklere ve güvenlik sorunlarına karşı duyarlı olmak gerekiyor. Ancak bu konular, halkın temel yaşam sorunlarını gölgelemek için bir araç hâline getirilmemeli. Özellikle ana muhalefet partileri, halkın ekonomik sorunlarını görünür kılmak yerine, zaman zaman iktidarın yarattığı gündemlerin içinde kayboluyor. Parti içi çekişmeler, koltuk mücadeleleri ve siyasal hesaplaşmalar, halkın temel sorunlarının önüne geçiyor.

Muhalefetin en önemli sorumluluğu, sadece iktidarın yanlışlarını eleştirmek değil, halkın gerçek gündemini siyaset sahnesine taşımaktır. Ancak muhalefet partileri, halkın temel ihtiyaçlarını tartışmaktan kaçınarak, kimi zaman bu yapay gündemlerin bir parçası hâline geliyor. Bu da halkın siyasete duyduğu güveni zayıflatıyor, umutsuzluğu artırıyor.

Gerçek Sorunları Konuşmadan Çözüm Bulamayız

Bugün Türkiye'de milyonlarca insan, yalnızca bugünü değil, geleceğini de kaybetme korkusuyla yaşıyor. Çalışanlar düşük maaşlarla geçinmeye çalışırken, işsizler umutlarını kaybediyor. Emekliler insanca yaşanabilir bir gelir talep ediyor, gençler eğitime ve barınmaya erişmekte büyük zorluk çekiyor.

Ancak siyaset, halkın bu sorunlarını çözmek yerine, gündemi farklı yönlere çekerek tartışmaları yapay meseleler üzerine yoğunlaştırıyor. Oysa gerçek çözüm, halkın gündemine kulak vermek, onların taleplerine karşılık vermek ve somut politikalar üretmekten geçiyor. Türkiye'nin ihtiyacı, siyasetin kısır döngülerini kırarak, halkın gündemini gerçekten sahiplenen bir anlayıştır.

Halkın Gündemi, Siyasetin Oyunlarına Kurban Edilemez

Bugün halkın en büyük ihtiyacı, yapay tartışmalarla oyalanmak değil, geçim sıkıntısını aşacak, hayat standartlarını iyileştirecek gerçek çözümler görmektir. Ekonomik kriz derinleşirken, işsizlik ve yoksulluk artarken, siyasetçilerin halkın gündemine sırt dönmesi kabul edilemez.

Bu yüzden siyasetçiler ve medya, gündemi belirleyen değil, halkın gerçek sorunlarını görünür kılan bir tutum sergilemelidir. Yapay gündemlerin gölgesinde kaybolan gerçek meseleler, ancak kararlı ve halktan yana bir duruşla çözüme kavuşturulabilir. Türkiye'nin en büyük ihtiyacı, halkın sesi olabilecek gerçek bir siyaset anlayışıdır.

Sonuç olarak, siyasi partiler ve medya, halkın gündemini belirlemek yerine halkın gerçek meselelerini görünür kılmakla yükümlüdür. Yapay tartışmalarla oyalanmak, halkın gerçek sorunlarını çözmeyeceği gibi, toplumu da giderek daha fazla umutsuzluğa sürükler. Türkiye'nin en büyük ihtiyacı, yapay gündemlerin ötesine geçip, halkın sesi olabilen gerçek bir muhalefet anlayışıdır.

Muharrem DEĞİRMEN /GÖZLEM / diğer yazıları