Üçüncü Göz Gazetesi: BTP’nin Millet İttifakına Girmesine FETÖ Artıkları Neden Karşı Çıkıyor!

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Merhum Demirel Siyasette akşamdan sabaha çok uzun mesafedir" derdi. Hakikaten de öyle siyaseten dün hain denilenler bugün yol arkadaşı seçilebiliyor, yol arkadaşları da hain ilan edilebiliyor. Türk siyasetinde bu kadar keskin viraj FETÖ ekibinin siyasete müdahalesi sonrası başladı.

Hatırlanacağı üzere Anasol-M Hükümetinin kurulması için çok yoğun gayret sarf eden Fethullahçı yapı, bir önceki seçimlerde Doğru Yol Partisine tam destek vermelerine rağmen koalisyonun illa da Anavatan, DSP ve MHP arasında kurulması için elinden geleni ardına koymamıştı. Olaylara aklıselim yaklaşanlar MHP başkanlığında Fazilet ve DYP koalisyonunda ısrarcı olmuşlar, bunun için de ANAP içindeki ülkücü kökenli milletvekilleri böyle bir koalisyona destek vermeye hazır olduklarını beyan ederek, hatta MHPye geçerek MHPnin birinci parti olmasını sağlayabileceklerini deklere etmişlerdi.

Kamuoyu tam da MHP- DYP –FP koalisyonuna hazırlanırken sayın Devlet Bahçeli'nin "DYP ve Fazilet Partileri muhalefette kalmaları gerekir" çıkışıyla şok olmuştu. 1999 seçimlerinde merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hoca ve ekibi aleni bir şekilde MHPye destek vermiş, tüm yayın organlarını da onların hizmetine sunmuştu. Hatta öyle ki o dönem Yeni Mesaj Gazetesi Bursa temsilcisi olarak görev yapmaktaydım ve de şahsım olarak da siyasi hizmet alanım MHPydi. Yeni Mesaj Gazetesi seçim anketi yayınlamış ve de MHP oyları %18 olarak gözüküyordu. Dönemin MHP Bursa İl Başkanı kıymetli abim ve de şimdi MHP Genel Sekreteri olan sayın İsmet Büyükataman ile aramızda şöyle bir konuşma geçmişti. Ben gazeteyi sayın Büyükataman Beyefendiye takdim ettiğimde "Ya hoca, sizinkiler de bu destek olayını iyice abarttılar. Parti çevresinde yaptığımız anketlerde bile oy oranımız en fazla %13 civarında çıkıyor." Ben de kendisine "Sayın Başkanım, Haydar Hocanın desteği en az %5 oy getirir size. Göreceksiniz MHP'nin oyu %18den aşağı olmayacak" demiştim.

Sonrası malum. Fethullah Gülen ve ekibinin aleni olarak DSPye destek verdiği, hatta DSP içinde o dönem 33 milletvekillerinin olduğunun konuşulduğu bir dönemde sayın Baş ve ekibi MHPye sadece millete hizmet etmeleri şartıyla destek olmuş, tek bir milletvekili dahi listelerde koymamışlardı. Sonrasında yine Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocanın talimatıyla Meltem – Mesaj Medya Grubu MHP başkanlığında MHP- DYP- FP koalisyonu kurulması için kamuoyu oluştururken FETÖ ekibi de DSP –ANAP-MHP koalisyonunda ısrar ediyordu.

Peki, ne olmuştu da FETÖ Anasol M koalisyonunda bu kadar ısrarcı olmuştu. Öncelikle 33 milletvekiliyle meclise girdikleri DSPnin başkanlığındaki hükümet onların çok işine geliyordu. Zira merhum Bülent Ecevit hasta olduğu için partinin, daha doğrusu hükümetin kontrolü yakın ilişki içinde oldukları Hüsamettin Özkan kontrolünde olacaktı. MHP'nin de koalisyonda olması demek kontrol altında tutulması demekti. Zira muhalefetteki bir MHP, kıyamet kopsa bile Çin ile anlaşmaya müsaade etmez, tahdit yasaları, tahkim yasası, İkiz İhanet Yasaları, AB uyum yasaları, Kopenhag Kriterleri, 15 günde 15 yasa, Türk Telekom'un satılması, Bebek katilinin idamının engellenmesi gibi MHP tabanının ihanet sayacağı uygulamaların hiç biri yürürlüğe giremezdi. 1999 seçimleri sonrası Türk siyasetinin direksiyonunu iyice ele geçiren FETÖ, sonrasında AKP hükümetlerinin kurulması, Ergenekon, Balyoz gibi ihanet operasyonlarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan darbeler, 2010 ihanet süreci, açılım safsatası ve nihayet 15 Temmuz süreci ve sonrasında da etkin rol oynamaya devam ediyor. Kısmen başarısız olan 15 Temmuz ihaneti sonrası pantolon yerine etek giyerek siyaset yapmayı tercih ettikleri için KRİPTO ekibini devreye koyuyor.

Gelelim başlığın özüne. Yukarıda hatırlattığım süreç aslında FETÖnün iktidar aşamasını anlatıyor. FETÖ, zannedildiği gibi AKP ile değil, Anasol M hükümetiyle iktidar oldu ve sonrasında da kendine yeni konakçı olarak AKPyi iktidara taşıdı. Kamuoyunda 6lı masa diye nitelendirilen Millet İttifakını bir araya getiren en önemli etken PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ olgusudur. Yoksa 3ü aynı siyasi kökten gelen partilerden oluşan 6lı masada CHP ve İYİ Partinin çok da sözü kalmazdı. Peki, ne oldu da BTP gibi parlamenter sistemi en üst perdeden savunan, dahası 2010 referandumunda EVET geçmesi durumunda ülkenin "DEMOKRATİK KRALLIĞA" doğru sürükleneceğini en baştan söyleyen de yine BTP olmuştu. Saniyen de referandum sonrasında HAYIR CEPHESİnin bir araya gelerek bu faşizan yapıya karşı Laik, Demokratik, Hukuk Devleti anlayışını savunmaları için ittifak oluşturmayı teklif eden de BTP idi. Yani bugün 6lı masanın reklamını yaptığı konuların öncüsü Bağımsız Türkiye Partisi olmuştur. 2010 referandumunda maalesef DEVA, SAADET, GELECEK PARTİSİ "EVET"ci cephede yer almışlardı. Tabiî ki EVET CEPHESİNİN ana öncüsünün "Gerekirse mezardakileri de kaldırıp EVET için oy kullandırın" diyen FETÖ lideri Fethullah Gülen olduğunu unutmamak gerekir.

Şimdi altın soruyu soralım. BTP ve Türkiye'nin en genç ve en donanımlı siyasi lideri sayın Hüseyin Baş'ın Millet İttifakına girmesine karşı çıkanların 2010 referandumunda EVETçi ve de geçmişlerinde FETHULLAHÇI olmaları sizce tesadüf mü!? Bu konuyu youtube kanalımızda ayrıntılı olarak ele alacağız. Son söz "Ülkenin yönetimini dün FETÖya teslim edenler, bugün de FETÖ artıklarına teslim etmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Ben şahsen 6lı masanın ülke için aman da çözüm olduğuna inananlardan değilim, lakin Hüseyin Baş öyle bir ışık yaktı ki herkesin gerçek yüzü ortaya çıkacak. 6lı masa ya toparlanıp kendine gelecek ve de FETÖ artıklarından kurtulup yola gerçek Türk Milliyetçileri, hukukun üstünlüğünü kabul edenler, ülkenin laik, domokratik, hukuk devleti olarak yoluna devam etmesi gerektiğine inanan siyasi partiler ile devam edecek, ya da FETÖ artıklarına teslim olup yok olacaklar.

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları