Bu ülkeyi eşkıya ilan edilenlerin kurtardığını unutuyorlar

02.10.2025 00:00

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Tarihten ders almasını unutanlara hatırlatmak isteriz ki Bu ülkeyi eşkıya ilan edilenler kurtarmıştır. Bugün sivil anayasa adı altında ülkeyi bölmek isteyenlerin insanlık onuruna yakışmayan şartlarda ceza çekmelerine seyirci kaldıkları mahkumları kullanmaya kalkmaları tarihi bir hatadır.

Derhal bu hatadan dönmeleri gerekir. İnfaz düzenlemesinin yeni anayasa şartına bağlanmasını kabul etmiyoruz.

İki yıldır neredeyse her hafta yasallaştırılacağı söylenen infaz düzenlemesi ya teröre endeksleniyor ya da siyasilerin kaşıkçı kavgalarına kurban ediliyor. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin altı yıldır namus sözü olarak dillendirdiği infaz düzenlemesi Adalet Bakanları'nın ağzından da düşmüyor. Meclisteki tüm siyasi parti temsilcilerinin kamuoyu önünde dile getirdiği infaz düzenlemesi nasıl bir insafsızlığa dönüşmüş ki adaletin tesisine vesile olması gerekirken zulmün artmasına neden oluyor.

MHP'nin bastırması sonucu katillere, mafya liderlerine ve bazı adılı teröristlere yarayan düzenlemeler yürürlüğe girerken adli mahkumlar için hiçbir ferahlık getirilmedi. Cezaevlerinin kapasitesi aşımı beraberinde bir yatakta üç mahkumun yatması sonucunu doğdu.

Bir yatakta üç mahkum.

Hangi insanlığa, hangi ahlaka, hangi hukuka sığar?

Cezaevleri ıslahhane olmaktan çıkarılıp sapkınlık merkezi haline mi getirilmek isteniyor?

Yıllarca kapalı cezaevinde yatan ve de izin hakkı bile olmayan mahkumların yataklarına hayatlarında ilk kez cezaevine giren 18-20 yaşındaki gençleri koymanın izahını biri çıkıp yapmalıdır.

Gerekli gereksiz konularda ve de üzerine vazife olmayan konulara açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda da açıklama yapsın ki belki idarecilerin akılları başlarına gelir.

Böylesi bir zulüm düzeni ancak Guatemala cezaevinde Amerikan işgal kuvvetlerinin zulmü altında olur. Maksimum kapasitesi 300 bin olan cezaevlerinde 470 binin üzerinde mahkum kalıyor. Şartlar her geçen gün daha da kötüye giderken yetkililerin sadece günü kurtarma amaçlı açıklamalarıyla umut tacirliğine dönen infaz düzenlemesi mahkumların isyan etmesini şimdilik tehir ediyor ama her an her şey olabilir.

Cezaevlerinin içler açısı durumları ortadayken siyasilerin oyalama taktikleri artık işe yaramıyor. Ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor. Herkesin gözü yeni düzenlemede.

Bu ayda verilen sözler tutulmazsa cezaevleri ve de sokaklar yangın yerine dönebilir. Aylarca uyarıyoruz. Umarım yetkililer kulaklarını tıkamazlar.

İNFAZ YASASI BÖLÜNME ANAYASASI İÇİN PAZARLIK YAPILAMAZ

Gelelim zurnanın çatladığı yere. Cezaevlerinin şartlarını her geçen gün daha da ağırlaştıran hükümet yetkilileri geçen yıl bu zamanlar kesinlikle yasallaşacağını ilan ettikleri infaz düzenlemesini önce Kasım ayına sonra da yeni yıla tehir etmişlerdi.

Yeni yıldan Nevruz'a oradan Ramazan ayına. Ramazan'dan da olmayınca kurban bayramında mahkum ve mahkum yakınlarının çifte bayram yaşayacaklarını Cumhurbaşkanı dahil meclisteki tüm siyasi parti temsilcileri kamuoyuna ilan etmişlerdi. Netice itibariyle yine dev fare doğurmuş, azılı mahkumlara yapılan kısmi indirim haricinde hiçbir gelişme olmamıştı.

MHP sözcüsü Fethi Yıldız düzenlemenin Ekim ayına kaldığını ilan ederek sorunun çözümünün tehir edildiğini beyan etmiş oldu. Gözler Ekim ayında yapılacağı ilan edilen düzenlemeye çevrildiği bugünlerde ABD ziyaretinden öne Cumhurbaşkanı Erdoğan'a döndürüldü. Sayın Erdoğan'ın açıklamalarındaysa en dikkat çeken konu yeni anayasa söylemi oldu.

Anladığımız şu ki iki yıldır bugün yarın denilerek kamuoyunu oyaladıkları infaz düzenlemesini şimdi de yeni anayasa şartına bağlıyorlar. PKK ile yapılan görüşmeler, terörist başının süreç ile ilgili görüşlerin alınması, şehit ailelerine evlatlarının katillerinin affedilmesini kabul ettirme aşamaları da geçilince nihayet hedef açıklanmış oldu. Sivil anayasa. Tabi yutarsak.

Demek ki ABD ve PKK'nın pazarlık şartı buymuş. Sivil anayasa adı altında anayasamızdan Türklük ve vatandaşlık tanımlarının çıkarılması.

Üniter yapının bozulması ulus devlet anlayışından federatif devlet anlayışına geçilmesi. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Devleti şimdilik idare edenlere sesleniyorum.

Beyler unutmayınız ki oturduğunuz koltukları borçlu olduğunuz bu kutlu devletin kurucuları da bir zamanlar eşkıya ilan edilen vatan kahramanlarıdır. İpsiz Recep'den Yanık Efe'lere kadar yurdun dört bir yanında Osmanlı İdaresi'nin eşkiye, suçlu vs. ilan ettiği mahkumlar birleşerek vatanı kurtarmışlardır.

Başlarında da gönül büyük yerde tevkif edilmesi emredilen MAVİ GÖZLÜ BOZKURT vardı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Bugün insanlık onuruna yakışmayan şartlarda tuttuğunuz mahkumlardan infaz düzenlemesi karşılığında bölünme anayasasına evet demeden bekliyorsanız boşuna beklersiniz.

Bu asil milletin eşkıyası bile buna razı gelmez. Adına sivil diyerek şirin göstermeye çalıştığınız anayasa düzenlemesinde oldu bitti yapamazsınız. Askeri ya da darbe anayasası deyip küçümsemeye çalıştığınız 82 anayasasını sivil ile irade hazırlayıp bu asil millet de %90'nın üzerinde evet diyerek onaylamıştır.

Mevcut mevcut anayasaya hakaret etmek suçtur. Zaten her bir maddesini kevgire döndürdüğünüz bu anayasa millet yararına yapacağınız hangi hizmete engel oluyor da bu kadar saldırıya uğruyor. Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni vatandaş bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür denilmesi mi rahatsızlık veriyor yoksa ilk üç madde mi? Anayasadan Türklük tanımını kaldırmak istemek isteyecek olanların akıbetleri hakkında kıymetli hocam Prof. Dr. Emin Gürses net sözü söylemiştir.

Aklı olan kimse buna tevessül etmez, etmemelidir de. Hele hele böylesi bir ihanete mahkumların haklarının verilme taahhüdü kılıp olmamalıdır. İnfaz düzenlemesi hemen şimdi ve de hiçbir pazarlığa konu yapılmadan çıkarılmalıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi milli iradenin tecelli yeridir. Millete rağmen milli irade olmaz. Lütfen milletin sabrını daha fazla sınamayın.

En güçlü karanlık bile bir kıvılcım ışığın karşısına yenilmeye mahkumdur. Gölgesinden korkanlar gün yüzüne çıkmasınlar.

30 Eylül 2025/İrfan Aydın

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları