Üçüncü Göz Gazetesi: Çaresizseniz Çare Sizsiniz

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

On beş yıl önce bu sözü ilçemizin köklü esnaflarından Celal Sayın abimden duymuştum. O da katıldığı bir kişisel gelişim sempozyumunda duymuş ve not etmişti. Belki o deftere not etti ama ben bu sözü duyduğumda ruhuma nakş olmuştu. "Çaresizseniz, Çare sizsiniz"

Evet, sevgili dostlar, çare sizin yüreğinizde. Çare sizde, çare sizsiniz. Asla çaresiz değilsiniz ve de değiliz. Yerelden genele yaşanan tüm sorunların bir çıkış yolu vardır. İster ailevi isterse de şahsi sorunlar yaşayın çaresi yine sizdedir. Yeter ki çaresiz olmadığınızı bilin, tüm kapılar açılır.

Nitekim adamın biri İlim Şehrinin Kapısı Hz. Ali'ye (ra) geldi ve ''O kadar derdim var ki, sıkıntıdan canım çıkacak'' dedi.

Hz. Ali de (ra) ona, ''İki soru soracağım; cevabını verip dermanını bulacaksın'' dedi.

Adam: ''Sor, Ya Ali'' dedi.

Hz. Ali (ra): ''Dünyaya geldiğin zaman bu dert seninle birlikte mi dünyaya geldi?''

Adam: ''Hayır.''

Hz. Ali (ra): ''Peki, dünyadan giderken bu dert seninle birlikte olacak mı?''

Adam: ''Hayır.''

Hz. Ali (ra), son olarak şöyle buyurdu: ''Seninle birlikte gelmeyen ve giderken de seninle birlikte olmayacak olan bir dert, senin bu kadar zamanını almamalı. Sabret. Yeryüzündekilere çok umut bağlamaktansa, kalbini Alemlerin Rabb'i Allah'a çevir.'' Diye buyurmuştur.

Yine bir sorunla ya da bir düşmanla karşılaştığınızda biliniz ki Rabbiniz onlardan büyük ve de kudretlidir. Bugün yaşadığımız sorunların temelinde Yüce Yaratıcıya hakkıyla iman etmemiş olmamız yatmaktadır. Oysaki Kadim Türk İnancında Tengri her şeyin üstesinden gelir. Ona layıkıyla yaslanan tüm dertlerinden kurtulur. Hanlar Hanı Yüce Cengiz Han hiçbir düşmanından korkmamıştır. Obası yağmalanmış, ailesi öldürülmüş ve de bir çocukken esir alınmış olmasına rağmen Tengri'sine layıkıyla iman ettiği için devletini kurmakla kalmamış cihana hakim olmuştur.

O, sadece Yaratıcıya boyun eğen samimi ve de sağlam iman sahibi bir insandı. Onun imanının bu denli sağlam olmasının temelinde Ceddi İbrahim Peygamberden gelen Kadim inanç yatmaktaydı. O Kutlu inancın temelinde şaşmaz bir Tanrı inancı yatmaktadır.

Şimdi bazı okurlarımız nereden çıktı bu Tengri meselesi diye şüpheci yaklaşıyor olabilirler. Onların sorularının cevapları bile kendi iç dünyalarındadır. Uzakta çözüm aramasınlar. Biz Türkler yaratılıştan beri Tanrı ile bir olmayı hayatın en temel kuralı saymışızdır. Her şey Tanrı buyruğu olan TÖREye göre yapılır. Töre her şeydir. Kağan, Töreye bağlı kaldığı sürece kutludur. Töreden ayrılan Kağan azledilir.

Ne zaman ki Kadim Ceddimizin öz kaynağından çıktığı gibi muhafaza ettiği tertemiz inancı, İslam adına Arap inançları ile birbirine karıştı işte o zaman Tanrı ile yani özün de özü ile aramız açılmaya başladı. Artık sorunların çözüm kaynağı olarak Yüce Yaratıcıyı değil de araya giren putlardan çare aranmaya başlanmıştır. Bunun tek istisnası Ehlibeyt yarenliğiyle islamı anlayıp anlatan gönül erleri olmuştur. Tengri, Tanrı, Allah, Rab, İlah … Onu anlatan her güzel isim Onundur. Göktürk Yazıtlarını okursanız mana itibariyle Fatiha i Şerif ve İhlas Sürelerinin tercümesi olduğunu görürsünüz. İslam Öncesi yazıtlarda İslamı ve Yüce Yaratıcıyı uydurma dini! Kaynaklardan çok daha öz ve de içten anlattıklarını görürsünüz.

Şimdi diyeceksiniz ki "Biz bekliyoruz Orhangazi ya da bölgenin sorunlarından nasıl kurtulacağımızı anlatan bir yazı kaleme alacaksın ama konuyu nerelere getirdin!" yüzeysel bakışta haklı olmakla birlikte özde bu düşünce yersiz bir düşüncedir. Zira sorunun kaynağına inmeden çözümü bulmak mümkün değildir canlar.

Yaşadığımız tüm sorunların çözümünü özümüzde bulabiliriz. Özün de özü Yüce Yaratıcının izni olmadan yaprak bile kıpraşamayacağını bilmektir. Bunu bilirsek karşınızda size silah doğrultmuş bir katilden bile korkmazsınız. Çünkü bilirsiniz ki Yüce Allah müsaade etmediği sürece o mermi size zarar veremez. Tıpkı ateşe atılan Ceddimiz Hz. İbrahim'e zarar veremeyen o devasa ateş gibi. Yüce yaratıcı "Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!" (Enbiya 69) diye buyurmaktadır.

Görüldüğü gibi Allah dilerse olur, zalim isterse değil. Şimdi lütfen kendimize gelelim ve de sorunların çözümünün bizde olduğunu bilelim. Yerelden genele tüm sorunların çözüm anahtarı elimizdedir. Orhangazi iyi yönetilmiyor. İznik iyi yönetilmiyor. Ülke iyi yönetilmiyor. Dahası siyasi partiler de iyi yönetilmiyor.

Öyleyse lütfen herkes sorumluluk bilinciyle olaylara el atsın. Çaresiz değilsiniz. Çare, sizsiniz. Gelin kendimize güzel bir başlangıç yapalım. Mülkün sahibinin yer yüzünde kendini halife ilan etmesine rağmen def i hacetini bir gün yapamasa pislik içinde kalacak olanlara değil, Yüce Yaratıcıya sığınalım. O zaman Nesimi'nin dediği gibi

Har içinde biten gonca güle minnet eylemem

Arabiyi, Farisiyi bilmem, dile minnet eylemem

Sırati müzre müstakim gözetirim rahimi

Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem

Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem

Bir acaip derde düştüm herkes gider karına

Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına

Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem

Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem

Ey Nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken

Yarın şefaatlarım Ahmedi Muhtar iken

Cümlenin rızkını veren ol gani serdar iken

Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem

Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem

Gül yüzünüzü güldürecek günler dilerim. İrfan Aydın/20 Aralık 2023

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları