HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 24 ARALIK 2025, ÇARŞAMBA

TÜRKİYE’DE AMATÖR SPOR KULÜPLERİ KAN AĞLIYOR

24.12.2025 11:04
TÜRKİYE’DE AMATÖR SPOR KULÜPLERİ KAN AĞLIYOR
TÜRKİYE’DE AMATÖR SPOR KULÜPLERİ KAN AĞLIYOR
Türkiye'de amatör spor kulüpleri, uzun süredir görmezden gelinen yapısal sorunlar, yetersiz destekler ve artan ekonomik yükler nedeniyle tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Sahada gençleri spora kazandırmaya çalışan, bağımlılıkla, kötü alışkanlıklarla ve sosyal çöküşle mücadelede en ön safta yer alan amatör kulüpler, bugün ayakta kalma mücadelesi veriyor. Gelinen noktada mesele sadece spor değil; doğrudan gençlik, toplum sağlığı ve sosyal bütünlük meselesi haline gelmiş durumda.
Türkiye'de amatör spor kulüplerinin içinde bulunduğu tabloyu anlamak için genel tespitlerden çok, sahadaki somut örneklere bakmak yeterlidir. Sorunlar teorik değil; doğrudan yaşanan, her hafta kulüplerin önüne çıkan ve çoğu zaman geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuran gerçeklerdir.
Birçok Anadolu ilçesinde faaliyet gösteren amatör futbol kulüpleri, sezon başında liglere katılmak için yalnızca lisans ve evrak masraflarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Sporcu lisans bedelleri, sağlık raporları, transfer işlemleri ve federasyon harçları toplandığında, daha sezon başlamadan kulüplerin kasasından ciddi meblağlar çıkmaktadır. Bu giderleri karşılayamayan kulüpler, genç sporcuların lisanslarını ailelerine yaptırmak zorunda kalmakta; bu durum ise dar gelirli aileler için sporu erişilemez hale getirmektedir.
Ulaşım giderleri çarpıcı bir başka örnektir. Bölgesel amatör liglerde ya da yerel amatör liglerde deplasmana giden bir takımın sadece bir maç için ödediği otobüs ücreti, kulübün aylık bütçesini aşabilmektedir. Yakıt fiyatları ve araç kiralama bedelleri nedeniyle bazı kulüpler, deplasmana kendi imkanlarıyla, özel araçlarla veya eksik kadrolarla gitmek zorunda kalmaktadır. Bu nedenle sahaya çıkamayan, hükmen mağlup sayılan ya da ligden çekilen kulüp sayısı her geçen yıl artmaktadır.
Tesis yetersizliği, özellikle büyük şehirlerin çevre ilçelerinde dramatik boyutlara ulaşmıştır. Aynı sahayı paylaşan çok sayıda kulüp, haftada bir ya da iki gün, geç saatlerde antrenman yapabilmektedir. Okuldan çıkan genç sporcuların gece saat 22.00'den sonra antrenmana çıkması artık olağan bir durumdur. Aydınlatması yetersiz sahalarda yapılan çalışmalar, sakatlık riskini artırmakta, ailelerin çocuklarını spordan uzaklaştırmasına neden olmaktadır.
Malzeme eksikliği de amatör sporun kanayan yaralarından biridir. Birçok kulüpte forma setleri yıllardır yenilenmemiştir. Sporcular, bir önceki sezonun yıpranmış formalarıyla sahaya çıkmakta, krampon ve eşofman gibi temel ihtiyaçlar tamamen kişisel imkanlarla karşılanmaktadır. Bazı kulüpler, maçlara farklı renk çorap ve formalarla çıkmak zorunda kalmakta, bu durum amatör sporun içine düştüğü tabloyu gözler önüne sermektedir.
Antrenörler açısından bakıldığında tablo daha da çarpıcıdır. Lisanslı, belgeli antrenörler aylarca ücret alamadan görev yapmaktadır. Bazı kulüplerde antrenörler yol parasını dahi kendi cebinden karşılamaktadır. Buna rağmen haftanın her günü sahada olan, gençlerin sadece sportif değil sosyal gelişimiyle de ilgilenen bu insanlar, sistemin görünmeyen yükünü taşımaktadır. Sosyal güvencesi olmayan, emeğinin karşılığını alamayan antrenör profili, amatör sporun geleceği açısından ciddi bir risk oluşturmaktadır.
Yerel yönetimlerin yaklaşımı da somut örneklerle eleştirilmektedir. Bazı belediyeler amatör kulüplere yıllık sembolik yardımlar yaptığını açıklamakta, ancak bu yardımlar çoğu zaman birkaç top ya da sınırlı sayıda eşofmanla sınırlı kalmaktadır. Hangi kulübe, ne zaman, ne tür bir destek verildiği konusunda şeffaflık sağlanmadığı için kulüpler arasında adaletsizlik algısı oluşmaktadır. Desteklerin kişisel ilişkilere göre şekillendiği yönündeki yaygın kanaat, amatör spor camiasında ciddi bir güven sorunu yaratmaktadır.
Merkezi destek mekanizmaları da sahadaki ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Türkiye Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından duyurulan proje ve yardım programları, çoğu zaman bürokratik şartlar nedeniyle küçük ve imkânsızlık içindeki kulüplerin erişemeyeceği bir noktada kalmaktadır. Belgeler, başvuru süreçleri ve kriterler, profesyonel kadrosu olmayan amatör kulüpler için aşılması güç engellere dönüşmektedir.
Merkezi yönetim cephesinde de tablo farklı değil. Sporun tabana yayılması sıkça dile getirilen bir hedef olmasına rağmen, uygulamada amatör kulüplerin sorunlarını çözecek sürdürülebilir bir model ortaya konulamıyor. Proje bazlı, geçici ve bürokrasiye boğulmuş destek mekanizmaları, kulüplerin günlük ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak kalıyor. Türkiye Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından açıklanan destek programları, çoğu zaman sahaya yansımıyor ya da sınırlı sayıda kulübü kapsıyor.
Bu şartlar altında amatör spor kulüpleri sadece sportif faaliyet yürütmüyor; aynı zamanda sosyal bir görev üstleniyor. Mahallelerde, kırsal bölgelerde ve dezavantajlı alanlarda gençleri sokaktan alıp sahaya taşıyan bu kulüpler, suçla, bağımlılıkla ve umutsuzlukla mücadelede önemli bir rol oynuyor. Ancak bu yük, tek başına gönüllülükle ve fedakârlıkla taşınabilecek bir yük olmaktan çoktan çıkmış durumda.
Kulüp başkanları, yöneticiler ve aileler artık aynı soruyu soruyor: Bu düzen böyle ne kadar devam edebilir? Kişisel fedakârlıklarla, borçlanarak, eşten dosttan toplanan paralarla bir spor sistemi sürdürülebilir mi? Gençlerin geleceğini ilgilendiren bir alanın, tamamen kişisel çabalarla ayakta kalması ne kadar doğru?
Türkiye'de amatör spor kulüpleri kan ağlıyor ifadesi bir abartı değil, sahadaki gerçeğin net bir özetidir. Eğer amatör spor çöküşe terk edilirse, bunun bedelini sadece kulüpler değil, toplumun tamamı ödeyecektir. Sporun tabanı çökerse, üst yapının ayakta kalması mümkün değildir. Bugün görmezden gelinen amatör kulüpler, yarının telafisi mümkün olmayan sosyal sorunlarının başlangıç noktası olabilir.
Bu nedenle amatör sporun, günübirlik desteklerle değil; kalıcı, adil ve şeffaf bir sistemle ele alınması artık bir tercih değil, zorunluluktur. Aksi halde Türkiye'de amatör spor sadece kan ağlamaya devam etmeyecek, sessizce yok olacaktır.
Tüm bu örnekler, amatör spor kulüplerinin neden kan ağladığını açıkça ortaya koymaktadır. Sorun birkaç kulübün değil, ülke genelinde binlerce kulübün ortak sorunudur. Bu tablo değişmediği sürece amatör sporun ayakta kalması, yalnızca birkaç fedakâr insanın omuzlarına yüklenmiş bir mücadele olarak devam edecektir.
Muharrem Değirmen Özel Haber / 3. Göz HRA
 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.