Üçüncü Göz Gazetesi: Şiir yazamadık ama şiir gibi bir seçim yaptık..

   TOKİ'nin konut teslim töreni. Cumhurbaşkanı uzaktan bağlanarak, sahnedeki kadıncağıza soruyor:

--Dairenizi gördünüz mü?

    Şu an görmedik..

Görmediği, yerini bilmediği, belki de hiç göremeyeceği dairenin anahtarını bakanın elinden alırken, yanındakilerin baskısıyla, cumhurbaşkanın sorusu üzerine gördüm, çok güzel, Allah devletimize "zevel" vermesin diyor..

İşte onun da bir oyu var, senin de..!

"Bir sayın Bakanımız."

"THY, TCDD, GSM operatörlerinde, sinema ve tiyatrolarda, PTT Kargo'da emeklilerle özel indirimler ve kampanyalar başlatacağız." demiş.

   Bırakın sinemayı tiyatroyu, emekli marketin önünden geçemiyor..

Ağam bizimle eğlenir işte..

   Beri taraftan;

   Seksenine merdiven dayamış, deseler örnek bir Müslüman göster, onu göstereceğim insanlardan biri.! O da yalan, dedikodu, iftira kervanına katılmış. İktidara yalakalık yapma peşinde. Sorsan safını belli ediyor. Ah be safım, şeytan seni saflarına dahil etmiş, haberin yok. Kendime kızıyorum, senin içindeki şeytanı görememişim.

   "Nakitoğlu" Hoca efendi ise TV'de fetva veriyor:

Dişleri fırçalamak orucu tehlikeye düşürür.

   Yalan, dedikodu, gıybet, iftira, kul hakkı yemek orucu bozmuyor ama dişleri fırçalamak orucu tehlikeye düşürür he..

   Ülke Öyle bir hale geldi ki;

Çalarak zengin olanlar, çalışarak fakir kalanları yönetiyor.

********

   Kurtarıcı olarak getirilen maliye bakanımız göğsünü gere gere açıklama yapıyor:

   "Dünya Bankası ile yürüttüğümüz verimli iş birliği kapsamında 1,5 milyar dolarlık kaynak temin ettik"

   Uluslararası piyasalardan da 500 milyon dolar borçlandık..

   Yahu IMF'ye 5 milyar dolar borç veren siz değil miydiniz? Üç beş kuruş için ortalığa niye düştünüz? Ondan sonra, döviz kuru niye inmiyor, dövize talep niye var?

   Tabii olacak, TL'yi pul ettiniz. Merkez Bankası döviz rezervlerini "eksi 60 milyar" dolara indirdiniz.

   Öte yanda iktidarın küçük ortağı olan bir Vekil Efendi konuşuyor:

   Emekliye büyük bir müjde veriyor.!

   Vekilinizi can kulağıyla dinleyin.

"Bizim de bir şey yapmamız lazım. Domates mi yetiştiririz, su mu satarız, başka bir şey mi satarız... Aile ekonomimize 10 bin lira ek gelir getirecek ikinci ek bir iş..." diyor..

   Seni gidi uyanık, ekonomiyi batıran zaten hak etmeden aldığınız ve dağıttığınız ballı maaşlar..

   Aslında ülke çökmedi, ülkeye çöktüler.

Ekonomi çökmedi, ekonomiye çöktüler.

   Emekliliğine ramak kala kendini Daire Başkanı yaptıran ve birkaç ay sonra da ballı emekli maaşı ile emekliye ayrılan çok bilmiş bir uyanık vaaz veriyor: ..!

   "Enflasyona bakarak sandıkta oy vermezmiş, derdi midesi değilmiş."

Sizin mide derdiniz yok ki. Ülkenin ambarı sizin midenize ve cüzdanınıza boşalmış zaten muhterem.!

   Eleştiren ve ciyaklayan yandaşlara bakıyorsun:

İktidar otunu, suyunu kesince cırlayan ve ot verdikçe sırnaşan tipler. Ülkenin kaderini bunlar belirliyor..

   Sohbet esnasında bir fanatiğe:

   Hırsızlık, yolsuzluk var diyorum, eskiler de yapıyordu diyor. Sanırım, bizimkiler "daha iyi yapıyor" demek istiyor.?

   Muhtar adaylarına bakıyorsun:

Muhtar adayı diyor ki; herkes düştü 17 bin liranın peşine. Peki kardeş sen neyin peşindesin diyorum, susuyor.

   Yüksek kademeden emekli olan tuzu kuru bir troll, kirasını ödeyemeyene akıl veriyor.! Ballı emekli maaşını alıp keyif çatıyor ama on bin lira emekli maaşı alan vatandaşlara da sakın dinsiz CHP'ye oy vermeyin, ekonomi kötü durumda, akıllı olun diye nasihat ediyor.

Tabi tabi, zeki çocuk..

   EYT'yi CHP çıkardı, kur korumalı mevduata milyarlarca lira faizi CHP verdi, M.B. politika faizini %50 artı 3'e CHP çıkardı, doları 33, motorini 45 lira CHP yaptı.128 milyar doları CHP iç etti. Allah bu CHP'yi kahretsin.. Nedir bu CHP'den çektiğimiz.

   2000 yılı öncesi "bakanlarla" yeni "bakanları" gözünüzün önüne getirin, hangileri daha iyi "bakıyor.?"

   Bu arada İstanbul mu dedi birisi?

   Hiç sormayın.!

17 bakan, bir Başkan bütün devlet imkanları ile İstanbul'da İmamoğlu'na karşı.. Yahu ne İstanbulmuş be.

   Bütün bu Ahval-ü şerait içinde sonuç:

Bu seçimde nihayet;

Yalan, iftira, utanmazlık out.

Dürüstlük, Adalet ve mütevazilik in.

   Şiir yazamadık ama şiir gibi bir seçim yaptık..

Mustafa AYDIN / diğer yazıları