Shrinkflasyon

05.02.2024 00:00

   Döviz kurunu ve akaryakıt fiyatlarını kontrol altına almadan enflasyonu kontrol edemezsiniz. Milletin aklıyla alay etmeyin. Bekâ mı dedin?

   Bekâ nedir?

Hayatta kalma ya da var olmaya devam etme yeteneğidir.

   Zekâ nedir?

İnsanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümüdür.

   Bunlardan çıkarım:

Bu ülkenin sorunu bekâ meselesi değil, zeka meselesidir.!

   Bir arkadaşım mesajı atmış:

Hep eleştirerek yanlış yapıyorlar diyorsun. Öyleyse bize doğrusunu göster abi.

Kardeş, Hâşa size Allah doğruyu gösterememiş, ben nasıl göstereyim.

   Geçmişteki bütün iktidarlar kriz dönemlerinde, sadece enflasyona odaklanırlardı. Bunlar ise sadece enflasyonu unutturmaya odaklanıyor.

   Ekonomide bir nostalji yazıyoruz, on yıllardır dünyada unutulan ekonomik tabirleri yaşayarak hatırlıyoruz:

Skimpflasyon

Ürünün fiyatı aynı kaldığı halde boyut, ağırlık ya da hacminden çalmaya "shrinkflasyon" deniyor lktisatta.

   Üreticinin ürünün kalitesinden çalmasına ise; "Skimpflasyon" deniyor..

   Bizde ise şu an:

Ürünün kalitesinden, boyutundan, ağırlığından ve hacminden çalıyorlar, yetmedi bir de fiyatını yükseltiyorlar. Bunun iktisat biliminde bir tanımı yok.

   Sanırım buna da halk dilinde si***den aşağı Kasimpaşa deniyor..

   Geliyor gelmekte olan ama görmüyor görecek olan..

   Gecen hafta perşembe günü bir arkadaşım, faizi kaç yaptılar abi? haberin var mı dedi.

Yoo dedim, artık ilgilenmiyorum. Bu saatten sonra kaç yaparsalar yapsınlar.

   Hastamız neleri yesin, neleri yemesin Doktor?

--Hasta ölecek, artık ne si***i yerse yesin, ben perhiz verdiğimde tutmadı ki.

   İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayları, seçilirse;

Çorba dağıtacak, salep dağıtacakmış..

Sanırım yakında gazoz da dağıtır.! Bir de Röpteşambır giyerse tamamdır..

   Boğazında altın zincir aramayın, boğazında da hamayil olacak sanırım..

   Bir avuç çay '100 gram' 25 TL. Çay keyfi yapacaksın hee.. Ucuzu var diyen, çöp çaycılar çıkacaktır tabii ki.

Onlar alışık. Biz de onlara alıştık..

Yanında simit mi dedin? Tanesi 10 lira uşuğum.. Biz memur muyuz ki öyle keyif yapalım?

***

   Bu arada:

NATO'ya hoş geldin İsveç Kanka..

Bu kadar dönek siyasetçi, bu kadar yalaka ve fırıldak seçmen kitlesi, Afrika'da ki kabile devletlerinde bile yoktur..

   Aklıma Stockholm sendromu hastalığı geldi..

İsmini, 1973 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'da yaşanan bir banka soygunundan almaktadır.

   1973 yılında şartlı tahliye edilen bir hükümlü olan banka soyguncusu Jan-Erik Olsson, başarısız bir soygun sırasında İsveç'in Stockholm kentindeki en büyük bankalardan biri olan Kreditbanken'in dört çalışanını (üç kadın ve bir erkek) rehin alır.

   Kendisine yardımcı olması için arkadaşı Clark Olofsson'un hapishaneden serbest bırakılmasını talep eder. Rehineleri altı gün boyunca bankanın kasalarından birinde tutarlar.

   Rehineler serbest bırakıldıklarında, hiçbiri mahkemede rehin alanlara karşı tanıklık etmezler; bunun yerine onların savunmaları için para toplamaya başlarlar. Hatta rehin alınan kadınlardan bir tanesi nişanlısını terk eder ve bir ilişkiye başlamak için soygunculardan birinin hapisten çıkmasını bekler.

   Stockholm polisleri İsveçli bir kriminolog ve psikiyatrist olan Nils Bejerot'dan durumu analiz etmek için yardım isterler. Bejerot rehinelerinin beynin yıkandığını belirtir ve bu duruma soygun girişiminin gerçekleştiği Norrmalmstorg Meydanı'nın adını verir fakat İsveç dışında Stockholm sendromu olarak tanınır.

   Stockholm sendromunun gelişiminde görülen rehin alan kişi ve rehine arasındaki bu anlaşılması zor bağın temeli, rehinenin duyduğu minnettarlık, sempati ve bunlara bağlı gelişen sadakattir.