AK Partisi, infaz yasasını sırtını MHP'ye dayayan yargı çetesi ve APO'nun emir eri DEM’e kurban etmemelidir
14.10.2025 10:00
Bakmakla görmek aynı şey değildir. Bazen çok iyi baktığınız tarafta olup bitenleri göremeyebilirsiniz. Tıpkı infaz yasası düzenlemesinde olduğu gibi herkes AK Partisi'ni suçlarken olayın gerçek faillerinin en çok bağıranlar olduğunu görememek gibi.
Sözü hiç uzatmadan net söyleyeceğim.
İki yılı aşkın süredir Adalet Bakanlığının ısrarla haksızlık var ve düzeltilmesi gerekir dediği infaz düzenlemesi her yönüyle ve de en ince ayrıntılarıyla hazır olmasına rağmen yürürlüğe konamaması başta Adalet Bakanı Hüseyin Yılmaz Tunç olmak üzere AK Parti kurmaylarını sözlerini tutmaz bir hale soktu. Dahası infaz yasasını en çok dillendiren siyasi partiler MHP ve Dem olmasına rağmen yasayı engelleyen taraf da onlar oluyor.
AK Parti kurmaylarının onayladığı, CHP ve İYİ Parti'nin genel olarak kabul ettiği Adalet Bakanlığının hazırladığı infaz yasası bir türlü hayata geçirilemiyor. Geçen yıl evde infaz, kamuda çalışarak infaz, hafta sonu infaz, 65 yaş üstü ve hasta mahkumların infazı dahil en ince ayrıntısına kadar hazırlanan infaz düzenlemesi son anda geri çekilmişti. MHP'li Fethi Yıldız ve Dem Parti kurmaylarının kameralar önünde şov yapma malzemesi olan infaz düzenlemesini sanki AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan istemiyor gibi hava oluşturuldu.
Oysa ki hakikat bunun tam zıttıdır. 5 yıldır takibinin yaptığı yargı çetesi her geçen gün gücünü arttırarak yargıya olan güveni sıfıra çekiyor. İnfaz düzenlemesinin konuşulup fakat faaliyete geçmesini istemeyen yargı çetesi maalesef gücünü MHP içindeki etkili isimlere dayandırdığı için fütursuzca faaliyetlerini yürütebiliyor.
İnfaz yasası ne kadar çok konuşulursa ve de son anda geri çekilirse yargı çetesinin ağına o kadar çok kurban düşüyor. Oysa ki devlet erkanının sözü Tanrı buyruğu gibi sağlam olmalıdır. Bizler devleti baba bilir, böyle inanırız. Türk toplumunda devlet adamının sözünden dönmesi diye bir tabir yoktur. Söz verilmişse üstte mavi gök çökmeyip alta yağız yer delinmedikçe bu sözden dönülmez.
Peki bize ne oluyor ki 2 yıla aşkın süreden beri neredeyse her hafta yürürlüğe gireceği söylenen infaz düzenlemesi son anda geri çekiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bile bir an önce düzenlenmeyi imzalamak için bekliyorum demesine karşın görünmeyen eller Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'u da zor duruma bırakarak mutlu geciktiriyorlar. Aslında burada yazdığım konular herkesin çok iyi bildiği fakat dillendirmekten korktuğu konulardır. Yargı çetesi milyon dolar karşılığında dosya bozarken infaz düzenlemesinin çıkmasını ister mi? Elbette ki istemez.
Totalde milyar dolarlara varan bir rant bu ranttan MHP Genel Merkezi'nde görevli bazı siyasetçilere pay veriliyor mu? Veriliyorsa kimlere ve hangi kurumlara nasıl dağıtılıyor? Bu kirli ve karanlık kara parayla ne tür karanlık operasyonlar yaptırılıyor? Sayın Bahçeli sonrasını dizayn etmek isteyen bu karanlık eller genel başkanlığa kimi hazırlıyorlar? Sinan Ateş Türk aslında bu kirli para ve kirli çete nasıl rol aldı? Tüm bu ve daha fazla sorulacak soruların cevaplarını elbette ki bilenler biliyor. Bilmeyenlere de devletin her daim 18 yaşında olduğunu hatırlatmak isterim. Birileri sırtını derin devlete dayamış olsa da kadim Türk devlet yapısı derin, sığ tüm oluşumları boşa çıkaracak donanıma sahiptir.
Onların bir oyunu varsa elbette ki dayanağı Allah olanların da bir oyunu vardır. Hem onlar oyun kuranların en hayırlılarıdırlar.
Gelelim DEM partinin demsiz çay muhabbetine. Kameralar önünde mahkum haklarını savunur görünen DEM heyetinin samimiyetsizliğini her hallerinden belli oluyor. Rahmetli Sırrı Süreyya Önder'in şehit edilmesiyle iyice meydanı boş bulan DEM yönetimi İmralı canisinden başka mahkum tanımaz olmuş. Varsa yoksa terörist başı Abdullah Öcalan'ın ne isteyip ne istemediği.
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin bile hakkını teslim edip bir an önce çıkarılması gerektiğini belirttiği Selahattin Demirtaş, APO'nun kaprislerini emir kabul eden DEM heyetinin samimiyetsizliği yüzünden 8 yılı aşkın süredir tutsak. Çünkü halk ile bütünleşmiş bir Kürt siyasetçi ne katil İsrail'in arzımevhut inancına ne de ateist anlayışa hizmet edemez. Kürt halkı evladından geçer ama inancından asla taviz vermez.
Kürt halkı Müslümandır ve de bunu hiçbir iradenin değiştirmesi mümkün değildir. Abdullah Öcalan ve arkasındaki derin yapı istiyor diye Kürtler ne Yahudileri bağrına basar ne de ateizmi benimserler. Boşuna kimse uğraşmasın. Zaten onun içindir ki Selahattin Demirtaş'ın talihesi bu kesimlerin işine gelmemektedir. Ellerinden gelse Sayın Demirtaş'ı bir kaşık suda boğarlar. Fakat korkarım ki rahmetli Sırrı Süreyya Önder'e yapılanın aynısını Sayın Demirtaş'a yapacaklar.
Bu konuda çok dikkatli olunmalıdır. Sırtını MHP'ye dayayan yargı çetesi ve derinlerin kontrolündeki Abdullah Öcalan'ın bir dediğini iki etmeyen dem heyetinin ezdiyenlerinin faturası AK Parti'ye çıkarılıyor. Başta Sayın Erdoğan olmak üzere gerçek AK Partili yöneticilerin buna dikkat etmeleri gerekir.
Şunu da ilave etmek isterim ki AK Parti içindeki AKP'lilerin ittifakı da bu çetelerle olur. Gemiyi ilk önce fareler terk eder. İnfaz yasası bir an önce yürürlüğe konmalıdır. Aksi halde bu dalga önce AK Parti'yi sonra da Cumhur İttifakı'nı darmadağın edecek güçtedir. Mazlumun ahı devirir şahı. Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç'un altını oymak isteyen AKP'li kurmaylara şimdilik Adalet Bakanlığı yolu kapatılmış olsa da son gülenin kim olacağını zaman karar verecek.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.