HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 23 AĞUSTOS 2025, CUMARTESİ

Kul Ve Kamu Hakkı

20.08.2025 00:00
Hak, korunması, gözetilmesi ya da sahibine ödenmesi gerekli olan maddi veya manevi imkân, pay, eşya ve menfaatler; görev, sorumluluk, borç gibi anlamlarda da kullanılmıştır.

Kul hakkı, bir Müslümanın diğer insanlara karşı yapması gereken görevlerini yapmaması veya onlara karşı yapmaması gereken bir fiili işlemesi neticesinde hâsıl olan hakka denir.

Kul Hakkının Önemi:

Kul hakkı İslam dininde ana konular arasında yer alır ve haklara riayete edilmesi hususunda uyarılar yapılır.

Rabbimiz;

"Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hâkimlere (idarecilere veya mahkeme hâkimlerine) vermeyin."

(Bakara,188) buyuruyor.

Rasûlüllah (s.a.v) de şöyle buyurmuştur:

"Yemin ederek bir Müslümanın hakkını alan kimseye, Allah cehennemi vacip kılar, cenneti de haram eder."

Kul Hakkının Affı Yoktur:

Kul hakkı üzerinde o kadar titizlikle durulmuştur ki sahibinden helallik almadıkça affı söz konusu olmamıştır.

Şehitler dahi bu kapsamdadır.

Ebû Katâde (r.a) anlatıyor:

Rasûlüllah (s.a.v)ashabın arasında ayağa kalkarak, onlara, Allah yolunda cihadın ve Allah'a imanın amellerin en üstünü olduğundan bahsetti.

Ashâbdan bir kişi ayağa kalkarak şunu sordu:

"Ya Rasûlallah! Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu şehitlik benim günahlarıma kefaret olur mu, ne dersiniz?"

Rasûlüllah (s.a.v) şöyle cevap verdi:

"Evet, eğer sabrederek, karşılığını sadece Allah‟tan umarak, cepheden kaçmaksızın Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına kefaret olur"

Sonra Rasûlüllah (s.a.v) şöyle: "Nasıl demiştin?"

Adam:

Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu şehitlik benim günahlarıma kefaret olur mu, ne dersiniz" demiştim.

Rasûlüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Evet, eğer sen sabrederek, ecrini sadece Allah‟tan bekleyerek ve cepheden kaçmaksızın, Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına kefaretolur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana Cibrîl söyledi."

Kul Hakkının Ödenmesi:

Kul hakkının önemi sebebiyle hayattayken helallik alınması gereklidir.

Rasûlüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin.

Yoksa kendisinin salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir) Şayet iyilikleri yoksa kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir."

Kamu Hakkı:

Devlete ait olan veya herkesin ortağı bulunduğu bir tüzel kişiliğin bütün malî ve idarî menfaatlerini bir arada tutan ve korunmasını gerektiren değerlerdir.

Buna geçmişte "Beytü‟l-Mâl", çağımızda ise "Hazine veya Kamu Malı" denilmektedir.

İslamî literatürde, kamu malını zimmetine geçirmeye "gulûl" adı verilmektedir.

Gulûl, İslâm hukukunda "devlet malına hıyanet etmek, kamu malını zimmetine geçirmek, mülkiyeti millete ait olan devlet hazinesinden veya ganimetlerden gizlice almak, özellikle de taksim edilmeden önce savaş ganimetin den bir şey çalmak" şeklinde tanımlanmıştır.

Kamu hakkını ihlâl ve kamu malından çalmak hıyanettir.

Kur'an'ı Kerim'de konuyla ilgili şöyle buyrulur:

"…Kim emanete hıyanet ederse (ganimet veya kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir."

(Âl-i İmran,161)

Kamu Malını Zimmetine Geçirmek:

Hz. Ömer (r.a) anlatıyor:

Hayber gazasının sonra ashabdan bazıları Rasûlüllah (s.a.v)'e gelerek:

"Filân şehîd, filân şehittir", dediler.

Nihayet bir adamın yanına uğrayarak (onun hakkında da) "filân şehittir", dediler.

Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Hayır! Ben onu (ganimetten) aşırdığı bir hırka yahut bir abadan dolayı cehennemde gördüm." dedi.

Kamu malından çalmanın vebali öylesine büyüktür ki, Rasûlüllah (s.a.v), kamu malı çalmış kimselerin cenaze namazlarına katılmamıştır.

Şöyleki;

Hayber Savaşı sırasında ashabdan biri öldürülmüştü. Rasûlüllah (s.a.v)'e haber verildi.

Rasûlüllah (s.a.v), "Arkadaşınız üzerine namaz kılın!" buyurdu. Hz. Peygamber'in bu sözü üzerine, halkın çehresi değişmişti.

Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v) olaya şöyle açıklık getirdi: "Arkadaşımız, Allah için cihat sırasında ganimetten çalmıştı!" Bunun üzerine, vefat eden kişinin eşyasını karıştırdık. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi çalmış olduğunu gördük."

Kamu Hakkını İhlal Edenler:

1-Kamu Arazilerini İşgal Etmek, Üzerine Bina İnşa Etmek:

Hazine, belediye, vakıflar ve çeşitli kamu kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri şahsî menfaatler doğrultusunda kullanmak, üzerine izinsiz olarak bina inşa etmek kamu malını çalmanın bir çeşididir.

Çünkü kamu malı kapsamı içinde yer alan araziler, devlet adına tüm vatandaşların ve gelecek nesillerin malıdır.

Halkı temsil eden devletin izni olmadan alınan kamu arazisi gasp edilmiş demektir.

2-Kaçak Elektrik Ve Su Kullanmak:

Toplumsal duyarlılığımızı ve ahlâkî değerlerimizi kaybettikçe yolsuzluklar baş göstermekte, her kademede devlet malı yağmalanmakta, rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, vergi kaçakçılığı, kaçak su ve elektrik kullanımı gibi yüz kızartıcı durumlar ortaya çıkmaktadır. Yine kaçak su kullanımının da aynı şekilde yaygınlaştığı ve bedelinin de dürüst

vatandaşlar tarafından ödendiği yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır.

Bu bakımdan kamu hukuku içinde yer alan elektrik ve suların kaçak olarak kullanılması caiz değildir.

Elektrik ve suyu kaçak kullananların, bu ülkede yaşayan bütün fertlerle teker teker helâlleşmeleri gerekir.

Ancak tüyü bitmemiş yetimlerin de hakları olan bu kamu mallarının sahiplerini bulup onlarla helâlleşebilmek neredeyse imkânsızdır.

3- Devlet Aracını Özel İşlerde Kullanmak:

Devletin vatandaşa hizmet için teslim etmiş olduğu araçların özel işlerde kullanılması da kamu hakkıdır.

Bir Kıssa:

Hz. Ömer halifeliği döneminde; geç vakit mumunu yakmış evinde çalışırken bir kişi ziyaretine gelir; selamını verir, ancak selam alınmaz.

Ziyaretçi bir anlam verememekle beraber bir kenara çekilir ve beklemeye başlar.

Bir süre sonra Hz. Ömer önündeki mumu söndürüp bir başka mum yakar ve selama yanıt verir.

Ziyaretçi yaşadıklarından ötürü şaşkındır. Kendini tutamaz, sorar.

 Aldığı yanıt tüm zamanlardaki her yönetici için son derece önemli, üstelik anlamlıdır:

"Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı.

O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mesul olurdum.

Seninle devlet işi konuşmayacağımız için, kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle konuşmaya başladım."

4- Vergi Kaçırmak, Vergi Vermemek:

Vergi borcunu ödememek ya da vergi kaçırmak da önemli bir kamu hakkı ihlâlidir. Her insanın, vatandaşı olduğu ülkeden beklediği hakları olduğu gibi, yerine getirmekle yükümlü olduğu görevleri de vardır.

Vergi de bu görevlerden biridir.

Çünkü toplum hâlinde yaşamanın insanlara yüklediği belli birtakım hak ve sorumluluklar vardır.

Bu sorumlulukların temel dayanağını kamu yararı teşkil etmektedir.

Toplumu teşkil eden bireylere fert olarak yüklenen sorumluluklar, onların toplum olarak faydalarına yöneliktir.

Yerine getirilen her sorumluluk, dolaylı ya da dolaysız bir şekilde bireylere hak ve hizmet olarak geri döner.

İhlâl ve ihmal edilen görevler ise, kamu hizmetlerinin aksamasına yol açar.

Bu bakımdan vergi mükelleflerinin yalan beyanda bulunup vergi kaçırmaları veya vergi vermemeleri, o toplumda yaşayan bireylerin haklarının (kul hakkının) ihlâl edilmesidir.

Kişinin, vergi verebilecek güç ve imkâna sahip olmasına rağmen, vergisini vermeyip, başkalarının verdiği vergilerle sunulan kamu hizmetlerinden -katkıda bulunmadığı hâlde- yararlanması da, "nimet ve hizmetten haksız bir şekilde yararlanma" olarak değerlendirilebilir.

Kamu Malının Çalınmasına Göz Yummak:

Kamu malından çalmanın vebal ve günahı sadece bu işi yapanların değil, bu gibilerini koruyup gözetenlerin veya göz yumanların da üzerindedir.

Rasûlüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Kim aşıranı gizlerse, o da ondandır."

Sonuç:

Kamu hakkının kul hakkından daha ağır olduğu herkesin malumudur.

Zira kul hakkı ihlalindebireyden helallik almakla temize çıkarken, kamu hakkında milletin tümünden ayrı ayrı helallik almak gerekecektir.

Bu da mümkün değildir.

Bu sebeple kamu hakkı ihlalinde bir kez değil binlerce kez düşünmek gerekir.

Allah Teâlâ'dan, kul ve kamu hakkından bizi muhafaza etmesini dilerim.

 
Cemil ÖNER / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.