HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

Reis Sedat Peker’den önemli açıklamalar

18.02.2025 15:07
Reis Sedat Peker’den önemli açıklamalar
Reis Sedat Peker’den önemli açıklamalar
Sedat Peker ile MHP'nin ilişkileri, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile kavga ettiği günlerde bozulmuştu. Erdoğan susarken, Bahçeli "Soylu yalnız değildir" demişti.

Derenin altından çok sular aktı.

Soylu, bakanlıktan alındı, aktif siyasetten uzak…

Hatta MHP ile ilişkilerinin bozulduğu ileri sürülüyor.

Peker ise şu günlerde X hesabında Bahçeli ve MHP'lilerle ilgili paylaşımları yapıyor. Örneğin, Bahçeli'nin sağlık durumuna ilişkin MHP'lilerin mesajlarını paylaşması ülkücü harekette olumlu karşılandı.

Önceki gün MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, Peker'in bir özel harekat polisinin tedavisini karşılamasına ilişkin haberi alıntılayarak, "Allah razı olsun. Özel harekat polisimize şifalar diliyorum" diye yazdı.

Yönter'in paylaşımı, Sedat Peker ile MHP arasındaki buzların eridiği şeklinde yorumlandı. Hatta Peker'in Türkiye'ye dönebileceği ifade edildi.

Dün Peker'e ulaşarak, bu soruları kendisine yönelttim.

MHP ile aranızda bir soğukluk vardı. Buzlar eridi diyebilir miyiz?

Ben MHP'de sadece Şefkat Çetin ile sorun yaşadım. Bu da 25 yıl önce. Bugüne kadar sayın Bahçeli ile ilgili hiçbir saygısız kelime kullanmadım. Devlet abi, Başbuğ Türkeş'in makamında oturan, ülkücü hareketin lideridir. Bu vesileyle kendisine Allahtan şifa diliyorum.

Yönter'in paylaşımını nasıl yorumluyorsunuz?

Yönter, ülkücüler tarafından saygı duyulan biri. Siyaseten bir duruşu olduğunu bütün Türkiye biliyor. Yapmış olduğu paylaşımla bunu kanıtladı. Özel harekat polisimizin tedavisiyle ilgili yaptığım katkıyı değerli bulup kamuoyunda bilinmesini sağlayacak bir paylaşım yaptı.

Vaktiyle "Ülkücü değil, Turancıyım" demiştiniz.

Bu açıklamayı yaptığımda muhalif kesimde şu haberler yapılıyordu: "Ülkücü Sedat Peker!" Sanki ülkücülüğü kullanarak, bir şeyler yapıyormuşum gibi… MHP'ye haksızlık yapmamak ve eleştirilerde kendimi korumak için stratejik bir cevap verdim. "Turancıyım" dedim. Zaten Türk milliyetçisinin ülküsü de birleşik Türk devletleri, yani Turan'dur.

Türkiye'ye dönüyor musunuz?

Türkiye'ye dönmem için erken olduğunu düşünüyorum. Dönmemle ilgili ne zaman avukatlarım çalışma yapsa, dilekçe hazırlasa, enteresan bir şekilde Fetullahçı gazeteciler tarafından bu durum öğrenilip hayal ürünü olan şiddet olaylarıyla ismimi anıp süreci provoke ediyorlar.

Üniversiteden mezun olmuşsunuz. Nasıl vakit buldunuz? Neden uluslararası ilişkileri tercih ettiniz?

Bizim işimiz okumak. Hayatımda bir dakika yok ki, boş geçsin. Özel olarak bu bölümü seçtim. Uluslararası ilişkiler çocukluk yaşlarımdan bugüne kadar ilgimi çeken konudur. Şu sebeple: Rahmetli babam eve geldiği zaman, 7-8 yaşlarındaydım, bütün köşe yazarlarını işaretler, "Bunları oku" derdi. İlkin harçlığın teşviğiyle ilgi duymuştum. Abdi İpekçilerin yazıların okuyordum. Bu yüzden Fatih Altaylı bile kafamda genç gazeteci olarak kaldı. Bu konuyla ilgili yazılmış bir çok eseri daha önceden okudum. Master olarak da uluslararası ceza hukuku yapacağım. Son yıllarda yaşadığım süreçten dolayı bilgi sahibi olduğum ve araştırmalar yaptığım için bu alana başvuracağım.

İsmail Saymaz-halktv.com.tr

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.