HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

Verilen sözler bir bir hayata geçiyor, BURFAŞ Orhangazi’de açılıyor

07.10.2024 12:59
Verilen sözler bir bir hayata geçiyor, BURFAŞ Orhangazi’de açılıyor
Verilen sözler bir bir hayata geçiyor, BURFAŞ Orhangazi’de açılıyor
Bursa Büyükşehir Belediyesinin CHP'ye geçmesi ile Orhangazi'ye verilen sözler de bir bir yerine getiriliyor. CHP Orhangazi İlçe Başkanı Berna İL, seçimlerin hemen ardından Mustafa Bozbey'i ziyaret ederek Orhangazi'ye BURFAŞ Cafe açılmasını talep etmişti. Orhangazililere BURFAŞ mağazalarının açılacağının sözünü veren Başkan Berna İL, verdiği sözü yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyor. Orhangazi'den gelen talep ile Başkan Bozbey tarafından BURFAŞ Orhangazi'de hayata geçiriliyor.

Orhangazi'ye verilen BURFAŞ Cafe'nin hayata geçirildiğini ve 11 Ekim 2024 tarihinde açılışının yapılacağının  müjdesini verdi. 

Orhangazi için 2 BURFAŞ Cafe sözü verdiklerini ilkinin Şehit Erhan Öztürk Parkı Alis yürüyüş yolu parkı üzerinde Büyükşehir Belediyesine ait cafede 11 Ekimde açılacağını belirtirken ikinci mağazanın da Ocak ayında Kültür Merkezinde açılacağının müjdesini verdi.

Açılacak olan BURFAŞ tesislerinde ise gerekli incelemeler CHP Orhangazi İlçe Başkanı Berna il, Belediye Meclis Üyeleri, BURFAŞ Genel Müdürü Erhan Pınar ve Genel Müdür Yardımcısı Ertan Yatçı ile birlikte yapılarak eksiklerin tamamlanması için çalışmaların hızlandığı belirtildi. 

11 Ekim tarihinde Bursa'da 15 toplu açılışın olacağını ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'inde Orhangazi'de ki BURFAŞ Cafe'nin açılışına video konferansla katılacağını belirten CHP İlçe Başkanı Berna İL, BURFAŞ Cafe'nin Büyükşehir Belediyesi tarafından işletileceği belirtildi. Açılışa ise tüm halkımızın davetli olduğunu belirten Başkan Berna İl, Orhangazi halkına verilen sözlerin bir bir hayata geçirilmesinin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.