HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 KASIM 2024, PERŞEMBE

Onlar, halktan gelen eziyete sabrederler

10.03.2023 13:24
Onlar, halktan gelen eziyete sabrederler
Onlar, halktan gelen eziyete sabrederler
Bir insanın iç varlığı şahtır, kalp ise onun veziri... Nefis, dil ve diğer duygular ise, onların hizmetçisi...

Kalbin susuzluğunu sır giderir. Mutmainne olan nefis ise, kalpten suyunu alır. Dil ise nefis yolundan sulanır. Arkada kalan duygular ise, dilden su ihtiyaçlarını alırlar.

Dil sağlam ise, kalp de sağlamdır. O fasit ise, kalp de öyledir. Bu hâlde dilini takva ile gemlemelisin ve hezeyan cinsi kelâmdan, dilini tutmalısın; tevbe etmelisin.

Hele nifak hâlinden... Kalbin iyi olmasını dilemek sureti ile dilin fesahat kazanır. Dolayısıyla kalbin...

Dilin sağlam olunca kalbin sağ demektir. Kalp sağlam olunca onun iyilik nuru bütün duyguları sarar.

Bundan sonra konuşmalar, Hak yakınlığını kazananların konuşması gibi olur. O yakınlık hâlinde dil yoktur, dua yoktur, anma yoktur. Dua, zikir, kelâm, uzaklıktadır. Yakınlık hâline gelince orada sükût ve sessizlik vardır. Orada, bir nazar yeter. Geçim için o kâfi...

Allah'ım, bizi, dünyada varlığını kalp gözü ile görenlerden eyle. Âhirette ise baş gözü ile bakanlardan kıl. "Dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Ve bizi ateş azabından koru." (el-Bakara,/201) Âmin.

Veli kulun başlıca işareti halktan gelen eziyete sabırla karşı koymasındadır. Bir de onların hatalarına göz yummasında…

Evliya zümresi halktan gördükleri şeye göz yumarlar. Ve onlardan gelen sese kulak vermezler. Ve halkın arzusunu halka bırakırlar.

Bir şeyi sevmen seni kör ve sağır kılar. Onlar Hakk'ı sever, bu yüzden başkasının hatası onlara gözükmez. Halka güzel söz söylerler. Onlarla iyi geçinirler. Yumuşak davranırlar. Bazen Allah için darıldıkları da olur. Bu darılmaları Hakk'ın öfkesine uyar.

Onlar doktorlardır. Her hastalığı ve şifasını bilirler. Doktor bütün hastaları tek ilaçla tedavi etmez.

Onlar kalp ve mana ciheti ile daima Hakk'ın elinde olurlar. Ashâb-ı Kehf'e benzerler. Sanki onları Cibril (as) bir sağa bir sola çevirir.

Sevgi eli onların kalbini hâlden hâle geçirir. Dünyayı dünya isteyenlere verirler. Âhireti âhiret dileyenlere bağışlarlar. Hak Teâlâ ise kendilerine kalır.

Hiçbir hâlde cimrilik etmezler. Ellerinde dünyalık varsa verirler. Âhiret sevabına dair bir şeyleri varsa onu da esirgemeden verirler. Dünyayı dünyalıktan mahrum fukara zümresine dağıtırlar. Âhireti ise onu aramakta kusurlu kimselere verirler.

Olan işleri yapana bırakırlar. Olmuşları da halka verirler. Kabuk sayılanları halka hibe ederler. Hakk'ın zatından gayri her şey kabuk sayılır. Hakk'ı aramak ve O'na yakın olmak ise özdür.

Bazı büyükler, "İçi bozuklara ancak irfan sahipleri güler yüz gösterir." der.

Evet, o gülen yüzün bir hikmeti vardır; emir verir, yasakları yaptırmaz. Bunlar kolay iş değildir. Bu ağır işe ancak irfan sahibi dayanabilir.

Zahid geçinenler, kulluk ediyorum sevdasına düşenler ve kendilerini Hakk'ı arayıcı olarak kabul ettirme hevesine kapılanlar; iyiliği söylemek ve yasakları yaptırmamak zahmetine katlanmazlar.

İrfan sahipleri merhamet üzeredirler. Hâl böyle olunca niçin asi insanlara rahmet ve şefkat nazarı ile bakmasınlar. Onların makamı tevbe ve istiğfar makamıdır.

İrfan sahibi Hak ahlâkı ile huy güzelliğini bulur ve bütün çabası ise isyankârı, şeytanın ve nefsin elinden kurtarmaya bakar.

Sizin biriniz yavrusunu kâfir eline düşmüş görünce nasıl kurtarmak isterse irfan sahibi de hatalı kulu aynı şekilde kurtarmak ister. Halkın cümlesi irfan sahibinin evladı sayılır.

İrfan sahibi halka hitap ederken hikmet dilini kullanır. Her iyiliği söyler. Sonra kullara bakar, kader ve kazanın hükmünü onlarda görünce hâllerine acır.

Hakk'ın fiil tecellisini onlarda seyreder. Kullara rahmetle bakmaya başlar. Her gördüğünü ilim ve hikmetler kabına aktarır; lakin bu hâlinden kimseye söylemez.

Hâl böyle devam ederken yine de hikmeti icabı kullara emri yasağı söyler, ilim cihetine gitmez, yani işin sır yolunu açıklamaz.

Hak Teâlâ hikmeti icabı peygamberler gönderdi, kitaplar indirdi, korkuttu, çekindirdi. Sebebi kullara bir hüccet yüklemekti. Hâl böyle iken onları cümle hâli ona malum idi." (Abdulkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)


 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.