HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 KASIM 2024, PERŞEMBE

Son sözü "Aleykümselam" oldu

Son sözü "Aleykümselam" oldu

Atatürk'ün "Müsaade Defteri"nden 7 Kasımı 8 Kasıma bağlayan gece:
"Gece yarısı etrafımdakileri tanımıyor. Saat 02.10'da uyanıyor.
11.11.2015 00:00
Son sözü "Aleykümselam" oldu
Son sözü "Aleykümselam" oldu

Son sözü "Aleykümselam" oldu




Atatürk'ün "Müsaade Defteri"nden 7 Kasımı 8 Kasıma bağlayan gece:

"Gece yarısı etrafımdakileri tanımıyor. Saat 02.10'da uyanıyor. Bay Rıdvan'ı çağırıyor, uyuyamadığından şikâyet ediyor: "Hayret Monser" diyor. Bir sigara istiyor, içiyor. Daha bu bitmeden ikinci bir sigara daha istiyor. Onun da yarısını içiyor. Evvela:

"Beni gezdir" diyor, sonra:

"Beni sağ tarafıma yatır" diyor.

"Ört... ört..." diye emrediyor. Rıdvan çıkmak istiyor:

"Nereye gidiyorsun..? Off.. beni kaldır, belki bir sey olur" diyor. Yatırılıyor, uykuya dalıyor. 06.00'da uyanıyor. Süt veriliyor.

"Denizde bir motor sesi var. Bu nedir?" diye soruyor ve tekrar uyuyor.

07.40'ta:

"Rıdvan..!" diye çağıyor. Bir şey ister gibi bir jest yapıyor. Lakin istediğini ifade edemiyor. Nihayet çay istiyor.

Ördek getiriliyor. O esnada:

"Beni kaldır" diye ısrar ediyor.

"Ördek var" deniyor.

"Off... off..." diyor, bir şey söylemek istiyor. Lakin kelimeleri bulamıyor.

Gözleri açık. Ama dalgın. Derece almıyor: 36,5 deniyor. Bir şey söylemiyor. 08.20'de Bay Rıdvan giriyor. Sütlü çay getiriyor, istemediğini anlatmak istiyor. Sözleri bulamıyor. Başka bir şey istiyor, adını bulamıyor. Birçok maddelerin ismi söyleniyor. Nihayet poriçte duruyor. Saat 10.00'da verileceği söyleniyor."

Hasan Rıza Soyak (genel sekreteri)

"O gün gıda olarak saat 06.00'da altı kasık sütlü kahve, 08.30'da beş kasık sütlü çay, 11.00'de bir miktar yulaf unundan poriç, 13.00'te altı kasık süt, 15.10'da biraz çorba ve 17.15'te dört kasık elma suyu almıştı. Saat 18.35'te telefonla fenalaştığını bildirdiler. Telaşla hususî daireye koştum. Yatak odası iç içe olan iki kapısı arasındaki boşlukta Kılıç Ali duruyordu. Odaya girdiğim zaman Atatürk yatağın ortasında oturmuş, iki elini yanlarına dayamış mütemadiyen öğürüyor ve: 'Allah kahretsin' diye söyleniyordu. Ara sıra da hizmetçilerin tuttukları tasa koyu kahverengi pıhtılaşmış kan çıkarıyordu.

"Nöbetçi Doktor Abravaya ile o sırada yetişen Prof. Neşet Ömer İrdelp kendisine yine bir taraftan bazı ilaçlar enjekte etmeye, bir taraftan da buz parçaları yutturmaya başladılar. Bir aralık sağında bulunan tuvalet masası üzerindeki saate baktı; herhalde iyi göremiyordu ki bana sordu: 'Saat kaç?' '07.00 efendim.'

Aynı suali bir iki defa daha tekrar etti, aynı cevabı verdim. Biraz sükûnet bulunca yatağa yatırdık. Başucuna sokuldum: 'Biraz rahat ettiniz, değil mi efendim' diye sordum.

'Evet...' dedi. Arkamdan Neşet Ömer İrdelp yanaşıp rica etti: 'Dilinizi çıkarır mısınız efendim?' Dilini ancak yarısına kadar çıkardı. Dr. İrdelp tekrar seslendi: 'Lütfen biraz daha uzatınız.' Nafile. Artık söyleneni anlamıyordu. Dilini uzatacağı yerde tekrar tamamen çekti. Başını biraz sağa çevirerek Dr. İrdelp'e dikkatle baktı ve: 'Aleykümselâm' dedi. Son sözü bu oldu."

8 Kasım salı aksamı saat 19.00'da, yani dördüncü ponksiyondan tam 30 saat sonra Atatürk son sözünü söyledi ve ikinci ağır komaya girdi. Bu komadan bir daha çıkamayacaktı. O gece Anadolu Ajansı su açıklamayı duyurdu:"Bugün saat 18.30'da hastalık birdenbire normal seyrinden çıkarak şiddetlenmiş ve sıhhî vaziyetleri yeniden ciddiyet kesp etmiştir." Artık bütün ülke onun son saatlerini yasadığım biliyordu. Ama ağlamak ve dua etmekten başka kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.