HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 30 HAZİRAN 2025, PAZARTESİ

Cezaevlerinde Kapasite Alarm Veriyor

3. Göz Medya Genel Koordinatörü İrfan Aydın'dan Çarpıcı Açıklamalar:
 
25.06.2025 10:36
Cezaevlerinde Kapasite Alarm Veriyor
Cezaevlerinde Kapasite Alarm Veriyor
3. Göz Medya Genel Koordinatörü İrfan Aydın, cezaevlerinde artan yoğunluk, yetersiz kapasite ve insan onuruna aykırı yaşam koşullarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Bu sıcak havalarda insanlar nikahlı eşleriyle aynı yatakta yatmakta tereddüt ederken, Adalet Bakanlığı üç erkek mahkûmu aynı yatakta yatırıyorsa bu artık sadece bir yönetim zaafı değil, bir insanlık krizidir" diyen Aydın, Türkiye'deki cezaevi sisteminin sürdürülemez hale geldiğini belirtti.

 "İNSANLIK ONURUNA AYKIRI KOŞULLAR VAR"

İrfan Aydın açıklamasında, son dönemde gerek kamuoyuna yansıyan şikayetler, gerekse cezaevlerinden gelen bilgiler doğrultusunda, birçok tutuklu ve hükümlünün kapasitenin çok üstünde barındırıldığını belirtti. Aydın şu ifadeleri kullandı:

 "Cezaevleri artık barınma değil, istifleme merkezlerine dönüşmüş durumda. Üç kişinin bir yatağı paylaşmak zorunda bırakıldığı, tuvaletlerin vardiya usulü kullanıldığı, havalandırma haklarının bile sınırlı sürelerle verildiği bir ortamda hangi ıslah edici sistemden, hangi adaletten söz edebiliriz?"

 "CEZAEVİ DEĞİL, ZORUNLU TOPLAMA ALANI"

Türkiye genelinde birçok cezaevinde benzer manzaraların yaşandığına dikkat çeken Aydın, ceza infaz kurumlarının asli işlevinden uzaklaştığını dile getirerek şunları söyledi:

 "Cezaevi dediğimiz yerler, suçluyu topluma yeniden kazandırmaya yönelik bir sistemin parçası olmalı. Ama bizde tam tersi bir süreç işliyor. Cezaevleri adeta bir zorunlu toplama alanına dönmüş. Özellikle yaz aylarında kapasitenin kat kat aşılmasıyla ortaya çıkan hijyen sorunları, sağlık hizmetlerine ulaşmadaki zorluklar ve fiziksel sıkışıklık mahkûmların hem ruhsal hem bedensel sağlığını tehdit ediyor."

 "SUÇUN SEBEBİYLE DEĞİL, SUÇLUYLA SAVAŞILIYOR"

Aydın, cezalandırma politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. "Devlet suçla değil, suçluyla savaşıyor. Halbuki asıl mücadele, suçun doğurduğu koşulları ortadan kaldırmakla olur. İşsizlik, eğitim eksikliği, yoksulluk gibi temel sorunları çözmeden sadece cezaevlerini doldurarak bir yere varamayız" dedi.

 "ADALET, YATAK SAYISIYLA ÖLÇÜLEMEZ"

Açıklamasının sonunda Adalet Bakanlığı'na da doğrudan çağrıda bulunan Aydın, şu ifadeleri kullandı:  "Adalet, bir sistemin kurumsal yapısıyla değil, en zayıfına, en çaresizine nasıl davrandığıyla ölçülür. Üç mahkûmu bir yatağa sığdırmak değil, her bireyin insan onuruna uygun koşullarda yaşamasını sağlamak devletin temel görevidir. Bu sistem böyle devam edemez. Cezaevleri patlama noktasında. Gerekli reformlar yapılmazsa, bu sadece mahkûmların değil, toplumun tamamının sorunu haline gelir."

TÜRKİYE CEZAEVİ GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMEK ZORUNDA

İrfan Aydın'ın bu açıklamaları, Türkiye'nin adalet ve infaz sistemi üzerine yeniden düşünmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Cezaevleri yalnızca hükümlüleri değil, devletin adalet anlayışını da yansıtan aynalardır. Ve o aynada bugün görünen tablo, alarm veriyor.

"ADALET ONURLA İNFAZ EDİLMELİDİR"

Türkiye'de ceza infaz kurumlarında yaşanan yoğunluk, sadece barınma sorunu değil, insan hakları ihlali boyutuna ulaştı. 3. Göz Medya Genel Koordinatörü İrfan Aydın, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede hem anayasal haklara hem de uluslararası sözleşmelere dikkat çekerek, yaşanan durumun "devlet eliyle uygulanan insanlık dışı bir muamele" haline geldiğini söyledi.

AYDIN, ŞU İFADELERİ KULLANDI:

 "Ceza infaz kurumlarında her bireyin insanca yaşama hakkı, Anayasa'nın 17. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesi kapsamında devletin koruma yükümlülüğü altındadır. Bir yatağın üç kişi tarafından paylaşılması; yalnızca fiziksel sağlığı değil, bireylerin psikolojik bütünlüğünü de doğrudan tehdit eder. Bu tablo, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre açık biçimde 'aşağılayıcı ve insanlık dışı muamele' kapsamındadır."

AYDIN, CEZANIN İNFAZ SÜRECİNDE BİLE İNSAN ONURUNUN KORUNMASININ ESAS OLDUĞUNU VURGULAYARAK ŞÖYLE DEVAM ETTİ:

 "Adalet, yalnızca cezayı uygulamak değil, aynı zamanda onuru koruyarak infaz etmektir. Devletin gözetimi altındaki her birey, en asgari yaşam koşullarına, insanca muameleye ve fiziksel-psikolojik güvenliğe sahip olmak zorundadır. Cezaevlerinde yaşanan bu manzara, artık vicdanları kanatan bir gerçeğe dönüşmüştür. Bu kabul edilemezdir."

 "BİZ YAKINLARIMIZI CEZAEVİNE GÖNDERDİK

Öte yandan cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü yakınları da durumdan endişeli. Özellikle yaz aylarında kapasite fazlalığı nedeniyle aynı koğuşta 25-30 kişinin kaldığı, yatakların dönüşümlü kullanıldığı hatta bazen üç kişinin bir yatağı paylaşmak zorunda kaldığı iddiaları kamuoyuna yansıdı.

BİR MAHKÛM YAKINI ŞÖYLE İSYAN ETTİ:

 "Eşimle görüşe gittiğimde gözlerinin altı morarmıştı. 'Uyuyamıyoruz, gece ikişer saat sırayla yatakta yatıyoruz' dedi. Biz eşimizi suçu neyse çeksin diye cezaevine gönderdik, ama bu bir infaz değil, açık işkencedir. Ne devletin gözetiminde olan biri bu muameleyi hak eder, ne de aileleri bu zulmü sessizce izlemek zorundadır."

BAŞKA BİR MAHKÛM YAKINI İSE ŞU İFADELERİ KULLANDI:

 "Devletin görevi yalnızca kapıyı kilitlemek değil. Orada kalan insanların canından, sağlığından, onurundan da sorumlu. Bu kapasiteyi bilerek cezaevine yeni insanları koymak, bile bile göz yummaktır. Bir yatakta üç kişi ne demek? Bu sadece fiziksel değil, ruhsal bir yıkımdır."

 "DEVLET HUKUKEN DE VİCDANEN DE SORUMLUDUR"

İrfan Aydın açıklamasının sonunda şunları söyledi:

"Devlet, cezaevinde tuttuğu her bireyin onurunu korumakla yükümlüdür. Kapasite aşımına rağmen gerekli önlemleri almamak sadece fiziksel değil, aynı zamanda hukuki ve vicdani bir sorumluluk doğurur. Bu konu bir siyasi tartışma değil, doğrudan insan hakları meselesidir. Cezaevi sistemi, rehabilite edici işlevini yitirmiş; artık sadece cezalandırıcı, sindirici bir yapıya bürünmüştür. Bu yapının değişmesi elzemdir."Ceza infaz kurumlarındaki bu tablo, yalnızca mahkûmların değil; aynı zamanda devletin adalet anlayışının, toplumsal vicdanın ve hukuk sisteminin aynasıdır. Ve o aynada bugün karanlık bir görüntü yansımaktadır.

Muharrem Değirmen / 3. Göz HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.