HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 30 OCAK 2025, PERŞEMBE

4. Yargı Reformu Stratejik Tanıtım Toplantısı Yorum Yazı Dizisi-1. Bölüm

29.01.2025 00:00
23.01.2025'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 4. Yargı Reformu Stratejik Planını can kulağıyla dinledik ve notlarımızı aldık. Bu önemli konu ile alakalı yıkıcı değil yapıcı yorumlarımı paylaşmak istedim. Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonu ile paylaşılan 4. Yargı Reform Planı genel olarak iyi tasarlanmış ve düşünülmüş gözüküyor. Tabi maddelerin iyi olması içeriğin de iyi ve dolu dolu olduğu anlamına gelmez. Çalışmalarımızın sonucunda oluşmuş görüşlerimi de bu yazımda paylaşacağım.İlk olarak istinaf ve temyiz başvurularına geri dönüşlerin 6 aya düşürülme ve mahkemelerin yargılama esnasında celseyi en fazla 2 ay erteleme hedefi gayet yerinde ve güzel bir hedeftir. Mahkemeler arttırılarak bu hedefe ulaşılabilir kaldı ki 2015'te açıklanan 2. Yargı Reformu Stratejik Planı'nda da "yargı süreçlerinin hızlandırılması" maddesi vardı. O yıldan bu yıla baktığımız zaman Yargıtay'dan 10 yılda dönen dosyalar bile varken şu an bu sürenin ortalama 2-3 yıllara düştüğü bir gerçektir. Bir diğer madde "Ceza adalet sisteminin etkinliği ve caydırıcılığı arttırılacak." Ülkemizde ve tüm dünyada yapılan araştırmalar bize cezaları arttırmanın, suç oranlarının düşmesine en ufak katkı sağlamadığını gösteriyor. Suç işlerken insanların büyük bir kısmı, suçu işledikten sonra alacakları cezayı hesap ederek suç işlemez. Geçtiğimiz 25 yıllık süreçte cinayet cezaları 20 yıldan kademeli olarak 36 yıllara kadar çıkartılmasına rağmen cinayet oranları neden artmaya devam ediyor? Bizim suç işleme ortamını ortadan kaldırmamız gerekiyor. İnsanları suça teşvik eden ortamın yok edilmesi gerekiyor. Ekonomik sebepler, toplumsal ahlak çöküşü, medyada, haberlerde ve siyasette oluşan o vahşi dil bile insanları suça ister istemez teşvik ediyor. Yeşilçam'daki teması aile olan, sevgi olan, kavgalar edilen, boşanılan ama mutlu sonla biten o tatlı filmlerimiz yerini öyle film ve dizilere bıraktı ki insanlar bu kırk yıllık süreçte eve gelen akrabalarına bile temkinle yaklaşır oldu. Bu bile bir suç işleme ortamı oluşturmaktadır. İnsanlar bulamadıkları veya güvenemedikleri adaleti kendileri sağlama düşüncesiyle ne yazık ki silahlara sarıldılar. Öncelikle herkesin ulaşabildiği ve toplumun belirli kısımlarını kayırmayan önünde herkesin eşit olduğu, isimlerin ve makamların önemsiz olduğu hakim ve savcıların HİÇKİMSE tarafından aranamadığı ve ricalarda bulunamadığı bir adalet mekanizması kurulmalıdır.

Ekonomik şartlar düzeltilmeye çalışılmalıdır. Ekonomik şartlar ve imkansızlıklar yüzünden illegal hayatlara giriş gittikçe artıyor. Geçim kaygısı olan, gelecek kaygısı olan ve hatta yarın ne yiyeceğini bilemeyen insanlar suça teşvik ediliyor. Aynı sınavlarla sınanmağımız kimseyi kınamamamız gerekir. Yapmamız gereken bunu önlemek. Yoksa cezalar artmış azalmış bi önemi yok, muhtemelen çoğu insanın bundan haberi bile olmayacak.Bahsi geçen konuyu cezasızlık algısıyla karıştırmamak gerekiyor. Cezasızlık algısı ile zaten çok yüksek olan cezaların daha da yükseltilmesi aynı şey değildir.Tabi ki cezası çok düşük olan bazı suçların cezalarının arttırılması gerekiyor ancak bunların vatandaşlara öğretilmesi şarttır. Ortaokul düzeyine yüzeysel bir "Türk Ceza Kanunu" dersi eklenmesinin, suç oranlarını ve hatta 18 yaşından küçükken işlenmiş suç oranlarını, büyük ölçüde düşüreceğini öngörüyorum. Çünkü suç işleme noktasına gelmiş bir yetişkinden ziyade bir çocuğu incelediğimiz zaman, yapacağı ve hatta yaptığı eylemin cezasını öğrenmek, onu yüksek olasılıkla bu eylemden uzaklaştıracaktır.Buna benzer uygulama ve eğitimler Çin'de ve Japonya'da bulunmaktadır. Dünyayı yeniden keşfetmenin anlamı yok.

Hazır suça sürüklenen çocuklardan (SSÇ) bahsetmişken açıklanan bir diğer madde olan "Suça sürüklenen çocukların korunması ve çocuklar için onarıcı adalet uygulamalarının devreye alınması" nı ele alalım. Gerçekten düşünülmesi bile çok değerli ancak akıl baliğ olmadığı gerekçesiyle oy bile kullandırtmadığımız çocuklarımıza, bir suça sürüklendikleri zaman hem yargılama aşamasında hem infaz aşamasında yetişkin insanlarla aynı muameleyi yapıyoruz. Tek verilen lütuf yargılama aşamasında verilen 1/3 oranında ceza indirimi. Sonra at hapse, yaşı 18 olunca at yetişkin koğuşuna, yat cezanı bitir. Ne açıkcezaevine erken ayrılma hakkı ne bir denetimli serbestliğe erken ayrılma hakkı ne bir kapalı cezaevinde örgün eğitim hakkı... hiçbir şey yok. Ne yazık ki suçun gereği ne ise infazı yetişkin infazı ile birebir aynı yapılıyor. Yine 2015 yılında açıklanan 2. Yargı Reformu'nda olan maddelerden biri de "Çocuk mahkemelerinin güçlendirilmesi ve çocuk adalet sistemine özel düzenlemeler yapılası" idi. Bunu pakete ekleyenler yine iyi niyetle eklemiş ancak uygulama aşamasında, uygulayan arkadaşlar cümleyi tam olarak okudukları anlamda yorumlamış olacak ki çocuk mahkemeleri güçlendirildi ancak çocuklarımız hala çok güçsüz. Çocuk mahkemelerini güçlendirmekten kasıt, çocuk haklarının daha güçlü bir şekilde korunmasıydı ancak ne yazık ki on yıllık süreçte kayda değer hiçbir adım atılamadı. Çocukken karışılmış bir suç ile yaşı dolduktan sonra da yetişkin koğuşuna atılmış bir çocuğa çıktığında daha çok suç işlemeye teşvik edecek bir çevre kazandırmaktan başka bir şey yapmıyoruz. ONLARI GERİ KAZANABİLECEKKEN TEK TEK KAYBEDİYORUZ. Çocuklar bizim canımız, geleceğimiz ve istikbalden emanetimizdir. 18 yaşından önce işlenmiş bir suç, yetişkin bir bireyin işlediği suç ile aynı şekilde infaz edilmemelidir, edilemez. Bu akla da vicdana da aykırıdır. 4. Yargı Reformu ile ilgili söyleceğimiz ve değineceğimiz maddeler devam edecek. Yazı dizisinin ikinci bölümünde görüşmek dileğiyle... 
Vural IŞIK / GÖKKUBBE / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.