HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 NİSAN 2025, PAZARTESİ

Sosyal Devlet, Milli Devlet ve Atatürkçü Duruşun Mirasçısı

14.04.2025 00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'ı kaybedeli tam beş yıl oldu. 2020 yılının Nisan ayında aramızdan ayrılan bu büyük fikir ve dava adamı, sadece bir bilim insanı değil; aynı zamanda halkı için mücadele eden, milletiyle bütünleşmiş, Atatürk ilke ve inkılaplarını hayatının merkezine koymuş bir liderdi.

Haydar Baş, Türkiye'nin en temel meselesinin "devletin halkını öncelemesi" olduğunu savundu. Sosyal Devlet ve Milli Devlet modelini bunun için ortaya koydu. Ona göre güçlü devlet, halkını yaşatandır. Vatandaşını açlıkla, yoksullukla, umutsuzlukla baş başa bırakan bir devlet değil; herkesin insanca yaşadığı bir Türkiye hayali vardı.

Bu hayalin temelinde üretim vardı, adalet vardı, eşitlik vardı. En önemlisi de millet sevgisi vardı. Onun en büyük tutkusu, Türk milletinin ayağa kalkması, yeniden kendi öz gücünü hatırlamasıydı. "Biz bize yeteriz" sözünü yıllar önce o dile getirmişti zaten. Yeter ki bu milletin imkânları millete sunulsun, yeter ki devlet milletin yanında dursun.

Prof. Dr. Haydar Baş, halk için siyaset yapan nadir liderlerdendi. Yalnızca zenginleri düşünen değil, garibanın, işsizin, çiftçinin, emeklinin, annenin, öğrencinin sesini duyuran bir anlayışı vardı. "Her vatandaşa maaş", "Ev hanımına maaş", "Çiftçiye destek", "Milli para politikası" gibi önerileri bugünden bakıldığında hâlâ çığır açıcıdır.

Bu modelin adı, Sosyal Devlet – Milli Devlet'ti. Ancak bu model yalnızca bir ekonomik reçete değildi. Aynı zamanda bir zihniyet, bir duruş, bir milli tavırdı. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu bu sistem, hem sosyal adaleti hem de milli egemenliği esas alıyordu. Yani hem milletin refahını, hem de devletin bağımsızlığını savunuyordu.

Prof. Dr. Haydar Baş'a göre, bir ülkenin gerçek bağımsızlığı, sadece sınırlarının korunmasıyla değil, ekonomisinin ve kültürünün de dış müdahalelere kapalı olmasıyla mümkündür. "Tam bağımsız Türkiye" ideali onun için yalnızca bir slogan değil, bir ömür boyu süren bir mücadeleydi. Türkiye'nin dış borçlara mahkûm edilmesine, faiz ekonomisine, dış güçlerin yönlendirmelerine karşı hep yüksek sesle konuştu.

Devletin kararlarını dışarıdan değil, içeriden alması gerektiğini vurguladı. Ekonomide milli para kullanımını, üretimde yerli kaynakların değerlendirilmesini, eğitimde ve kültürde ise kendi tarihimize ve değerlerimize dönmeyi savundu. O, kendi kendine yetebilen, kimseye muhtaç olmayan bir Türkiye hayal etti. Bu, sadece bir hayal değil, aynı zamanda onun için uygulanabilir ve bilimsel bir hedefti.

Hiçbir uluslararası kurumun, hiçbir yabancı ülkenin, Türkiye'nin iç işlerine karışmaması gerektiğini savundu. Kimi zaman bu yüzden yalnız bırakıldı, anlaşılmadı ama o asla geri adım atmadı. Çünkü onun için mesele şahsi bir başarı değil, milletin onuruydu. Çünkü o, milleti için yaşayan, milleti için mücadele eden bir Atatürkçüydü.

O yüzden diyordu: "Atatürk vatandır!" Bu söz, onun bütün duruşunun özetiydi. Atatürk'ü sadece bir tarihi lider olarak değil, yaşanılan toprağın, verilen mücadelenin, bağımsızlığın ve milli kimliğin simgesi olarak görüyordu. Atatürkçülüğü, kuru bir anma değil; aktif bir sahiplenme, bir duruş meselesi olarak ele aldı.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın Sosyal Devlet – Milli Devlet modeli, aynı zamanda Atatürk'ün "milli ekonomi" anlayışının çağımıza yansımış hâliydi. Onun fikri çizgisi, Atatürk'ün izinden sapmadan, bugünün ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyordu. Bu yönüyle Prof. Dr. Haydar Baş, Türk milliyetçiliğini sadece kültürel değil, ekonomik ve siyasal bir mücadele olarak da yeniden tanımladı.

Ve elbette Atatürk… Onun fikir dünyasında Atatürk sadece bir lider değil, bir milletin yeniden var oluşunun adıydı. Prof. Dr. Haydar Baş'ın sıkça vurguladığı gibi: "Atatürk vatandır." Bu söz, onun Atatürk'e olan bağlılığını özetleyen güçlü bir ifadedir. Bu ifade, bir düşünceyi değil bir inancı, bir siyasi görüşü değil bir ruhu tarif eder. O ruhta bağımsızlık vardır, millet sevgisi vardır, çağdaşlık vardır, üretim vardır, halkı önceleyen bir devlet anlayışı vardır.

Haydar Baş, Atatürk'ü sadece bir tarih figürü olarak değil, bugün bile yolumuzu aydınlatan bir meşale olarak gördü. Ona göre Atatürk, yalnızca bir Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı değil; aynı zamanda Türk milletine yeniden özgüven kazandıran, onun ufkunu genişleten bir fikrin taşıyıcısıydı. Atatürk, milletin ayağa kalkışının adıydı. Prof. Dr. Haydar Baş, bu mirasa sahip çıkmanın sadece sözle değil; eylemle, projeyle, halkın yanında durarak mümkün olabileceğini savundu.

Onun Atatürk'e olan bakışı, kuru bir "saygı duruşu"ndan ibaret değildi. O, Atatürk'ün fikirlerini yaşatmanın yolunun, onun bıraktığı milli ve bağımsız Türkiye idealini bugüne taşımaktan geçtiğini biliyordu. Bu yüzden ekonomik bağımsızlık dedi, üretim dedi, milli para dedi. Bu yüzden emperyalizme, dışa bağımlılığa, borç ekonomisine karşı mücadele etti.

Atatürk'ün halkçılık ilkesini yalnızca bir anayasa maddesi olarak değil, hayata geçirilmesi gereken bir devlet ahlakı olarak gördü. Halkın refahı, milletin huzuru, devletin onuru onun için birbirinden ayrılamaz üç temel kavramdı. Cumhuriyetin, sadece bir rejim değil, halkın kendi kaderini tayin ettiği bir irade olduğunu savundu. Bu anlayışıyla Haydar Baş, Cumhuriyet'in ruhunu kavramış ender liderlerden biri oldu.

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in gerçek anlamda halkçı, üretici, bağımsız bir yapıya kavuşmasını istedi. Ekonomik olarak dışa bağımlılığın kırılmasını, kültürel yozlaşmanın önlenmesini, Türk milletinin değerleriyle barışık bir kalkınma modelinin inşa edilmesini savundu. Onun mücadelesi, Atatürk'ün izinden gidenlerin mücadelesidir. O mücadele, sadece geçmişe övgüyle bakmak değil, bugünü inşa etmek ve yarına umut bırakmak mücadelesidir.

Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürkçülüğü bir kimlik meselesi değil, bir millet olma bilinci olarak ele aldı. Ve bu bilinçle hareket etti. Hayatının her safhasında "önce vatan, önce millet" diyerek yaşadı. O yüzden onun için Atatürk bir vatandı — yaşanacak, savunulacak, yüceltilecek bir vatan...

Türk milletine olan sevgisiyle, bu topraklara olan bağlılığıyla, iman dolu yüreğiyle hareket etti. "Önce vatan" dedi, "önce millet" dedi. Türk milliyetçiliğini ırkçılıkla karıştırmadan, kültürel bir bağlılık ve tarihi sorumlulukla harmanlayarak savundu.

Bugün hâlâ Türkiye'nin her yerinde onun kitapları okunuyor, fikirleri tartışılıyor. "Milli Ekonomi Modeli" artık sadece Türkiye'de değil, dünya çapında akademik çevrelerde konuşulan bir model haline geldi. Rusya'dan İran'a, Latin Amerika'dan Asya'ya kadar uzanan bir etki bıraktı.

Ancak onun asıl hedefi, bu modelin kendi milletine, Türk halkına fayda sağlamasıydı. O yüzden hiçbir zaman kendi çıkarı için siyaset yapmadı. Gösterişten uzak, hesaplı değil samimi bir mücadele verdi. Kuru vaatler değil, bilimsel temele dayalı projeler sundu.

O bir bilim insanıydı, bir siyasetçi, bir gazeteci, bir fikir önderiydi. Ama belki de en çok halkın gönlünde yer eden yönü, bir "millet evladı" olmasıydı. Kendini Türk milletine adamış bir gönül eri…

Bugün onun izinden yürüyenler, yalnızca fikirlerini değil; ahlakını, duruşunu ve samimiyetini de örnek almalı. Çünkü Haydar Baş, sadece ne söylediğiyle değil, nasıl yaşadığıyla da örnek bir insandı.

Bu milletin evlatları olarak onun mücadelesine sahip çıkmak, onun "Sosyal Devlet, Milli Devlet" idealini yaşatmak hepimizin görevidir. Çünkü o, bu millet için gecesini gündüzüne katanlardan biriydi. Ve inanıyordu: Bu topraklar yeniden ayağa kalkacak, bu millet yeniden lider bir millet olacak.

Prof. Dr. Haydar Baş'ı vefatının 5. yılında rahmet, minnet ve özlemle anıyoruz. Onun yol gösteren fikirleri, bu milletin ufkunu aydınlatmaya devam edecek.

Mekânı cennet olsun.

Yüksel AKBAYRAK / Nisan 2025

 
Yüsel AKBAYRAK / TERS KÖŞE / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.