HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 08 EYLÜL 2024, PAZAR

Atatürk, Emevileri anlatıyor

03.08.2023 10:01
Atatürk, Emevileri anlatıyor
Atatürk, Emevileri anlatıyor
Emevilerin (Ümeyyeoğulları) Hz. Muhammed'in (s.a.a.v.) kurduğu İslam devletine sızmaları ve devletin bütün kurumlarında yapılanmaları 3. Halife Osman döneminde başlamıştır.

'Devlete sızma' dediysek aynen bugünkü gibi gizli filan değil. Her şey alenen gerçekleşmişti. 3. Halife Osman, Ümeyyeoğullarındandı ve bütün devlet kademelerine kendi akrabalarını yerleştirmişti. Hazine bile onların kontrolündeydi.

Tabi bu sapkın kişilerin icraatları halkta tepki bulmuş ve ortaya çıkan kargaşa 3. Halifenin öldürülmesiyle neticelenmişti.

Ümeyyeoğulları, Muaviye liderliğinde İmam Ali'ye isyan etmiş, Hz. Hasan'ı şehit etmişlerdi. Kerbela'da ise o Kutlu Soyu yok etmek için soykırım yapmışlardı.

İşte bu zalimlerin isyanlarında, iktidarlarında ve yaptıkları zulümlerde kullandıkları ana konu İslam diniydi. 

Kerbela günlerini yaşıyoruz. Bu noktada Atatürk'ün Emeviler, saltanat ve din konusundaki düşüncelerini aktarmak istiyorum.

20 Mart 1923 günü Konya'da gençlere uzun bir konuşma yapan Atatürk, gerçek din bilgini ile dine zararlı bilginlerin birbiriyle karıştırılmasının Emeviler (661-750) zamanında başladığını belirttikten sonra sözlerine şöyle devam eder:

"Ondan sonra bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; ihtiras ve istibdatlarını destek için ulema sınıfına başvurdular.

Gerçek din bilgini, dini bütün bilginler hiçbir vakit bu zorba taç sahiplerine baş eğmediler, onların emirlerini dinlemediler, onlardan korkmadılar.

Bu gibi din bilginleri kamçılar altında dövüldü, memleketlerinden sürüldü, zindanlarda çürütüldü, darağaçlarında asıldı. Lakin onlar yine o hükümdarların keyfine dini alet yapmadılar.

Fakat gerçekte din bilgini olmamakla beraber, sırf o kisvede bulundukları için bilgin sanılan, menfaatine düşkün, haris ve imansız birtakım hocalar da vardı.

Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar, muvafik-ı dindir diye fetvalar verdiler. İcap ettikçe yanlış hadisler bile uydurmaktan çekinmediler.

İşte o tarihten beri saltanat tahtında oturan, saraylarda yaşayan, kendilerine halife namı veren müstebit hükümdarlar bu gibi hoca kıyafetli cerrarlara iltifat ve onları himaye ettiler. Gerçek ve imanlı din bilgini her vakit ve her devirde onların kin besledikleri oldu.

Üç buçuk dört sene evveline kadar hayatta olan Osmanlı hükümdarları da aynı şeyi yapmışlar, aynı hilelerden yararlanmışlardı.

Osmanlı tarihinden bu konuda uzun örnekler vermeye gerek yok, son Osmanlı hükümdarı Vahdettin'in hareketi gözümüzün önündedir.

Onun emriyledir ki, bile bile ölüme götürülen milleti kurtarmak isteyenler isyancı kabul edildi. Onun emriyle, millet ve vatanı kurtarmak için kan döken aziz ordumuzun, başkaldıranlar sürüsü olduğuna dair fetvalar veren din bilgini kıyafetli kimseler çıktı. Onlar bit fetvaları Yunan uçaklarıyla ordumuzun içine atıyorlardı…

Ancak şurayı açık düşüncenize arz ederim ki, böyle adi ve alçak hilelerle hükümdarlık yapan halifeler ve onlara dini alet yapmaya tenezzül eden sahte ve imansız bilginler, tarihte daima rezil olmuşlar, hüsrana uğramışlar ve daima cezalarını görmüşlerdir.

Abbasi halifelerinin sonuncusu biliyorsunuz ki, bir Türk tarafından parçalanmıştı. Dini, kendi ihtiraslarına alet yapan hükümdarlar ve onlara yol gösteren hoca namlı hainlerin sonu hep böyle olmuştur.

Böyle yapan halife ve din bilginlerinin arzularına ulaşamadıklarını tarih bize sonsuz örneklerle izah ve ispat etmektedir.

Artık bu milletin ne öyle hükümdarlar, ne öyle bilginler görmeye tahammülü ve imkanı yoktur.

Artık kimse öyle hoca kıyafetli sahte bilginlerin yalanına önem verecek değildir. En cahil olanlar bile o gibi adamların niteliğini pek âlâ anlamaktadır.

Fakat bu konuda tam bir emniyet sahibi olmaklığımız için bu uyanışı, bu uyanıklığı, onlara karşı bu nefreti, gerçek kurtuluş anına kadar bütün kuvvetiyle hatta artan bir azimle korumalı ve sürdürmeliyiz.

Eğer onlara karşı benim şahsımdan bir şey almak isterseniz derim ki, ben şahsen onların düşmanıyım.

Onların olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim kişisel imanıma değil, yalnız benim gayeme değil, o adım benim milletimin hayatıyla ilgili, o adım milletimin hayatına karşı bir kasıt, o adım milletimin kalbine yöneltilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle hemfikir arkadaşlarımın yapacağı şey, mutlaka ve mutlaka o adımı atanı tepelemektir.

Şüphe yok ki arkadaşlar, millet birçok fedakârlık, birçok kan pahasına, en sonunda elde ettiği hayatının ilkelerine kimseyi tecavüz ettirmeyecektir.

Bugünkü hükümetin, meclisin, kanunların, anayasanın nitelik ve felsefesi hep bundan ibarettir.

Sizlere bunun da üstünde bir söz söyleyeyim: Diyelim ki, eğer bunu temin edecek kanunlar olmasa, bunu temin edecek meclis olmasa, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes çekilse ve ben, kendi başıma, yalnız kalsam, yine tepeler ve yine öldürürüm. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II, 1989; 148-150). Ruhun şad olsun büyük insan…

Akın Aydın/akinaydin @ yenimesaj.com.tr   



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.