HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 27 ARALIK 2024, CUMA

Ilıpınar Höyüğü ve Muharrem Değirmen’in Mücadelesi

25.12.2024 10:40
Ilıpınar Höyüğü ve Muharrem Değirmen’in Mücadelesi
Ilıpınar Höyüğü ve Muharrem Değirmen’in Mücadelesi
Bursa'nın Orhangazi ilçesinde yer alan Ilıpınar Höyüğü, yalnızca Türkiye'nin değil, dünya tarihinin önemli arkeolojik alanlarından biridir. M.Ö. 6000'lere uzanan tarihiyle, bu höyük Neolitik dönemin izlerini taşır ve bölgedeki yerleşimlerin kültürel ve sosyal yapısı hakkında eşsiz bilgiler sunar. Ancak böylesine kıymetli bir miras, yıllarca yeterince korunamamış, hak ettiği değeri görmemiştir.

Bu noktada devreye giren bir isim, tarihçi ve gazeteci Muharrem Değirmen, Ilıpınar Höyüğü'nün korunması ve tanıtılması adına büyük bir mücadele vermiştir. Değirmen, hem akademik hem de gazetecilik kimliğiyle, höyüğün hak ettiği itibara kavuşması için çaba harcamış ve bu süreçte hem yerel halkın hem de kamu kurumlarının dikkatini çekmeyi başarmıştır.

Muharrem Değirmen'in Ilıpınar'a Dair Söylemleri

 "İlıpınar Höyüğü, yalnızca Orhangazi'nin değil, insanlık tarihinin önemli miraslarından biridir. Bu topraklarda tarihin izlerini korumak, gelecek nesillere aktarabilmek bizim en büyük sorumluluğumuzdur," diyor Muharrem Değirmen. Ancak bu sorumluluğun farkına varılmasının kolay olmadığını da ekliyor.

Değirmen'in bu mücadeleye başladığı yıllarda, höyük tarım arazileri arasında kaybolmuş, birçok noktası tahrip edilmiş durumdaydı. "Öncelikle höyüğün varlığını hatırlatmamız gerekiyordu. İnsanlar yanı başındaki tarihin farkında değildi. Gazetemizde yazdığım köşe yazıları ve televizyon programlarındaki açıklamalarım sayesinde farkındalığı artırmaya çalıştım," diye anlatıyor.

Tarihi Yeniden Hatırlatmak

Muharrem Değirmen, Ilıpınar Höyüğü'nün önemine dikkat çekerken sık sık şu sözleri dile getirir: "Bu topraklarda insanlık tarihinin en eski izlerinden biri yatıyor. Orhangazi, yalnızca doğası ve verimli tarım arazileriyle değil, tarihin derinliklerine uzanan bir kültür hazinesiyle de ön planda olmalıdır."

Ancak Değirmen, höyükle ilgili mücadelesine başladığında önünde büyük bir engel vardı: ilgisizlik. Orhangazi halkının büyük bir kısmı, Ilıpınar Höyüğü'nün tarihi öneminden bihaberdi. Höyüğün çevresi tarım arazileriyle çevriliydi ve bu durum höyüğün zamanla tahrip olmasına neden oluyordu. Değirmen, bu durumu değiştirmek için öncelikle halkı bilinçlendirmeye odaklandı. Yazdığı makaleler, köşe yazıları ve yerel basındaki haberlerle Ilıpınar Höyüğü'nün yalnızca Orhangazi'nin değil, insanlık tarihinin ortak mirası olduğunu vurguladı.

Ilıpınar Höyüğü'nde 1980'lerde Hollandalı arkeologların yaptığı kazılar, höyüğün tarihteki önemini ortaya koymuştu. Ancak bu kazılardan sonra uzun bir sessizlik dönemi yaşandı. Höyük, akademik dünyanın ilgi odağı olmaktan çıkmış ve kaderine terk edilmişti. Muharrem Değirmen, bu durumu değiştirmenin yalnızca yerel yöneticilerin değil, bilim dünyasının da görevi olduğunu savunarak çeşitli girişimlerde bulundu.

 "Kazılar sırasında ortaya çıkan bulgular, insanlık tarihine ışık tutacak kadar değerliydi. Ancak bu çalışmaların devam etmesi gerekiyordu. Maalesef Türkiye'de birçok arkeolojik alan gibi Ilıpınar da unutulmaya yüz tuttu. Ben, bu sessizliği bozmak için elimden geleni yaptım," diyen Değirmen, bilim dünyasıyla yerel yöneticiler arasında bir köprü kurarak höyüğün tekrar gündeme gelmesini sağladı.

Turizm ve Ekonomik Katkı Vizyonu

Muharrem Değirmen, höyüğün korunmasının yanı sıra turizme kazandırılması gerektiğini de sık sık vurguluyor. Ona göre, Ilıpınar Höyüğü bir açık hava müzesi haline getirilmeli ve hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmelidir. "Bu höyük yalnızca geçmişe değil, geleceğe de açılan bir kapıdır. Buraya yapılacak yatırımlar hem tarihe sahip çıkmamızı sağlar hem de bölge ekonomisine can katar," diyor.

Değirmen, höyüğün tanıtımı için broşürler hazırlanmasını, belgeseller çekilmesini ve ulusal konferanslarda Ilıpınar'ın bir örnek olarak sunulmasını öneriyor. Bunun yanında, özellikle gençlerin tarihe olan ilgisini artırmak adına okullarda seminerler verilmesi gerektiğini de belirtiyor.

Bir Tarihi Mirasın Yeniden Doğuşu

Muharrem Değirmen'in Ilıpınar Höyüğü ile ilgili çabaları, yalnızca bir tarihçinin mücadelesi değil, bir toplumun kültürel mirasını sahiplenme hikayesidir. Onun bu özverili çalışmaları sayesinde, Ilıpınar Höyüğü yeniden gündeme gelmiş ve korunması için adımlar atılmıştır.

 "Her toprağın bir hikayesi vardır. Ilıpınar'ın hikayesi ise insanlık tarihinin en eski sayfalarını yazıyor. Biz bu sayfaları okuyamazsak, geçmişi anlamadan geleceğe bakamayız," diyor Değirmen. Onun bu sözleri, yalnızca Orhangazi'nin değil, tüm Türkiye'nin tarihi değerlerine sahip çıkma sorumluluğunu hatırlatıyor. Bu sorumluluk sayesinde, Ilıpınar Höyüğü'nün gelecekte hak ettiği değeri göreceği aşikardır.

Çalışmalara Destek ve Halkı Bilinçlendirme

Muharrem Değirmen, yalnızca yazılarıyla değil, yaptığı programlar ve yayınlaıdğı videolarla da sağladığı destekle de dikkat çekmiştir. 1980'lerde Hollandalı arkeologların yürüttüğü kazıların ardından uzun yıllar sessiz kalan Ilıpınar için yerel yönetimlerle iş birliği yaparak tekrar harekete geçilmesi gerektiğini savunmuştu.

 "Bir gün höyüğün kenarındaki bir tarlada çiftçiyle sohbet ediyorduk. Adam bana, 'Bu taşlardan ne çıkar ki?' diye sordu. İşte o an, sadece höyüğü değil, halkı da eğitmemiz gerektiğini anladım. Çünkü koruma bilinci, toprağın değerini bilmekle başlar," diyor Değirmen.

Değirmen'in çağrıları, sonunda yetkililerin dikkatini çekti ve höyüğün çevresinde koruma altına alma çalışmaları başladı. Özellikle Kültür Bakanlığı ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile yapılan iş birliği sonucunda, höyük çevresindeki yapılaşmanın önüne geçildi.

Geleceğe Yönelik Projeler

Muharrem Değirmen, Ilıpınar Höyüğü'nün yalnızca korunmakla kalmaması gerektiğini, aynı zamanda turizme kazandırılmasının da önemli olduğunu vurguluyor. "Bu höyük, bir açık hava müzesi olarak değerlendirilmeli. Buraya gelecek ziyaretçiler hem tarih öğrenir hem de bölge ekonomisine katkı sağlar. Bizim işimiz yalnızca geçmişe ışık tutmak değil, geleceğe de yatırım yapmaktır," diyor.

Bu kapsamda, höyüğün tanıtımı için broşürler hazırlanmasını, yerel okullarda tarih bilincini artıracak seminerler verilmesini öneriyor. Ayrıca, Ilıpınar'ın bir turistik cazibe merkezi haline getirilmesi için ulusal ve uluslararası fonların devreye sokulması gerektiğini belirtiyor.

Muharrem Değirmen'in Ilıpınar Höyüğü ile ilgili verdiği mücadele, yalnızca bir tarihçinin çabası değil, aynı zamanda bir toplumsal bilinç yaratma çabasıdır. Onun sözleriyle, "Tarih toprağın altından çıkmayı bekler, ama onu değerli kılacak olan bizlerin emeğidir." Bu mücadele sayesinde, Orhangazi'nin saklı hazinesi gün yüzüne çıkmaya devam ediyor ve geleceğe umutla bakıyor.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.